Etrafa hayret içinde bakarlarken arkalarından bir ses geldi. Bu ses goleme aitti. Arkalarına baktıklarında, iki demir golem kollarını açmış onların kaçışlarını engelliyordu. Kardeşlerin kafalarında deli gibi sorular oluştu.
--Bütün bunlar Nether'a nasıl gelmişti ?
--Golemler niye kızgın gibi bakıyor ya da neden bizi yakalamak için yaklaşıyorlar ?
Kaçacakları bir yer yoktu. Golemler kısa bacakları ile onlara yaklaşıyordu. Tam umutlarını kaybetmiş ve korkudan kollarıyla yüzlerini koruyorken bir ses onları durdurdu.
--Onları yakalamanıza gerek yok. Nasıl olsa onlar kendi istekleri ile gelecekler.
Luke bu iğrenç sesi tanımıştı.
--Kapıcı muhtar, dedi tiksinircesine.
--Aaa demeyin öyle sizi küçük çocuklar. Duyanda beni cadı sanacak. Mark sinirden ellerini sıkarken:
--Seninle asla gelmeyeceğiz. Seni koca burunlu, kalın boyunlu, iğrenç sesli, çıkarcı, kel...
--Susturun şunu teneke yığınları !
Golemlerden biri yanından gül çıkarıp Mark'ın ağzına tıktı.
--Benimle tıpış tıpış geleceksiniz yoksa o çok sevdiğiniz dedeniz...
--Dedemizi rahat bırak ! diye çıkıştı Luke.
--Dedenizi görmek istiyorsanız dediklerimi yapın ve beni takip edin.
Kardeşler karşılarındaki bir yığın golemin arasında yürümeye başladılar. Kuvarts taşları ile döşenmiş geniş yolda ilerliyorlardı. Nether tamamen bir madene dönmüş ve her tarafa kare çukurlar açılmıştı. Zombi domuz adamlar ellerine altın kazma almış zorla ve istemeye istemeye Nether'ın madenlerini kazıyorlardı. Yanlarında duran golemler, kızgın bakışlarını kardeşlere çevirdi. Kardeşler, yardım isteyen zombi domuz adamlara üzülerek bakıyorlardı. Hepsi bir köle olmuştu. Surat ifadelerinden zorla çalıştırıldıkları, yoruldukları, yardıma muhtaç oldukları anlaşılıyordu ama hepside ritmik bir şekilde durmadan yavaşlamadan taşları kırıyordu. Sanki görünmez bir ip bunu onlara istemleri dışında yaptırıyordu.
Zombi domuz adamlara bakmaktan nereye geldiklerini fark etmemişlerdi. Anca ayaklarına işleyen soğuk onların aklını yerine getirebildi. Bu kardı. Hemde tonlarcası. Hatta sıvı su bile vardı. Nether'ın bu hale nasıl geldiğini çok merak ediyorlardı. Birkaç çam ağacını geçtikten sonra köy evlerini görmeye başladılar. Karşılarında bir portal vardı. Muhtar durup:
--Köyümü beğendiniz mi ? Buradayken köyümü özlüyordum. Bende köyümün aynısından buraya da yaptım. Johnson eliyle karın sahte olup olmadığını kontrol ederken:
--Bu nasıl olabilir ? dedi.
Devam Edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNECRAFT ÜÇ KARDEŞ 3: KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ
Action*BİTTİ* Kendi dünyalarına ulaşan üç kardeşi bu sefer ne bekliyor. O kükreme neydi, portala ne olmuştu, dedeleri neredeydi ve daha fazlası bu serinin 3. kitabında. Herobrine'ı farklı şekilde ele alan bir kitap.