Bölüm şarkısı: Avril Lavigne - Goodbye - I love you ( en sevdiğim şarkısıdır I love you. Anlamıda çok güzeldir.. Okumanızı tavsiye ederim ;))
>Astrid<
Bilmiyorum, ne zamandır kabus görüyordum. Vücudum desen tamamen uyuşmuştu. Sırtımdaki şiddetli ağrıda çabası. Nefes aldıkça ağrılar, canıma okuyordu.
Gözlerimi araladığımda yavaşça Bilincimin yerine geldiğini anladım. Yeni uyanmıştım ve başım hala dönüyordu.
Sırtımdaki ağrı katlanılmaz olduğunda ağlamaya başladım. Nefes alamıyordum ve.. Ve! hareket edemiyordum. Canım yanıyordu. Hemde çok fazla.
"Uyandı.."
Valka'nın sesiyle bu. Acıyla yumduğum gözlerimi açtım. Ellerini yanaklarıma yerleştirdi.
"Sakin ol kızım. Canının yandığını biliyorum ama biraz sabret. Ağlarsan daha çok canın yanacak."
Gözlerim başka birini daha arıyordu ama.. Yoktu...
"Astrid ağlama hadi tatlım. Gothi bir şeyler yap."
Gothi kafasını iki yana salladı. Gözgöze geldik. O da canımı asıl yakan şeyi biliyordu.
Ben ne zaman hasta olsam, ne zaman bana bir şey olsa başımda bekleyen.. şimdi yoktu.. Neredeydi? Başına bir şey mi geldi?
Hıçgıdık neredeydi?
..........
Yaklaşık 2 hafta geçmişti. Ayağa kalkabiliyordum. Yaram iyileşiyordu. Ama.. 2 hafta boyunca yanıma gelmedi. Odaya bir kere bile girmedi. Sadece bazen aşağıdan Aesa'yı susturmaya çalışırken sesini duyuyordum. Kendini tamamen bana karşı soyutlamıştı. Neden yaptığına dair en ufak bir fikrim yoktu.
İnsanlara soru sorduğumda kimse onun hakkında cevap vermiyordu. Veremiyordu. Bakışlarını kaçırmıyorlardı.
Bu sabah ilk defa aşağı ineceğim. Yürüyebiliyordum. Yani ani hareket yapmadığım sürece günlük işlerimi halledebiliyordum. Onu görebilme ümidiyle aşağı inecektim. Şuan Valka yoktu ve bu mini elbiseyi nasıl giyeceğimi düşünüyordum. Umrumda değildi. Bu onun en sevdiği elbisemdi ve onu giyecektim. Sıfır kolluydu ve kalçalarının hemen üstünden eteği bol bir şekilde dizlerimin üstünde bitiyordu.
Sakince kolumu geçirdim. Diğerini geçirmeye çalıştığımda canımın yandığını fark ettim ama giyecektim işte! Elbiseyi tam olarak üzerime geçirdiğimde canım iyice acıdı ve çığlık atmaktan kendini alamadım. Bu fenaydı. Biraz durup soluklandım. Sırtıma baktığımda kan vs yoktu. Demekki kanayacak kadar zorlamamıştım.
Kapıyı açıp yavaşca aşağı indim ve hayal kırıklığı. Hıçgıdık yoktu. Ama Aesa tek başına sakın ortasında duruyordu! Tanrı aşkına! O daha bir bebek! Dikkatle onu kucağıma aldım. Beni gördüğüne sevinmiş gibiydi ve bana sıkıca sarıldı.
"Biliyorum kızım. Bende seni çok özledim. Annede seni çok özledi."
Deyip onun yaptığı gibi kafamı boynuna gömüp kokusunu içime çektim. Taki biri onu kucağımdan alana kadar. Kim olduğuna baktığımda kalbim ağzımda atıyordu. Bir anda heyecanlanmıştım. Nefes alışverişlerimi düzenleyemiyordum.
"Hıçgıdık..?" şaşırmıştım. Biraz çökmüştü. Uyumadığı aşırı belliydi ve yemin ederim ki ağlamıştı. Saçları sevdiğimden biraz daha karışmıştı. Örgüleri çözülmüştü. Gözlerindeki yeşillik solmuştu.. Korkunç haldeydi.
Bana bakmadı bile dikkatle Aesa'yı kucağına aldı.
"Hala yaran iyileşmedi. Biraz dikkat et! Ama eğer çok iyiysen emzirebilirsin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderhanı Nasıl Eğitirsin
FanficYazılan bütün hikayeler ingilizce. Daha önce ejderhalar hakkında türkçe hikaye yazan olmadi. Bu yüzden ben ilk olucam :) Bu repligi bir yerden hatirladiniz :)