one big storm

305 35 36
                                    

Ağaçların yaprakları taze hallerini geride bırakıp; yeşilden sarıya dönerken, zamanın çok hızlı aktığı Park Jimin'in yüzüne bir kere daha vurdu.

Yakında yağmur inecek gibiydi. Jimin kapşonunu başına çekip üstündeki cekete sıkıca sarıldı.

[Medyadaki videoyu açabilirsiniz.]

Beklenilen yağmur geldiğinde Jimin daha yolunun yarısına bile gelmemişti, üstüne rüzgar ters yönden eserek şemsiyesini kullanmasını imkansız kılıyordu.

Rüzgarla güçlenen yağmur damlaları yüzünü acıtmaya başlayınca daha fazla devam edemedi ve olduğu yerde kaldı.

Açılan bir kapının sesiyle arkasına döndü, kapının içerisinden siyah saçlı bir çocuk ona eliyle gelmesini işaret etti.

×××

Girdiği yer bir kitapçı olmalıydı ama havaya karışan keskin kahve kokusu Jimin'in aklını karıştırıyordu.

"Aslında dükkanı kapatmıştım. Neyse, boş ver artık." dedi çocuk gözlüğünün üstünden Jimin'i incelerken.

"Üstündeki ceketi çıkar, sana bir havlu getireyim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Üstündeki ceketi çıkar, sana bir havlu getireyim."

Çocuğun yüzü ifadesiz göründüğünden Jimin çekiniyordu, çıkardığı ceketini koluna aldı.

"Sorun olacaksa gidebilirim."

"Hayır, otur artık. Yağmur dinince gidersin."

Jimin kendini camın kenarındaki koltuklardan birine bırakınca ne kadar yorulduğunun farkına vardı. Kafasını geriye yaslayıp gözlerini kapattı.

Yağmurun sesi kulaklarına ninni gibi geliyordu, ortamın sıcaklığı Jimin'in uykusunu getirmişti.

Kendisine doğru yaklaşan ayak sesleriyle gözünü açtı.

"Saçlarını hemen kurula, yoksa hasta olursun."

Jimin kendisine uzatılan havluyu alıp saçlarını kuruladı, çocuğun küçük gözlerini hala üstünde hissediyordu. Elindeki kupadan kahve içerken onu izliyor olmalıydı.

"Sen de kahve ister misin? Daha yeni yaptım."

"Daha fazla yük olmayayım."

"Kahve öğütecek halim yok ya, sadece bir bardağa koyup getireceğim."

Çocuk ayağa kalkıp rafların arasında gözden kaybolurken Jimin ayağa kalkıp etrafı incelemeye başladı.

Geniş bir mekandı ama o kadar çok eşya vardı ki yürümek bazı yerlerde zorlaşıyordu. Uzun ve geniş kitaplıklara çeşit çeşit heykeller, biblolar, tablolar ve vintage denilen eşyalar eşlik ediyordu. Jimin burayı sevmişti.

rain [yoonmin||one shot] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin