Yemek sessizlikle ilerleyerek son bulduğunda hepimiz odalarımıza çekilmiştik. Benim gibi diğerlerinin de uyumakta zorluk çektiğine emindim. Bu yüzden onlar gibi bende düşüncelerimde kaybolmayı tercih ederek kendimi derinliklere doğru serbest bırakmıştım.
Hissettiklerim ilk kez beni yanıltmıştı ve Lema'nın ruhuna sahip olmama rağmen onun haklı olabileceğine inanmamıştım. Bu sefer her ayrıntıyı dikkatli bir şekilde incelemeye çalışıyordum. Karan, Lema ile bir hayatı paylaşıyordu ama onun kız kardeşi Elame'ye aşık olmuştu. Bu aşk yasaklı olmasına rağmen uzun bir zaman sürmüş olmalıydı. Elame kız kardeşine olan ihanetini kabullenerek aşkından vazgeçtiğinin kanıtı olarak parmağından yüzüğünü çıkartmış ve ona göndermişti. O zaman her şey başlamış olmalıydı. Elame bunu bilmesine rağmen yinede o yüzüğü parmağından hiç düşünmeden çıkartmıştı. Zaman ilerledikçe Elama'nin kalbinde büyüyen aşk gözlerini körelterek kız kardeşine karşı bir nefrete dönüşmeye başladığında Karan'ın, Lema'ya olan sevgisi daha da kuvvetleniyor gibiydi ama hala yanlış olan bir şeyler vardı. Karan onun haklı olduğunu söylediğinde ve Lema'yı buradan götürmek istediğinde kız kardeşi büyük bir tepki göstererek Lema'nın sadece ona ait olduğunu dile getirmişti. Biranda değişen ruh hali ise onun kişiliğini sorgulamama sebep oluyordu.
Kendi kendime "Elame neden bunu yapmış olabilirsin." dediğimde gözlerimi yumarak uyumaya çalıştım. Odamın kapısının açılmasıyla yatağımdan kalkarak gelen kişin kim olduğuna baktığımda karşımda Pars'ı bulmuştum.
"Uyuyamadım, senin yanında uyuyabilir miyim?" Pars'ın soruyu soruş tarzına gülmemek gerçekten imkansızdı. Kahkaha atmam karşısında kaşlarını çatarak "Unut, bunu demem bile hataydı." dediğinde gülmemi bastırarak "Tamam, hadi gel." demiştim. Yüz ifadesi anında değişerek hınzır bir şekle bürünmüştü. Kendini yatağıma atarak "Oldukça rahat görünüyor." diyerek yüzünü bana yaklaştırdığında bende yavaş yavaş geriye doğru gidiyordum.
Pars'a "Bana öyle bakmayı kes lütfen." demiş ve nefesimi tutmaya başlamıştım. "Nasıl bakmayı." diye sorduğunda yutkunarak "Öyle işte.." dediğimde aramıza giren kocaman bir el Pars'ın suratını kaplayarak geriye doğru itmişti. Varlığını henüz fark ettiğimiz Buray'a ağzım bir karış açık vaziyette döndüğüm de "Sen de mi uyuyamadın?" diye bilmiştim.
Yüzünde beliren şeytani bir gülümsemeyle "Evet, bende uyuyamadım." dediğinde korkudan yutkunarak kendimi doğrultmuştum. Buray yaramaz bir çocuk gibi Pars'ın yakasından tutarak dışarı atmış ve bana doğru dönerek "Yinede o heriften hoşlanmıyorum. Kapını kilitle ve artık uyu.." demişti. Başımla onaylayarak ayağa kalktığımda onuda kapı dışarı ederek anahtarı çevirmiştim. Sırtımı kapıya dayadığım da "Ne düşünüyordun ki!" diye kendi kendime söylenerek yatağıma doğru gitmiş ve üzerine yayılmıştım. Buray ile bazı yalanlar üzerine kurulu olsa da bir geçmişimiz vardı. O buradayken Pars'ın benim odama gelmiş olması pekte doğru sayılmazdı. Buray bizi o şekilde gördüğünde belli etme bile gerçekten incinmiş olmalıydı. Belkide şuan için asıl düşünmem gerekenler ilişki durumumun karmaşıklığı olabilirdi. Bu cadıların savaşından bile kötü bir senaryo içeriyordu.
Başımı yatağıma gömerek bu sefer gerçekten nefessiz kalarak ölmeyi tercih etmiştim ama bu pekte işe yaramamıştı. Uzun süredir kullanmadığım ilaçlarımı masanın üzerinde gördüğümde içmem gereken sayıda olan ilaçları alarak su yardımıyla yutmuştum. Uyku şimdi ilaçlarında etkisiyle daha tatlı gelmiş ve karanlık bir çok kez olduğu gibi beni yine içine çekmişti.
Gördüğüm ilk rüyanın içinde kendimi bulduğumda meşe ağacına yaklaşarak etrafında yarım bir tur döndüm ve yine onu buldum. Kızıl kahve bukleli saçlarıyla sırtını meşe ağacına dayamıştı. Parmağından çıkartığı yüzüğü, mektubuna sardığı hasır ipin ucuna bağlamıştı. Genç adam yanından uzaklaştığında yine bana doğru dönerek "Herkesten daha masumsun Lema. Kalbin o kadar saf ki.. Bu yüzden herkesin ulaşamadığı yerdesin." dediğinde bu rüyanın neden aynı olduğuna anlam verememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
XIII Kayıp Ruh
FantastikBir lanet, ikiz kız kardeş ve yasak bir aşkın hikayesi.. Geçmişin izlerini taşıyan, ihanetin ve sırların yaşandığı meşe ağacının altında yaşamlar ölümle son bulmuşken, lanet herkes için yeni başlamıştı. Azelya'nın ailesinden geriye sahip olduğu tek...