#3

34 0 0
                                    

Takvimler 29 Ağustos 2018 i gösteriyordu. Ailemle birlikte memleketdeydik. Geceleri geç yatar gündüzleri de geç uyanırdım zaman geçsin diye. Uyandığımda babam biraz kızdı bana neden geç uyanıyosun böyle yapacaksan eve geri dön dedi. Bende eve dönmeye bahane arıyordum bu da geçerli bir bahanem olmuştu. Hemen telefondan biletlere baktım ve 19:30 arabasında boş yer buldum sonra babamın yanına gittim ve durumu anlattım ve bana bişey demedi ama gözleri kal der gibiydi. Biletimi aldıktan sonra eve gittim bavulumu hazırladım akrabalarımla helalleştim. Gitme vakti gelmişti annem ve babamla da vedalaşıp ellerini öptükten sonra otobüse binmiştim. Eve geldiğimde saat 06:30 civarıydı. İstediğim olmuş burada canım sıkılmıyordu. Aradan biraz zaman geçti ve takvim yaprağı 4 Eylül 2018 olmuştu. Akşam arkadaşımla buluştuktan sonra bize gitmiştik. Muhabbet güzel sigaramız çayımız herşeyimiz eksiksizdi. Tabi muhabbet koyu olunca geceye kadar uzadı ki daha da uzardı aslında... Saat 02:02 yi gösterirken telefonumun müziği durdu ve birisi arıyordu. Bakmaya korktum çünkü bir insan bu saatte ne için arar az çok biliyordum. Ekrana baktığımda Abim yazıyordu hayrola inşallah diyerek telefonu açtım. Abimin sesi kötü geliyor ve bana dedi ki halil üstünü başını al acil memlekete gidecez. Gidelim abi gidelim de neden dedim? Babanın durumu iyi değilmiş dedi. Telefonu kapatmamla evden çıkmam an meselesi oldu ve abimlere doğru yürüyordum. Yolda giderken kendimi teselli ettiğim cümle şuydu: İhtiyara bişey olmayacak 10 yıl önceki doktorların kurtulması imkansız dediği ameliyattan bile kalktıysa benim babam bununda üstesinden gelir diyordum. Abimlere gelmiştim eşyaları arabaya taşıdıktan sonra Bismillah diyerek yola çıktık. Tabi yolda sürekli memleketdekileri arayıp haber alıyoruz kimse durumu kötü dememişti tâ ki saat 3 gibi gelen telefona kadar. Bir akrabamız abimi aradı ve dedi ki: Adem defini nereye yapacaz? Abim de bende kafayı yemiştik bu laf üzerine.. Saat 4 civarıydı sabah ezanı okundu ve hiç unutmam Şanlıurfa da ki Mirkelam tesislerindeydik. Abdestimizi alıp namazımızı kıldık duamızı ettik. Yiğenlerim ve yengem arabada abim ise biraz uzaklaşmış telefon ile konuşuyordu. Bende bir sigara yakıp etrafa bakıyordum. Yaklaşık 5-10 dk sonra abimin yere çöktüğünü ellerinin yüzünde ağladığını gördüm. Sigarayı attığım gibi abimin yanına gittim ve bana dediği tek laf: Kaybettik.
Abimi ilk defa ağlarken görmüştüm ve ona sarıldım durumu yengemde fark edince o da yanımıza gelmişti. 10-15 dk sonra tekrardan Bismillah diyerek yola çıktık. Yiğenlerimin ikisi yatıyor ve ben ağlıyorum ama içimdeki o haykırışı yutkunmak zorundaydım. Olayın şoku hâlâ üzerimdeydi. Ağlıyorum ama niçin? Benim babam ölemez. Küçükken büyüklerim derdi melekler ölmez diye benim babam da bir melekti... Abimle 1 saat de bir yer değiştiriyorduk. O 7 saatlik yolu Rabbimin yardımıyla gelmiştik. Eve geldiğimizde binmek için can attığım arabamızı gördüm. O kadar boş o kadar saçma o kadar değersiz geldi ki gözüme anlatamam. Eve girdiğimizde tabiri caizse ev mahşer yeriydi. Kapıdan adım atar atmaz ablam boynuma sarılıp ağladı ondan sonra annem o zamana kadar kendimi dik tutmaya çalışmıştım olayın şokunda olduğum için ağlamamıştım ama evdekileri gördükten sonra bende kendimi tutamayıp baya bir ağlamıştım. Biz gelmeden babamı yıkamışlardı. İkindi namazında kaldıracaktık cenazeyi.. Cenaze namazı gelmişti ve ben en ilk defa kılıyodum bu namazı. İlk namazımı babam için kılacağımı hiç düşünmezdim.. Duamızı ettikten sonra tabutu kaldırdılar. Yolda omuzluyorum tabutu kurban olduğum orada ama 5 dk sonra onu mezara gömecez bunu bilmek ve düşünmek baya çürüttü beni. Mezarlığa geldik ve bana dediler ki mezarın içine in tabutu sende aç.. O an ki cesaretimle indim tabutu açtılar ve babamın ayağından tutarak onu mezara attım... Sonra beni kaldırdılar bir köşeye oturttular. İzliyorum olanı ve ağlıyorum onlar sanki atttıkları toprağı benim ömrüme atıyorlar gibiydi..

Hikaye #1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin