O gün sarhoştum ve hiç tanımadığım bir erkekle güneşin doğuşunu izliyorduk
papatyalarla dolu bir tepede mavi Straplez elbisem başımdan aşağıya süzülen kahverengi saclarim başımda ki papatya tacıyla sanırım onu büyülemistim...
Birbirimizi daha iyi tanımaya calisiyorduk o bir almandı sarı kahverengi saclari ve Yeşil gozler vardı convers ve deri ceket giyen yakışıklı bi cocuga kim Hayır derki zaten ?
ilk bulusmamizda beni güllerle dolu bir bahçeye götürmüştü ama benim papatya sevdiğimi bilmiyordu " Güllerle dolu bir bahçede kim papatya bakar ki zaten? " ve sonra onun evine gittik kapıyı açtım ve onun telefonu calmisti 2-3 dk konustuktan sonra "başımız dertte" diyerek kapiyi üstüme kilitledi saatlerce o odada kaldim 3 saat sonra back'i elinde 2 valizle gordum kapıyı açtı bana dedikleri şu sozlerden ibaretti; " Bizi öldürecekler " o anda Ne? diye odanın içinde bagirdim ve bir sure onu soru yagmuruna tuttum " beni neden o evde saatlerce bıraktın ?? " "kim bizi öldürecek"
Back buna vaktimiz yok diyerek beni kucagina aldi ve arabaya gittik amerikadan sınırı geçip Kanada'ya gitmemiz gerekiyilordu ve pesimizde CI da adamlar vardi
açıklaması gerekirse babam ölmeden onlara cok borcu vardı oyüzden bizim pesimizde takilmizti ahh tanrım bu sınırı geçerek özgür olabilirdik ama yanimizda sadece 5$ vardı bu saate Back araba kullanamayacak kadar yorgundu ve Deniz kenarında sabahladik...