"Kızım dersin yok muydu senin bugün?""Çıkıp da geldim Leyla teyzem."
Leyla teyzenin yorgun suratına hafifçe gülümsediğimde gözlerim onun hemen yanındaki yatağa uzanan solgun sevgilime kaydı.
Suratında, yorgun fakat benim için hayattaki en güzel şey olan gülümsemesi vardı. Gözleri gözlerime çarptığında güzelliği de kalbimin deli gibi çarpmasına neden oldu.
Gözlerimi Leyla teyzeye çevirdiğimde bize anlamlı anlamlı bakarak ayaklandığını gördüm. Koltuktaki çantasını kaptığı gibi, "Ben de aslında acıkmıştım. Gidip yemek yiyeyim bari," dedi ve hızla kapıdan çıkıp odada bizi yalnız bıraktı.
Ben şaşkın bir şekilde kapanan kapıya bakarken Feda omuz silkerek, "Annem işte," dedi. O da gülümsüyordu.
Ona doğru birkaç adım attığımda serum olmayan elini yatağının kenarına hafifçe vurdu ve gözlerime parıl parıl parlayan o güzel gözleriyle beklenti içinde baktı.
"Yanıma, yakınıma..." diye fısıldadı.
Güldüm.
"Kafama, başıma..." diye devam ettirdim oyununu.
"Ellerime değdi papatya..."
"Aldım ördüm, taç yaptım kendi Papatya'mın başına."
Küçükken Feda, bana papatyalardan taç örerken uydurduğu bu şarkıyı mırıldandıp dururdu. İlk başlarda benimle dalga geçtiğini sanmıştım ama sonra o zamanlarda saçma gelen bu şarkıya yavaş yavaş alışmış hatta bazen eşlik bile etmiştim.
"Unutmamışsın," dedi, biraz zorlanır gibi olmuştu konuşmakta ama hemen toparladı.
Canım acıdı.
Derinden soluyarak boğazıma takılan yumruyu geriye itmeye çalışıp açtığı yere oturduğumda uzanarak onu yavaşça öptüm.
Dudaklarım kulağına doğru yol izledi. Fısıldadım: "Asla unutmam."
Elleri yanaklarımı bulduğunda benim de ellerim onun yanaklarındaydı. Alnımı eğdi ve yavaşça orayı öptü. Kuru dudakları canımı yakmaktan çok oraya papatyalar ekmiş gibi bir bahar geldi alnıma. Gün doğdu gözlerimin önünde.
"Yanıma uzan."
Ne zaman kapattığımı hatırlamadığım gözlerimi içimi titreten sesiyle birlikte araladığımda vücudunu hafifçe yana kaydırarak tüm itirazlarıma rağmen bana yer açtı.
"Kokunu özledim," dedi.
Bir çocuğun masum bakışlarını andıran gözlerine bakıp ona itiraz etmek çok zordu, ben de ona kıyamadım. Kendimi geriye çekip açtığı boşluğa uzanmadan önce, "Ama sadece beş dakika," dedim.
Gözlerini kapatıp sırıtarak başını hafifçe salladı.
Tatlı yüzüne gülümseyip yanına, onu rahatsız etmemek adına biraz boşluk bırakarak uzandım. Gözlerini açtığında oflar gibi bir ses çıkararak kolunu belime doladığı gibi aramızdaki mesafeyi kapatarak bana iyice yaslandı ve başını boynuma saklayarak beni iyice kendine çekti.
"Feda-" diyecek gibi oldum ama uzun parmakları belimden kayarak dudaklarımın üzerinde durdu.
"Seni özledim," diye fısıldadı yavaşça. "Bırak da nefes alayım."
Tüm kelimeleri yuttum. Dudaklarımın üzerindeki parmaklarını öptüm ve parmaklarımın arasından geçirdim onları. İtiraz etmedim ona. Çünkü benim nefesim de oydu.
En güzel soluğumdu.
Diğer elim ensesinden dolanarak çıplak kafasını buldu. Okşadım güzel cennetini. Dudaklarım defalarca öptü sevdiğimin başını. Cennetimi.
Dakikalarca sessizce uzandık o yatakta.
Bir ara Feda kıpırdanır gibi oldu. Dudakları önce boynuma yavaş bir öpücük bıraktı ve ardından, "Çok uykum var." dedi.
Feda'nın elleri ellerimden kayar gibi oldu. "Uyuyalım mı güzelliğim?"
Güzel fısıltısıyla birlikte gözlerimden yaşlar dökülmeye başladı. Konuşmaya çabaladım: "U-Uyuyalım sevgilim."
Feda gözlerini kapattı.
Gülümsedi.
Derin bir uykuya daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Papatyalar Bahçesi
Teen Fiction(Tamamlandı.) "Seni soldurduklarını sananlar aslında senin, yapraklarının arasına sakladığın güzelliğini göremiyorlar." Derin bir nefes aldığını göğsünün şişip alçalmasından anladım. Koyu kırmızı tonlarında iri dudaklarını araladı. Alt dudağının köş...