Bölüm 7

97 7 14
                                    

Bölüm şarkısı Melankoli - Duman :) dinleyerek okursanız çok güzel olur :)

"Elimi tuttuğu anda koşmaya başlamıştık. Tanrım hem gülüyor hem koşuyorduk. Hatta bir an gülmekten koşamamaya başladığımızda durup köşedeki evlerden birinin girişine saklanmıştık. Kahkahalarımızı bastırmakta güçlük çekiyorduk ve bu işleri daha da eğlenceli hale getiriyordu. Benim artık yüksek sesle gülmeye başlayacağımı anladığı anda ellerini ağzıma bastırması bir olmuştu. Ama o da gülüyordu. Elini ısırıp tam kaçmaya çalışacağım anda beni kolumdan yakalayıp kendine bastırması bir olmuştu. Artık ikimiz de çok yakındık. Bir elini belime koyduğunda tenimin ürperdiğini hissetmiştim. Elimi istemsizce kaslı göğsüne yerleştirmiştim. O an onu öyle çok öpmek istiyordum ki... O da bunu farketmiş gibi yüzündeki çarpık gülümsemeyle bana doğru kafasını eğdiğinde ben de karşılık verebilmek için parmak ucuma kalkmıştım. Boşta kalan elimartık boynundaydı. Dudaklarımızın arasında artık hiç mesafe kalmadığında kalbim göğsümü delercesine çarpıyordu. Dudakları dudaklarımı bulduğunda gözlerimi kapatma ihtiyacı duymuştum. Dili ağzımın içinde keşfe çıktığındaysa boynundaki elim saçlarına doğru kayıp çekiştirmeye başlamıştı. Ani bir hareketle beni duvara yaslayıp bacaklarımı beline dolamamı sağlamıştı. O kadar tutkuyla öpüyorduk ki birbirimizi sanki uzun mesafelerin ardından kavuşmuş iki aşık gibiydik. Beni vücuduyla duvara sabitleyip tişörtünü çıkarmaya başladığında ağzımdan kısık bir ' dur ' çıktı. Hayır. Yapamazdım. Aklımda hala o varken , kalbimden hala onu çıkaramamışken ne kendime ne de karşımdakine bunu yapamazdım. Can ' a bunu yapamazdım. Dur sesim onu da şaşırtmış gibiydi. Öylece kalmış benden bir açıklama bekliyor gibiydi. Omzundan destek alıp bacaklarımı belinden çektiğimde konuşmaya başladım.

'Bunu ne sana ne de kendime yapamam Can. '
'Benimle olmaktan mutlu olduğunu sanıyordum. Ben , ben anlayamıyorum neden hala BİZ olamıyoruz ? '
'Bak hala aklımda o var tamam mı. Ben onu unutamıyorum sadece. Seninle geçirdiğim her saniyeden keyif alıyorum ama ben onsuz her dakika işkence çekiyorum anlıyo musun ? Ben onsuz hiçkimsesizim. Özür dilerim , ben seninle olamam. Ben Tolgar'dan başka kimseyle olamam ! '

Bu sözlerim ona ağır bir darbe indirmişti. Gözlerine karanlık çökmüştü. Aynı karanlık Tolgar gittiğinden beri benim gözlerimden de hiç gitmemişti.
Bu sözlerimden sonra konuşmasına fırsat vermeden apartmandan çıktım ve nereye gittiğimi bilmeden koşmaya başladım. Gözlerimden akan yaşlar yağmura karışırken ayak izim benim kaybolan yolumu çiziyordu. Ne kadar koştuğumu bilmiyordum ama nereye koşmak istediğim belliydi. Kalbimin çizdiği tek yola , Tolgar 'a...

Önümden geçen ilk taksiyi durdurup kalbimin yoluna gitmeye kara verdim. Kalbimin sessiz çığlığı susmak bilmiyordu. Diğer yarısını istiyor olmalıydı.

Taksi durduğunda geldiğimizi anladım. Parayı verip taksiden indiğimde tanıdık gelen ıssız sokağın sıcaklığı tüm ruhumu sardı. Sokağın sıcaklığından mıdır yoksa yaşanmışlıkların hatırasından mıdır bilinmez ama tanıdıklık hissi çok güzeldi.

İşte gizli sığınağımıza gelmiştim. Birçok duyguyu burda birlikte yaşadığımız sığınağımıza...
İçerisi hala aynıydı. Küçük ikili bir koltuk , bir televizyon , kasalardan yaptığımız küçük atıştırmalıklar için masa ve birkaç giysi...
Yavaş adımlarla koltuğa doğru ilerledim. Ne de çok şey paylaşmıştık bu koltukta. Sanki anıları incitmek istemazmiş gibi yavaşça koltuğa uzandım. Onun yokluğunda buraya ilk gelişimdi. Hatta buraya onsuz hiç gelmemiştim. Bu kalbimin biraz daha acımasını sağlamıştı. Ben onu düşünürken kapının kurcalandığını duydum. Panik yapmıştım. Burda tek başımaydım ve kendimi nasıl savunurdum bilmiyordum. Kapı kurcalanmayı bırakıp açıldığında titriyordum. Ayağa kalktım ve geleni görmeye çalıştım. Bu , bu olamazdı değil mi ? Sadece ben uyumuştum ve rüya görüyordum. O gelmiş olamazdı değil mi ? Kafasını kaldırdığında gözlerimiz buluşmuştu. Evet işte oydu , ordaydı. Birkaç adım uzağımda. Bana yıllar kadar uzun gelen birkeç saniye boyunca gözlerimiz ayrılmadıktan sonra hiç düşünmeden koşup boynuna atlamıştım. Önce tepkisiz kalmıştı ama sonra öyle sıkı sarılmıştı ki nefessiz kalmıştım. İstemsizce gözlerimden yaşlar akıyordu. Kafasını boynuma gömmüştü. Boynumdaki ıslaklıktan onun da ağladığını anlamıştım. Onu bir daha bırakmak istemiyordum. Öyle çok özlemiştim ki onu. Tenini , kokusunu , gözlerini... Ondan başkasıyla nasıl olabilirdim ki ben ? Ben onsuz nasıl yaşayabilirdim ki ? Dakikalardır hiç kıpırdamadan sarılarak duruyorduk. Özlediğim yüzüne bakmak için kendimi biraz geri çekip elimi yüzüne koyup aklımdan hiç gitmeyen yüzünü incelemeye başladım. Öyle güzeldi ki... Ani öpme isteğimi bastırmadım ve dudaklarımı özlediğim dudaklarına bastırdım. Bir anda ayrı kaldığımız ayların acısını çıkarır gibi tutkuyla öpüşmeye başlamıştık. Beni geri geri götürerek koltuğa yatırdı. Hiç konuşmuyorduk , herşey o anın tutkusuyla ve özlemiyle gerçekleşiyordu. Bir an dudaklarımdan ayrılıp o çok sevdiği saçlarıma gitti ve saçlarımı öptükten sonra önce kendi üstündekilerden sonra da benimkilerden kurtulduk. Son bir an gözlerime bakıp onu kendimde hissetmemi sağladı.

O sabah birbirimize hiç soru sormadan eski hayatımıza dönmüştük. Eski çok aşık bize. Gerçi biz aşkımızdan hiç vazgeçmemiştik ya. Böylece aramızda sözsüz bir barışma olmuştu. Artık yine birkaç ay önceki gibi okulda da birlikteydik. Kimse soru sormadı. Onlar da biliyordu ayrılamayacağımızı. Bu arada Can beni takıntı haline getirmişti. Her eline geçen fırsatı değerlendirmeye çalışıyordu. Tolgar da böylece Can 'la aramızda geçenleri öğrenmişti ama hiç sorgulamamıştı. Aralarında devamlı bir savaş vardı , hiç bitmeyen ...


Bölüm flashback tir. Eğer bu bölüme 7 vote + 5 yorum gelmezse yeni bölüm gelmeyecektir. Arkadaşlar böyle şart koşmayı hiç sevmiyorum ama onca kişi okuyo vote çok az veriliyo zaten yorum gelmiyo bu yüzden şart koşmak zorundayım. Anlayışınız için teşekkürler.

Aşıkların OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin