FİNAL

35.3K 1.3K 290
                                    

         ******* 7 YIL SONRA *******

Son günlerde ikizlerde bir değişiklik vardı. Babalarının yanına son gittiklerinden beri bana çok garip davranıyorlardı. Sanki hatalı bir şey yapmış gibi küs davranıyorlardı bana. Yaptığım yemeklerden az yiyorlar, benimle birlikte alışverişe yada yürüyüşe gelmiyorlar... En garibi ise üst kata komşulara oturmaya gittiğimde evde kalıyorlardı.

İki arkadaş gibi büyüttüğüm çocuklarım aramıza anlamadığım bir sebepten dolayı soğukluk koymuştu. Ergenlik sorunları erken başladı dedim başlarda. Böyle düşünerek içimi rahatlattım ama bu davranışların ergenlikle alakası yoktu. Ergenlikle bir sinirli bir eğlenceli olursun fakat benim çocuklarım bana hep sinirliydi.

Onlarla konuşmak istediğimde kendilerini odaya kapıyorlardı. Sorunumuzu konuşarak bile halledemiyorduk. Nuray ablaya ve Handan ablaya da akıl danıştığımda onlar bile ikizlerin davranışlarına anlam veremedi. Çocuklarım her an neşeli iken şimdi somurtup yaptığım hiçbir şeyi beğenmiyorlardı.

İşe gidip geldiğim için bazen davranışlarını unutup aklımı rahatlatıyordum. Aksi takdirde üzüntümden yemek bile yiyemiyordum. Bir Pazar akşamı yemek hazırladıktan sonra sofrayı kurdum. Yemeği hazırlarken aklıma nineyi aramak gelmişti. İçimden bir ses acaba bunlar Eskişehir'e gittiğinde akıllarına saçma sapan bir düşünce mi soktular diyordu. İkizler benimle konuşmayınca bir sürü fikir yürütüyordum. Yürütsem ne neye yarardı ki? Kimse beni kaleye alıp cevap vermiyordu.

Sofrayı kurduktan sonra ikizlerin odasının önüne gidip kapıyı tıkladım. Birkaç saniye beklesem de içeriden ses çıkmayınca açtım kapıyı. Girmemle sinirlerim hoplamaya başlamıştı bile. Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. Bu anda çocuklar benim geldiğimi fark etmişti. Yağız kulaklığı kulağından çıkarıp "Ne oldu?" dedi. Yiğit, istifini bozmadan tablette oyun oynamaya devam ediyordu.

"Hadi yemek yiyelim," yine de tüm sinirime ve kırgınlığıma rağmen sakin kalmak için zorluyordum kendimi. Bir anne için otorite sarsılması en zor durumdu herhalde... Ve ben bunu son iki haftadır yoğun olarak yaşıyordum.

"Aç değiliz biz," ikisinin adına konuştu Yağız.

"Ne ara yediniz?"

Tabletle oynamaya devam eden Yiğit kafasını kaldırmadan "Sen işteyken," dedi. Yüzüme dahi bakmadı...

"Ne yediniz ki oğlum? Yaptığım yemekler hiç eksilmemiş,"

Yağız bıkkınlıkla "Atıştırdık işte bir şeyler," deyip kulaklığını kulağına yerleştirip benimle göz temasını kesti. Sonunda ikisi de ilgisini tabletlerine verdi. Bu da demek oluyordu ki odadan çık anne! Bunu demek için bile uğraşmıyorlardı.

Odalarından çıkıp mutfağa gittim. Kurduğum sofraya kaydı gözüm. Mutfağın girişinde kalbim kırık bir şekilde ayakta dikiliyordum. Bu saatten sonra iştahımda kalmamıştı. Kurduğum sofrayı kaldırmaya karar verip her şeyi toplamaya başladım. Ürünleri buzdolabına yerleştirirken sinirden ağlamaya başlamıştım.

İşten yorgun argın gelip onlara yemek hazırlıyordum. Niye? İki dakika yüzlerini göreyim ve birlikte zaman geçirelim diye. Sanki çok meraklıydım yemek yemeye...

Mutfağı, sessiz sessiz ağlayarak topladım. Çok kırmışlardı kalbimi. İlk defa böyle davrandıkları için olmalıydı ki kalbim daha çok acıyordu. Oturma odasına gidip koltuğa oturduğumda ev çok boş gelmişti. Çocuklar yanımda olmayınca hayat gerçekten çekilmez oluyormuş. Bunu çok iyi anlamıştım.

Koca salonda tek başıma otururken onlar içeride internette takılıyordu. Bu ilgisizliği hak eden bir anne miydim ben? Değildim!

Bu yüzden gözüme ilişen modem kablosunu tuttuğum gibi çektim ve fişten çıkardım. Kabloyu modemden söküp koltuğa oturdum. Aldığım kabloyu da arkama saklayıp kollarımı birleştirdim ve gelecek bağırışları beklemeye koyuldum. Siz misiniz beni ağlatan? Alın bakalım...

Şehvetin EsiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin