- Lisa -
Yapamıyordum. Eskiye dönmek istesem de yapamıyordum. Acı çekiyordum. Eskisi gibi olmaya çabalarken sürekli başarısız olmaktan bıktım. Canım çok yanıyordu.
Deniyordum. Sürekli deniyordum. Kimse farkında olmasa da kendimce bir şeyler deniyordum. Bu sabah kızlarla oturmayı denedim. Fakat Jennie'ye baktıkça kendimi kötü hissettim ve yanlarından uzaklaştım. Kötü hissetmem yetmezmiş gibi bir de Jennie yanıma gelip benimle ilgilenince eskiyi ne kadar özlediğimi düşündüm. Onlarla gezmeyi, onlarla gülmeyi, onlarla ağlamayı, onlarla sohbet etmeyi o kadar özledim ki... ama onlarla oldukça onlara zarar verirdim. Kendimden çok onları sevdiğim için bu kötülüğü onlara yapamazdım. Kızları çok özledim.
"Özellikle seni. Seni çok özledim Jennie."
Kaç kere Jennie'nin fotoğrafını telefonda açıp sanki karşımdaymış gibi ona açıldım, onunla sohbet ettim, o yanımdaymış gibi onun fotoğrafına bakarken uyuyakaldım, onun fotoğrafıyla uydum, onun fotoğrafıyla uyandım, ona anlattım sırlarımı, dertlerimi, ona bakarak ağladım, ona bakarak güldüm. Ne kadar süredir bunu yaptığımı sayamadım bile.
Çok denedim eskiyi. Sürekli başarısız olmak beni çok yıprattı. Kızlara yakın olmak istiyordum. İnsanlara karşı kinim olmuştu diyemem. Sadece kendimin ve onların iyiliği için uzak duruyordum. Daha doğrusu onlara da zarar vermek istemiyordum.
Yapamıyordum işte. Olmuyordu. Olmayacak da..
Telefona gelen mesajla sinema salonundan hızla ayrılmıştım.
S: Adamı görmüşler Lisa.
L: Şu adamı elinizden nasıl kaçırdınız hala anlamıyorum. Nerede görülmüş?
S: Brezilya.
L: Bulun onu. Halledin artık.
S: Tamam.
Telefonu cebime koyup Taeyong'u aradım.
L: Dönüyor musun?
T: Gece oradayım.
L: Tamam. Hadi görüşürüz.
T: Görüşürüz.
Beni gerçekten seven kişiyle sevgili rolünde olmam bir yandan mutluluk bir yandansa onu üzmekten korktuğum için mutsuzluk hissettiriyordu. Her şeye rağmen sahte ilişkimiz güzeldi en azından bana istediğimi veriyordu.
Güven ve az da olsa mutluluk.
Benimle zaman geçirince kendimi mutlu hissediyordum. Erkeklerden hatta insanların çoğundan nefret ettiğimin farkında ve onu sevmesem bile değer verdiğimi biliyor. En zor zamanımda yanımdaydı. O olmasa belki çoktan ölmüştüm. Belki de... her neyse.
En azından kriz geçirmememi sağlıyordu. Yanımda olması bir yandan hoşuma gidiyordu.
Eve geçip eşyalarımı topladım ve Taeyong'un evine geçtim. Akşam eve geldiğinde bana sarılmak istedi. Geri çevirmeden sarılmasına izin verdim. Bana yurtdışından hediye aldığını görünce istemsizce mutlu oldum.
T: Takar mısın bilmiyorum.
Elindeki kolyeyi bana uzattığında elinden aldım.
T: Aynısından ben de de var. Ben takacağım. Yani eğer sen de istersen-
L: Takarım Taeyong. Teşekkür ederim.
T: Gerçekten mi?
L: Evet.
T: Çok mutlu oldum.
L: Dostluk bağımız.
T: Kesinlikle. Ben yokken kriz geçirdin mi?
L: Gibi gibi.
T: Eskisinden daha mı kötüsün Lisa.
L: Yok değilim.
Yalan söylüyordum. Benim uyuşturucuyu bıraktığımı düşünüyordu. Keşke ona yalan söylemesem ama elimde değildi işte.
T: Oh şükür. Atlatacağız merak etme.
L: Umarım.
Taeyong bana içecek bir şeyler hazırladıktan sonra yattı. Ben de biraz oyalanıp odaya çıktım. Gözlerimi kapatıp yatacakken gelen mesajla gözlerimi açtım.
J: Neredesin? Sinemedan çıkınca endişelendim.
Jennie'nin birkaç gündür sürekli beni sorması sinirimi bozuyordu. Hayır hoşuma da gidiyordu ama neden aklına şimdi geldim ki? Benim zor zamanlarımda hiç yanımda olmadı. Ailemin ölümü dışında.
Hem neden sinemadan çıkınca değil bu saatte rahatsız ediyordu ki? Bana yakın davranması beni üzüyordu. Ona tekrar yakınlaşırsam tekrar üzülecektim. Bunu kendime yapamam. Zaten yeterince kötü durumdayım.
Düşüncelerden sıyrılıp mesaja cevap verdim.
L: Taeyong yanımda, iyiyim.
J: Peki. Size iyi eğlenceler.
L: Sağ ol.
Telefonu kapatıp gözlerimi kapattım ve kendimi uykuya teslim ettim.
....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dependent // JenLisa
Fanfiction+Bağımlısın sen. -Biliyorum. +Kendine zarar veriyorsun. Bırak şu saplantıyı. -Tek saplantım bu mu ki bırakayım? +Başka ne var? Söyle seni kurtarayım. Tek başına olmuyor işte söyle sorun ne? Neye bağımlısın sen? -Sana. Kendinden kurtarabilecek mi...