Halsey:Hold Me Down
Before It's Too Late
Gönderen, Jo: Konuşmamız lazım.
Gönderen, Jo: Kristen Park'ta buluşalım? Saat 13.00'da orada ol.
Kısa bir onay mesajı çektikten sonra telefonumu yere fırlattım ve saçlarımı karıştırdım. Çok erken bir saatte eski sevgilim, aynı zamanda eski nişanlımın, mesajıyla güne başlamak harikaydı(!). Sabaha kadar dün Cas ile konuşmamızı kafamda canlandırmaktan başım çatlamıştı. Üstelik biramdan bir yudum dahi almamama rağmen akşamdan kalma gibi hissediyordum. Cas'i düşününce içime bastıran güçlü bir heyecan duygusuyla aptalca gülümseyerek kendimi yatağıma geri attım. Yorganlarla çarşafları iyice buruşturarak içlerinde debelendim. Ben ne zaman bu hala gelmiştim?
Ayağa kalktığımda Küçük Dean'in akşamki faaliyetlerimden dolayı hala heyecanlı olduğunun farkına vardım. Soğuk bir duşun halledemeyeceği bir şey değildi ama elimi kullanmak, hissetmek istiyordum. Gülümsedim... Cas harika görünüyordu, benim aksime.
Duşa girdim, işlerimi hallettim ve Sam'den bile erken uyandığım için ona beslenme hazırlamaya karar verdim. Üstelik hazır Charlie de bizimle kaldığına göre ona da hazırlayabilirdim. İçimden gelen büyük bir pozitif enerji vardı ve bunun nedeninin ne olduğunu tam olarak kestiremiyordum.
Castiel'ın tekerlekli sandalyede oluşu gerçekten üzücü ve yorucu olmalıydı ama sanki yeni bir fetişimi keşfetmiş gibiydim. Kokusunun sarhoşluğu ile hala kendimden geçiktim ve belki de bu yüzden bu kadar mutluydum. Sanki aramızdaki problemler bitmişti. Ama hayır... Castiel her ne kadar onu affetmediğimi düşünse de asıl sorun benim onun beni affetmeyeceğini düşünmemdi.
İki tane sandviç hazırladım ve her ikisinin çantasına da teker teker yerleştirdim. Genelde bir şeylere burnumu sokan biri olmasam da Sam'in çantasında bulduğum prezervatif gözümden kaçmadı. Bunun modumu düşürmesine veya daha da iyi bir hale getirmesine izin vermeyecektim. Sammy 16 yaşındaydı ve neredeyse kocamandı. Ona Sammy bile dememeliydim artık ama kendime hakim olamıyordum.
Çok geçmeden Charlie ağzını kocaman aça aça esneyerek merdivenlerden inmeye başladı. Üzerinde bir Wonder Woman kısa kollusu ve altında siyah bir pantolon vardı. Onu kalın giymesi gerektiği hakkında azarladıktan sonra onu kahvaltı masasına oturtup önüne yaptığım kreplerden koydum. O kadar uykuluydu ki - muhtemelen sabaha kadar agents of shield'ın yeni bölümlerini izlemişti- ona kahvaltı yapıyor oluşumu garipsemedi bile. Sam'in aksine.
Sam aşağı iner inmez ateşimin olup olmadığını kontrol etmekten tutun, çaktırmadan buz dolabındaki bira sayısını kontrol edene kadar benden şüphelendi. Hatta başıma bir şey düşmesi ihtimaline karşın kusmam ihtimalinde 911'i aramamı tembihledi. Sadece göz devirerek yetindim. Sabah çantasından bulduğum şey hala aklımdan çıkmıyordu o yüzden Sam'e hala eski masum kardeşimmiş gibi bakamıyordum.
Onlar evden çıktığında bugün saat 1 gibi Jo ile buluşacağım geldi aklıma. Sonunda aramızdaki gereksiz gerginliği sona erdirecektik. Hem belki... belki Jo ile konuştuktan sonra çiçekçi dükkanına gidip camdan Cas'i seyredebilirdim? Kalbimin ritmi arttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçekçi Dükkanı //DESTİEL
FanfictionDean Winchester, sevgilisine çiçek almak için girdiği çiçekçide kararlarını ve cinsel seçimini sorgulamak zorunda kalır.