"Hazal! Hazal kızım halâ uyanmadın mı? Geç kalacaksın. Ayıp olacak Aysel'e."
Olamaz!
Annemin her daim peşimde olan uçan terlikleriyle tahta merdivenleri titretmeye başladığını hissediyorum. Ben buna kısacası "sabah depremi" diyorum.
"Sabah depremi!""Ne diyorsun ayol? Kabus mu gördün? Kalk bakalım uykucu!"
"Anne yorganı çekmeyi bırakır mısın! Kalktım. Tamam..."
Taktiğim işe yaradı. Nasıl mı? Uyuyarak!
Şöyle ki: Gece geç yatarım, gündüz kalkmam. Geç kalmak üzere olduğum için ne yatak toplamak zorunda kalırım ne de kahvaltı etmek. Genelde annemin on yedinci seslenişinde kıvama gelmiş olur.
Görev tamamladığına göre alelacele giyinip çıkma vakti.
Okul forması, tamam.
Siyah kapüşonlu sweatshirt, tamam.
Ve olmazsa olmazımız lacivert converseler!
"Dikkat et kendine. Çantana yiyecek bir şeyler koydum, okulda yersin!"
Bağcıkları da bağladığıma göre hazırım.
"Tamam anne!"
Annemin sesi git gide azalırken nasıl bu kadar çok konuştuğunu düşünmeden edemiyordum.
"Aysel'e karşı nazik ol! Seni se..."
Ah, ben de seni anneciğim.
Çizgilere basma! Hop!
"Hav"
Ne! Olamaz... Kimse bana arkamdan köpek geldiğini söylemesin! Hayır, hayır...
"Anneeeee!"
Bunlar hep anneme "Ben de seni seviyorum" demediğim için oldu. Sabah depremi iki!
Okulun bahçesinde hep erkenden gelip tek takılan tiplerden başka kimse yoktu. Okulun karşısında banklar vardı. Hemen seçtiğim banklardan birinin üzerindeki pisliği temizledikten sonra oturdum. Etrafıma bakındım. Kimse yok. Saatime baktım. Daha on beş dakika var. Şöyle bi' geçmişe baktım. Çantamda yiyecek var!
Bakalım Nurseli Hanım çantama ne koymuş...Sandviç! En sevdiğim. Belki de tek sevdiğim. Tek aşkım! Tamam, onu arada bir Nutella ile aldatmış olabilirim. Ama bu onu sevdiğim gerçeğini değiştirmez. İlk ısırık. Davetsiz misafir! Al bakalım pisicik. Peynirli kısmından. Gönlümün efendisinden.
"Selam"
Bir ses mi geldi?
Neyse, bu da sana ikinci kıyağım pisicik.
"Hey"
Aniden arkamı döndüğümde siyah montunun içinde kaybolmak üzere olan bir kızla karşılaştım.
"Immm...Az önceki 'selam' sesi senden mi çıktı?"
"Evet."
Bu sefer sesi gür çıkmıştı.
"Ben de bu kediciğin bir arkadaşı sanmıştım"
Genelde ağzımdan ne çıktığına dikkat etmeden konuştuğum için yaşadığım pişmanlık sayısı bir milyona ulaşmıştı. Kızın Adnan Oktar'ı ve "Kediciklerini" tanımamış olması için dua ediyordum.Kocaman gülümseme.
Yanıma oturdu ve elini uzattı.
"Aylin."
Hemen elini sıktım. Neden montun içinde kaybolduğunu şimdi anladım. Buz gibiydi.
"Hazal. Memnun oldum."
"Ben de... Yeni misin?"
"Maalesef."
"Demek değilsin, üzüldüm. Arkadaş olabilirdik-"
"Maalesef derken, evet yeniyim."
"Anlıyorum"Aylin uzaylı görmüş masum köylü gibi bakıyordu suratıma.
"Bana müsaade, sonra görüşürüz Aylin" dedim ve sandviçimin son lokmasını ağzıma atıp okula yöneldim. Aysel teyzeyi görmem lazımdı.
Okul yavaş yavaş doluyora benziyordu. Bahçedeki masalarda kalabalık ergen gruplarının bakışlarına maruz kalıyorum! Koşar adımlar!
"Müdüre Aysel ÇEVİK."
Tık tık tık.
"Giiir!"
"Ah, Hazal'cığım hoşgeldin. Gel otur şöyle."
Adım bir, adım iki, adım üç, otur.
"Günaydın Aysel Teyze."
"Günaydın. Nasılsın görüşmeyeli?"
Yıllar sonra işimiz düştüğünde hâlini hatrını sorduğum için üzgünüm!
"İyiyim."
"Peki...Sınıfın 11/B. Orta katta. İstersen gidip arkadaşlarınla tanışabilirsin."
Kafımı onaylar anlamda sallayıp çıktım.
En sevmediğim kısma gelmiş bulunmaktayız.
Keşke Aylin'i öylece bırakmamış olsaydım. Bir kat aşağı indim. Ve 11/B. İşte burdasın.
Ve Aylin...Sen de buradasın. Eh, yanına geçeyim bari...
"Oturabilir miyim?"
"Evet!"
Öyle bir bağırmıştı ki uyuklayanlar uyanmıştı. Evlenme teklifi ettiğimi falan mı sandı acaba..
"Sağ ol."
Sırıttım ve yanına oturdum.
"İlk ders Edebiyat." dedi kalem kutusunu çantasından çıkarırken.
"Öyle mi..."
"Teneffüste sana okulu gezdirmemi ister misin?"
"Kantinde bir şeyler içsek daha iyi olur." dedim sırıtarak.
"Olur..."
"Evet arkadaşlar, yerimize geçiyoruz."
Göz göze geldik.
"Hazal..."
"AKAY."
"Hazal AKAY, tanıt kendini kızım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞCIK
Novela Juvenil★★★★★ "Herkesin gözünde -bazen annemin bile- duygusuz, hiçbir şey beceremeyen, tembel bir kızım. Babamın gözünde zaten kamyon şoföründen hallice. Ama öyle değilim. Ben de ağlarım, gülerim, biraz fazla uyurum. Aşık -en çok yemeğe- olurum. Ben de bir...