11:10

13.9K 1.4K 1.2K
                                    

(Arkadaşlar kitap için bir tanıtım videosu gibi bir şey yaptım. Medyaya koymuştum ama telif yedi bu yüzden JimseWriter1001 adlı instagram hesabımda paylaştım oradan ulaşabilirsiniz😊)

Birkaç dakikadır yürüdükleri boş alandan(?) geçerken etrafına bakınması gerekmiyordu. Önünden ilerleyen bedenin elinde tuttuğu yanan kibritten çıkan ışık sayesinde etrafta hafif bir sisin olduğunu fark etmişti sadece. Işığın almadığı yerler fazlaca karanlık olduğundan hiçbir şey gözükmüyordu.

Tek yaptığı sessiz kalıp önünde ayaklarına kadar uzanan siyah pelerinli adamın peşinden gitmekti. Onu nereye götürdüğü hakkında hiçbir fikri yoktu. Bir gün ölünce gideceği yerin böylesi garip bir ortam olacağını hiç düşünmemişti. Bu yüzden şu an nasıl bir yere çıkacaklarını merak ediyordu.

"Siz sıradan ruhlar mısınız? Yani dünyada her ölen buraya mı geliyor?"

Merakla sorduğu sorunun cevabını bekliyordu. Ruhlara göre fazla tuhaf görünüşleri olduğunu düşünüyordu. "Hayır. Buraya genelde oyunu oynayanlar gelir." Duraksayıp başını çevirerek arkasından gelen korkak kıza baktı. "Birçoğu kurallara uymadığından efendi Jungkook tarafından işkence ediliyor."

Duydukları karşısında kaşlarını çatarken yutkunmuştu. Eğer oyunu oynamayıp eceliyle öldüğünde gidecek olduğu yer nasıl olurdu düşünmeden edememişti. Burası fazla değişikti. Kendisine de bir çeşit kurallar koyulacak olması fazla saçmaydı. Bir ruha nasıl kural koyulurdu ki? Henüz kuralların ne olduklarını bilmediğinden şimdiden merak edip endişelenmeye başlamıştı.

Yabancı olan beden önüne dönüp yürümeye devam ettiğinde o da peşinden gitmeye devam etmişti. O oyunu oynadığına pişman olmuş, birçok lanet yağdırmıştı. Böyle saçma bir yere geleceğini bilseydi, hatta öleceğini bilseydi asla bu oyunu oynamazdı.

Yavaştan biraz daha aydınlanmaya başlayan etraf korkusunu biraz olsun dindiriyordu. Sürekli karanlıkta kalıp etrafı görememek onu fazla tedirgin etmişti.

Büyük bir salona girdiklerinde etrafına bakındı. Yaprakları dökülmüş çıplak, kuru ağaçların bulunduğu bir yere girmişlerdi. Ara yerlerde duman da bulunmaktaydı. Yürüdükleri yer bile dumanla kaplıydı.

Yanına gidecekleri Jeon Jungkook adındaki kişiyi merak etmiyor değildi. Koskoca Karanlık Ruhlar Alemini yöneten kişiydi sonuçta. Onu daha görmeden ondan korkmaya başlamıştı bile. Diğer kişilere işkence ettiğini öğrendiğinden beri onun fazlaca katı biri olabileceğini düşünüyordu.

Büyük demir parmaklıklı bir kapıdan girdiklerinde gördüğü ev -ya da şato demesi daha doğru olurdu- kadar büyüktü ki ağzı şaşkınlıktan aralanmıştı. Evin baçesinde ilerlerken gördüğü bedenler yüzünden kaşlarını çatmıştı. Hepsi aynı, siyah pelerinden giyiyordu. Gözleri ise hepsinin aynıydı. Saf siyah bir şekilde..

"Direkt gözlerine bakma."

Duyduğu sesle bakışlarını tuhaf insanlardan çekip hâlâ adını bilmediği kişiye çevirdi.

"N-neden?"

Sorusunu cevapsız bıraktığında rahatsız olmuştu. Fazla üzerine durmayıp dediğine uyarak arkasından ilerlemeye devam etti.
Geçtikleri koridorları aydınlatan kibritlere şaşkınlıkla bakıyordu. Hepsinin sürekli yanması tuhaf geliyordu ona. Bu kadar uzun süreli yanan kibriti ilk defa görüyordu.

"Efendi Jungkook'un karşısında saygılı ol. Gözlerine uzun süreli bakma, bundan hoşlanmıyor. Ne söylüyorsa dediğini yap. Dedikleri karşısında kendini savunmaya çalışıp cevap verme. Sakın onu kızdırayım deme. Bunu sen de istemezsin."

Dark ᴶᴶᴷHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin