32-YA BENİM YA DA BENİM OLMALI(Gizem)

29 0 2
                                    

Gözlerimi açtığımda beyaz bir tavanla karşılaştım. Bulanık görüşümü bulunduğum yerin etrafında gezdirdim. Bir hastane odasındaydım ve oda boştu, yalnızdım. Yalnız olduğuma göre maalesef planım işlememişti. Şu an uyandığımda elimi sevdiğim adam tutuyor olmalıydı. Oyun oynayayayım derken az kalsın canımdan olacaktım bu da ayrı bir konuydu. Hale dahil başka biri bilse deli olduğumu düşünebilirdi. Kim ne düşünürse düşünsün umrumda değildi. Çağrı'yı geri kazanmak için her yolu deneyecektim. Bu başarısız olmuştu ama başka bir şey denemeliydim. O zaman belki onu elde edebilirdim. Onsuz yapamıyordum.

Onu öyle özledim ki; kokusunu, tenini, aşkla bakışını. Onu o salak kızla el ele görüşümün üzerinden tam on gün geçmişti ve ben bir kez daha anlamıştım ki Çağrı başkasanın değil benim olmalıydı. Benim elimi tutmalı, kalbi yanlız bana ait olmalıydı. İşte ben bunun için ne gerekiyorsa yapacaktım. Hale'nin anlattığı kadarı ile Çağrı iyi olduğumu duyana kadar acilin kapısından ayrılmamıştı ve damarlarımda dolaşan kanı o vermişti bana. Bu iyi bir şeydi. Savaşmam için umut vaat ediyordu. Fakat o kızla kurduğu bağları hafife alamazdım.

Nasıl da aptal bir sarışındı o masum görünen kız. Çağrı ile el ele koyun koyuna sahilde gezerken dünya umurlarında değil gibiydi. Bense bir bankta yapayalnız, Çağrı'nın bıraktığı aşk kırıntıları ile idare etmeye çalışıyordum. Bir an delice kıskandım onları. Öylesine aşkla bakıyorlardı ki birbirlerine, gözlerinin içindeki ışığı yıldızlar kıskanabilirdi. Bana kalan ise eski bir aşkı yaşatmaya çalışmaktı. Oysa Çağrı bizden çoktan vazgeçmiş, beni takıntılı sevdamla baş başa bırakmıştı.

Solumdaki kötü ses şöyle dedi: "Eğer Çağrı senin olamıyorsa Bade'nin de olmamalı. Ne yap ne et ayır onları. Zaten onlar ayrılınca, Çağrı koşa koşa gelecek sana."
Kötü sesi destekleyici konuştum. Evet aynen öyle yapacağım. İçimdeki sönmeyen hırs büyüyüp volkan olmuştu ve patlamak için yer arıyordu. Doğru yeri ve zamanı bulacağından hiç şüphem yoktu.

*******************************************

Tam altı sene önceydi. İkimizde henüz çok gençtik. Aşktan sevdadan anlamayan yüreğim, bu yakışıklı oğlana kaptırmıştı kendini. Tıp fakültesinde okuyordu. Bunu elindeki kitaplardan anlamıştım. Çok karizmatik ve yakışıklıydı. Gözlerinin ormanında kaybolmamak elinde değildi insanın. Her gün aynı durakta otobüs bekler, aynı otobüse binerdik. Önce ben inerdim otobüsten, o yüzden bilemezdim nerede yaşadığını bu yakışıklının.

Birgün yine otobüste kaçamak bakışlarımız buluşurken her zaman indiğim durakta inmekten vazgeçip, bu yakışıklının indiği durakta inip onu gizlice takip etmeye karar vermiştim. Fakat komik bir şey oldu. O benim her zaman indiğim durakta indi. Arkasını döndüğünde beni otobüste görünce şaşkın bakışlarımız buluştu.

"Şoför bey pardon inmeyi unutmuşum, indirir misiniz beni?" dememle homurdanan şoför frene basıp kapıyı açtı. Alel acele otobüsten indim. Yakışıklı bana doğru yürüyordu. Ne yapacağımı bilemeyerek olduğum yerde kıpırdandım. O yaklaştıkça heyecanım büyüyordu. Bir adım ötemde durduğunda nefesimi tuttum.

"Selam, ben Çağrı" dedi. Sesi kulağıma öyle hoş gelmişti ki sanki ilk kez erkek sesi duyuyormuşum gibi afalladım. Sesinin görüntüsü ile özleşmesi ona hayranlığımı arttırdı. Sakin kalmaya çalışarak bende "Merhaba, Gizem bende" dedim.
"Birlikte yürüyelim mi?"
"Olabilir."
Bir süre sessizce yürüdük. Adımlarımız birbiri ile anlaşmış gibi ahenk içerisindeydi. Daha sakin bir sokağa girince sessizliği Çağrı bozdu.
"Farkındamısın bilmiyorum? Uzun zamandır seni izliyorum. Kolay kolay birinden etkilenmem. Senin duruşun, konuşmaların, bakışın, her şeyin çok doğal geldi bana."
Susmaya devam edince konuşmasını sürdürdü.
"Bugün cesaretimi toplayıp seninle konuşmaya karar verdim ve senin durağında indim ama bu kez de sen inmedin" dedi gülümseyerek. Suskunluğumu bozmanın zamanı gelmişti. Gözlerimi gözlerinden kaçırarak "şey aslında bende senin durağında inmeyi planlamıştım. O yüzden inmemiştim" dedim.
"Kalp kalbe karşıymış" dedi. Böylece başladı dört yıl süren büyük aşkımız. Ama sonra bir gece benim bilinçsizce davranışım yüzünden kaybettim onu. Biliyordum, ihanetin onun hayatında yeri yoktu. Asla ona ihanet etmeyi düşünmemiştim. Fakat bir anlık zayıflık mı desem yoksa içkinin verdiği gevşeklik mi desem bilemiyorum. Kendi yatağımda başka bir adamla buldum kendimi. Hem de doğum günümün sabahında. Artık doğum günü kutlamıyorum. Çünkü o gün ben büyük aşkımı kaybettim. Büyük aşkım ellerimden kayıp gitti. Çok istedim geri kazanmayı. Ancak asla bana dönmedi.

Dönmemesinin nedenini şimdi daha iyi anlıyordum. O kız yüzünden, Bade. Onun kanına bir virüs gibi işlemişti. Şimdi Çağrı'yı ondan kurtarmanın zamanı. Öyle bir plan yapmalıyım ki bir daha asla bir araya gelmemeliler ve Çağrı teselliyi benim kollarımda bulmalı...

KADER ÇIKMAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin