7- Aynadaki Ben

51 2 0
                                    

Sabah uyanınca bisikletimi Mattler’in garajından çıkarttım, Matt’de kendi bisikletini aldı ve beraber okula gittik. Günün pazartesi olmasından kaynaklanan mayışıklık ile bahçede pek fazla kişi görünmüyordu. Bisikletlerimizi okulun bahçesine kilitledikten sonra bakçedeki ağaçlardan birinin altına oturduk.

“Gece herhangi bir rüya gördün mü yine?”

“Hayır.” Kısa ve öz bir cevapla konuyu es geçmeye çalıştım. Okulda zaten pek rahat olamıyorduk, davranışlardan veya başka herhangi bir şeyden olsun, bir de üzerine bu tür bir şeyi burada konuşmak istemiyordum bu yüzden.

Çimenlerin üzerindeki çiğ üzerlerimizi ıslatırken elimi tuttu ve rahatlatıcı bir gülümseme takındı.

“Luna gece gelmedi değil mi?” Şimdi de rahatsız edeci bir konuyu açan da bendim işte, hah buyur.

“Hayır.” O da konuyu fazla üstelemedi.

Tüm günkü Matt ile olan konuşmam buydu, sonrasında onu ilk yarıdaki dersler bitesiye kadar göremedim. Bugün ortak dersimiz de yoktu, zaten o üst sınıftı. Okuldaki popülaritesinden de kaynaklanan etrafındaki kalabalıktan dolayı ona okulda pek yaklaşmayı sevmezdim. Onun yanında durup da ilgi çekmeyi istemememi anlayışla karşılıyordu.

Öğlen yemeğinde buluştuğumuzda çabuk çabuk bir iki lokma yedi ve yanağıma bir öpücük kondurup gitmeden önce şunları söyledi, “Annemler kardeşimden haber alamadıkları için polisle konuşmuşlar. Benimde aileden birisi olarak gidip konuşmam gerekiyormuş. Seni seviyorum.” 

“Seni seviyorum.” Ama hemen gittiği için bu sözlerimi duyamamıştı. Tabağımdaki yemeklerle oynayıp en sonunda Matt ile ikimizin de tepsisini kaldırarak yemekhaneden ayrıldım. Lavaboya gidip yüzümü  yıkayacak ve biraz kendime gelecektim.

Tuvalete girdiğimde Rebekkah aynada makyajını düzeltiyordu, “Selam” dememe karşılık olarak anca abuk subuk bir şeyler geveleyebildi bu yüzden. Rebekkah Matt’in yakın arkadaşlarından birisiydi.

Elimi yüzümü yıkamak için çeşmelerden birini açıp lavabonun üzerine eğildim, başımı kaldırdığımda aynada suratımı görmeyi amaçlamıştım ancak gördüğüm şey sendeleyip geriye sekmeme sebep oldu.

Aynadaki ben gözlerini dikip bana bakıyordu ve ellerini göğsünün üzerinde birleştirmişti. Sert bir ifadesi vardı, hiç kıpırdamıyordu, öyleki nefes dahi almadığına yemin edebilirdim.

Bakışlarım hemen Rebekkah’a gitti, o hiçbir şeyin farkında değildi. Acaba kafasını çevirse aynadaki yansımamın tuhaflığını görür müydü? Aynadaki bene tekrar baktım, değişmişti. Ama bu sefer cidden benim yansımam olduğu belliydi, benim hareketlerimi taklit ediyordu yani, normal bir yansıma. Bir an için oh çektim.

Rebekkah o anda makyajını tamamlayıp ban gülümseyerek çantasını koluna taktığı gibi tuvaletten çıktı. Aynaya tekrar döndüm, bu sefer gördüklerim çığlık atmama yetmişti.

Aynadaki Alinda çığlık çığlığa aynanın öbür tarafından aynayı yumrukluyordu, sanki o taraftan çıkıp bu tarafa gelmek istermiş gibi. Geri geri giderek tuvaletin karşı tarafındaki duvara dayandım. Bir müddet sonrasında sesini de duymaya başladım, çok boğuktu sanki çok uzaklardan geliyormuş gibiydi ama söylediği şey açıktı, “Alinda!”

Çığlıklarımı atıp gözlerimi yumarken tuvaletin kapısının açıldığını duydum, kendimden öylesine geçmiştim ki gelenin kim olduğuna bakma gereği bile duymadım.

ParanoyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin