Gözlerimi araladığımda Elamen'nin yüz hatlarında bir an içinde olsa pişmanlığı göre bilmiştim. Belki hala derinlerde bir yerde kız kardeşine en ufacık sevgi kırıntısı olabilirdi.
Elame'ye "Karan'a ne oldu?" diye sorduğumda "Evde yankılanan acı çığlıklara doğru koştuğunda artık o eve geri dönemeyeceğimi biliyordum. Karan oraya gittiğinde her şeyi kendi gözleriyle görmüştü. Artık benim kim olduğumdan emindi. Kalbimde ve bedenimde açmış olduğu yara ile karşısında çaresizce duruyorken o göz yaşları içinde benim ne kadar iğrenç bir insan olduğumu haykırıyordu. Kendine zarar vermek istediğinde son gücümü de kullanarak Lema ile ilgili anılarını puslu bir hale getirdim." dediklerinin ardında akan göz yaşlarını gördüğümde ona bir kez daha "Karan'a ne oldu?" diye sormuştum.
"Kendine yeni bir hayat kurmasını istedim. Böylelikle onun hayatında yeniden var olabilecektim ama gücüm yetersizdi. Bu yüzden Lema'nın parçalanmış ruhuna ihtiyacım vardı ama başaramadım. Uzun yıllar sonra yeniden karşına çıktığımda bana Lema diye fısıldadı. Her ne kadar Lema ile olan bütün anılarını gölgelesem de onun aşkını ve ismini yüreğinden asla silinmeyecek gibiydim. Dudaklarının arasından dökülen tek kelimenin onun adı değil, benim adım olmasını istiyordum." Elame dedikleriyle duraksayarak yüzündeki yaşları silmiş ve başını bana doğru yaklaştırmıştı. "Ruhunun Lema'ya kavuşmasına hiçbir zaman izin vermedim." dediğinde neden Karan'ın ruhunun Pars'ın bedeninde hapis olduğunu anlaya bilmiştim.
Lema ruhunu parçalara bölen ilk kayıp ruhtu, kız kardeşinin ihanetinin ağırlığını kaldıramayacak bir kalbe sahipti. Aşk için yapılan bu ihanet karşısında kardeşini ölümüyle cazelandırmıştı. Çünkü kardeşinin tek isteği Karan'ın aşkıydı ama Elame hiçbir şekilde bu aşkı elde edememişti.
Pars'ın karanlıklar içinde bize doğru yaklaştığını gördüğümde korkuyla "Pars lütfen buraya gelme!" diyerek haykırdım. O ise yürümeye devam ediyordu. Elame'nin yanında durduğunda dehşet içinde ikisine birden baktım.
Elame'nin yüzünde oluşan gülümsemeden onu etkisi altına çoktan aldığına emin olmuştum. "Pars!" diye fısıldadığım da tepkisiz bir şekilde karşımda durmaya devam ediyordu.
Elame'nin gözlerinin içine bakarak "Lütfen, onu serbest bırak!" dediğimde bir kahkaha atarak "Senin ölümün ile onun ruhu da serbest kalacak!" demişti.
Yaklaşan kurt ulumalarının sesi büyük bir kargaşaya dönüştüğünde ona öfkeyle bakarak "O zaman öfkemin tadına var!" demiştim. Ellerimi iki yana açtığımda gözlerimi yumarak "Lema'nın parçalara ayrılmış ruhunu bedenimde birleştiriyorum. Kendi gücümü ona bahşediyorum." demiştim.
Gözlerimi araladığımda yeni bir ben olarak bedenimde uyanmış gibiydim. Lema ve ben artık bir bedeni paylaşabiliyorduk. Elame'nin dudaklarından "Merhaba kardeşim uzun zaman oldu!" diye dökülen kelimeleri duyduğumda kalbimde onun için bir acı hissetmiştim. Bilmeden onu bu hale getiren kişi olmanın verdiği bir acıydı.
Lema'nın sözleri dudaklarımdan yankılandığında etrafımızdaki halka tutuşarak alevlenmişti. Kanlı ay taşını gökyüzüne kaldırdığında Elame dişlerinin arasından neredeyse tıslamıştı. "Kanımdan var olan kanlı ay taşının gücüyle geçmiş cadıların takasını bozuyorum. İblisin kızgın zincirlerine vurulmuş kurtlara özgürlüklerini bahşediyorum." demiştim.
Elame büyük bir öfkeyle "Bu yaptığın aptallık diğer cadıların öfkesini üzerine çekmekten başka bir şey değil!" dediğinde Lema ve ben "Benim öfkem hepsine yeter!" demiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
XIII Kayıp Ruh
FantasyBir lanet, ikiz kız kardeş ve yasak bir aşkın hikayesi.. Geçmişin izlerini taşıyan, ihanetin ve sırların yaşandığı meşe ağacının altında yaşamlar ölümle son bulmuşken, lanet herkes için yeni başlamıştı. Azelya'nın ailesinden geriye sahip olduğu tek...