Bir canavar yaratmıştı. Hiç olmadığı kadar yabancı ve hiç olmadığı kadar kendisi olan. Yaptığı şey bir hataydı ama bir mucizeyi doğurmuştu. Şimdi o tuhaf canavar en muhteşem haliyle karşısına dikilmiş kendisine bakıyordu. Onun biricik sevgilisi olmadığının farkındaydı. Bu kesinlikle o değildi.
O bir hataydı ve Kai bunun farkındaydı. Karşısındaki canavar iri gözlerini kendisine dikmiş başını hafifçe yana eğmiş ve yaratıcısını inceliyordu. Yarı saydam beyaz derisinden yeşil damarları görünüyordu. Kendisinden daha kısaydı. Saçları evet, Kai onu canlandıracak deneyine başlamadan önce bunu düşünmüştü ve onları temizlemişti. Kai onun yaşarkenki halinden pek de bir farkı olmadığını düşünüyordu. Kai hasta sevgilisinin ölmemesi için onun bağışıklık sistemini güçlendirecek yıllardır üzerinde çalıştığı virüsü ona enjekte etmişti. Bir nevi adamı denek olarak kullanmıştı. Adamın bunu önemsemeyeceğini düşünmüştü. Adamı bulduğunda ölmek üzereydi. Tırnakları rengini atmış, gözlerinin altı morarmış ve rengi uçmuştu. Zar zor nefes alıyordu. Sevgilisini kimin bu hale getirdiğine dair hiçbir fikri yoktu ama onun için her şeyi yapacağına dair hiçbir şüphesi yoktu.
Sevgilisinin bedenindeki garip yaratık kendisini canlandıranı gözleriyle incelemeye devam etti. Yaratık kafasını hareket ettirdikçe Kai' de onu takip ediyordu. Sonunda muhteşem görünen güzel yaratık durduğunda Kai merakla ona yaklaştı. Yaratık bir adım geri atarak üzerine gelen adamdan uzaklaşmaya çalıştı. Kai kaşlarını kaldırdı. "Bir şey hatırlıyor musun?"
Yaratık sesi duyduğu anda irkilip kulaklarına dokundu.
Kai canlandırdığı muhteşem adama gülümsedi. "Merhaba. Ben Kai."
Adam kafasını hareket ettirip kendisine gülümseyen adama ifadesiz yüzüyle baktı.
Kai ona elini uzattı. "Benimle gel."
Yaratık kendisine uzatılan ele bakıp geri çekildi.
Kai ısrarla ona yaklaşıp samimi gülümsemesiyle elini yaklaştırdı. "Korkma." Dedi. Tanrım, karşısındaki muhteşem yaratık sonunda kendisine güvenip elini elinin üzerine koydu.
Kai elinin üzerindeki soğuk eli yaratığı ürkütmeden sıkıca kavradı ve üzerini giydirmek için kıyafetleri getirdi. Dikkatlice üzerini giydirirken yaratık ani bir hareketle başını tutup yere çöktü. Kai de onunla beraber korkuyla yere eğildi. Ona bir şey olmasına izin veremezdi. Neredeyse bir yıldır onunla beraberdi ve onunla ilgili uzun bir araştırma yaptıktan sonra hakkındaki her şeyi öğrenmişti. Büyüleyici güzellikteki yaratığı sonunda meyvesini verdikten sonra ona bir şey olamazdı, Kai buna izin vermezdi.
Onun dolmuş gözlerini görünce korkuyla elini başını tutan ellerinin üzerine koydu. "N-ne oldu sana?"
Yaratık gözlerini ona çevirip "B-başım... B-ben..." dedi. Başındaki büyük ağrıyla gözlerini kapattı. Kendisine neler olduğuna dair hiçbir fikri yoktu ama başındaki ağrı yüzünden çıldıracağını düşünüyordu.
Kai sevgilisini kollarının arasına aldı. "Kyungsoo... ben yanındayım meleğim..." diye fısıldadı.
Yaratık kendisini saran güvenli kollarla acısının dinmesini bekledi. "B-ben..."
Kai sevgilisinde beden bulmuş canavarı kendisine yaklaştırdı. Güya eğer uyanırsa onun sevgilisi olmadığını unutmayacaktı. Sevgilisi kollarındaydı ve gerisi umrunda değildi. Kai yaratığın kollarında dinlenmesine izin verdi. Sonunda yaratık hareketlendi ve sahibine döndü. "J-jongin..."
Kai kollarındaki meleğinin kendisini çağıran zayıf sesini duydu. Az önce kendi ismini mi söylemişti. "Kyungsoo?!!"
Yaratık sevgilisine baktı. "E-evet... J-jongin b-bana ne ol-du?"
Kai sevgilisine bir mucizeymiş gibi bakıyordu. Tanrım, evet, işte şuanda tam bir mucizeydi. Kendisine bahşedilmiş en güzel hediye! Biricik bebeği kendi ismini biliyordu! Hafifçe dolan gözlerini silip sevgilisine sıkıca sarıldı. "Sen hatırlıyor musun? Beni, yaşadıklarımızı?"
Kyungsoo iri gözlerini sevgilisine çevirdi. "B-ben tabii ki hatırlıyorum ama J-jongin bana ne oldu? Neden böyleyim?"
Kai sevgilisine mutlulukla bakıp ona bir yılda neler yaptığını anlattı. Onu kurtarmak için ne kadar uğraştığını, ona her gün nasıl baktığını... Tanrım, bunları anlatırken bile onu ne kadar çok özlediğini hissediyordu.
Kyungsoo iri gözleriyle sevgilisine döndü. "Y-yani b-ben bir ucube miyim?"
Kai sevgilisinin başına küçük öpücükler kondurdu. "Hayır meleğim. Sen benim biricik bebeğimsin. Bu deneyi daha önceden hayvanlar üzerinde de denemiştik ve olumsuz bir etkiye rastlamamıştık. Senden öncede iki insanda daha denemiştik. Bebeğim, beni affet senden izin almadan böyle bir şey yapmamalıydım ama senin ölmene izin veremezdim."
Kyungsoo dudaklarını büküp yarı saydam tenine baktı. Bunun dışında vücudunda fazla bir değişim yoktu. Bir de gözleri evet, onlarında kahverengiliği biraz daha büyümüştü. Normal bir insan gibi görünüyordu.
"K-kai?"
"Efendim meleğim?"
"Ben... Teşekkür ederim..." dedi.
Kai sevgilisinin muhteşem yüzüne baktı. Evet, işe yaramıştı. Sevgilisinin dolgun dudaklarına bakıp kendininkileri onlara bastırdı. Uzun süredir özlediği tadı hatırlamak için onu uzun uzun öptü.
Not: Farkındayım... Çok garipti fikrinizi merak ediyorum yorum yazın lütfen...