"Odası 2. katta. 206."
Pazartesi sabahı güne gözlerimi açtığımda Feda'yı düşünmüş ve yavaşça gülümsemiştim. Ardından odada Derya'nın parfümünü almaya başladığımda yurda geri döndüğünü sanmıştım fakat onu dolabından kıyafet alırken, suratı allak bullak halde olduğunu gördüğümde dudaklarımdaki gülümseme yerini gözlerimdeki korkulu emarelere bırakmıştı.
Ne olduğunu sormuştum. Abilerinin evi terk ettiğini söylemiş, bana geçen tüm günlerde annesini bu şehre naklettirmeye çalıştığını ağlaya ağlaya anlatmıştı. Söylediğine göre yengeleri abilerini manipüle ediyor, onları annesi ve ondan soğutuyordu. Zaten kadının kalp krizi geçirme nedeni de gelinleriyle kavga etmesinden başka bir şey değildi.
Asansör bizi hastanenin ikinci katına çıkardığında Derya omzumdan başını çekti. Saçları darmadağınık, gözlerinin altı kapkaraydı. Günlerdir düzgün bir uyku çekemediğini söylemişti. Hastaneye geleceğini söylediği anda onunla gitmeyi teklif etmiştim ve işte buradaydık.
"Sürekli ağlamak istiyorum," diye fısıldadı Derya odanın önünde durduğumuzda vücudunda bir sürü kablo bulunan yatakta küçülmüş esmer kadına büyük camın ardından hasretle bakarak. "Anneme bunu nasıl yaparlar?"
Abilerini kastediyordu. Soluklanarak ellerine uzandım ve yaşlı gözleri temasımla birlikte bana dönerken ellerini sımsıkı tuttum.
"Yalnız değilsin. Asla." Derya gözlerini yavaşça kaldırdı. Mavi gözleri kızarmıştı. "Ben varım. Annen iyileşecek."
Hüzünlü gözlerle birbirimize bakarken ben ona güç verircesine gülümsedim. Birkaç saniye sonra kısık bir öksürük sesiyle birlikte, ellerini önlüğünün cebine atmış olan hayli yaşlı bir doktor yavaş adımlarla bize doğru yaklaştı.
"Derya hanım?" dedi sorarcasına.
Derya'nın ellerini bıraktığımda avuçlarının içiyle hızla gözlerini kuruladı ve onu anlayışla izleyen yaşlı adama döndü. "Evet, benim."
"Birkaç dakikanız vardır umarım. Annenizin durumu hakkında."
"Tabii tabii," dedi hızla Derya. Gözleri bana kaydığında hemen kafamı sallayarak ona gitmesi gerektiğini belirttim. Aynı anda doktor ilerlemeye başlamış, Derya'ysa çökmüş omuzlarıyla onun ardından ilerlemeye başlamıştı.
Onlar koridorun sonunda gözden kaybolduğunda derin bir nefes alarak yaşaran gözlerimi hafifçe sildim ve küçük pencereye doğru yaklaştım. Kadına camın ardından bakarken kendi annemi üç aydır görmediğim gerçeği suratımda bir kırbaç misali şakladı. Bu an beni gafil avlamış gibiydi.
Yumruklarımı sıkarak geriye doğru döndüm ve temiz hava almak ümidiyle merdivenlere doğru yöneldim.
Koridoru henüz yarılamıştım ki sağdan iki ilerideki odanın kapısının koridora açılmasıyla birlikte tanıdık bir siluet görüş açıma girdi. Elindeki dosyayla birlikte koridorda bana doğru dönen Feda'nın gözleri önce ayaklarının ucunda oyalandı ardından kafasını kaldırdığı an gözleri benim gözlerimle çarpıştı ve ikimiz de bir an için öylece birbirimize baktık.
Gözlerim, saniyeler içinde, çıktığı kapının kenarında olan, duvara asılı küçük tabelaya kaydı.
Yeşim Usta Çembercioğlu. Uzm. Hematolog.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Papatyalar Bahçesi
Ficção Adolescente(Tamamlandı.) "Seni soldurduklarını sananlar aslında senin, yapraklarının arasına sakladığın güzelliğini göremiyorlar." Derin bir nefes aldığını göğsünün şişip alçalmasından anladım. Koyu kırmızı tonlarında iri dudaklarını araladı. Alt dudağının köş...