Kuzey
Parlak, kaygan merdivenleri ikişer ikişer çıkarak hızla yatak odasına yöneldim. Kahverengi uzun gardrobun kapağını sonuna kadar açtıktan sonra şifreyi girmek için kırmızı düğmeye bastım. Şifreyı girdikten sonra gardrobun iç kısmı yavaşca açıldı ve annem herzamanki gibi tahmin ettiğim koltuğunda, tahmin ettiğim pozisyonda oturuyordu.
Yanına yaklaştım ve ''Merhaba'' dedim. Cevap vermeyecekti. Tabiki vermeyecekti. Ne zaman vermiştiki? önünde duran sandalyeye oturarak ayaklarımı çaprazdaki sehpaya uzattım. ''Biliyormusun..'' dedim onun baktığı tarafa bakarak. Neden sürekli o küçük pencereye baktığını bilmiyordum. Küçük bir kuş yuvası pencerenin orada yuva kurmuştu ve annem o manzarayı hiç sıkılmadan izliyordu. ''Bazen kendimden sıkılıyorum anne. Kendimdeki Kuzeyi tanıyamıyorum. Nasıl desem bu daha çok kendi isteklerini önemsemeyip, olması gerektiği gibi bir adam olan birinin sonrasında hissettikleri gibi..Sanki herşey bir nebze boş geliyor.'' dedim içimdekileri tam olarak ifade edebilmeyi umarak. Konuşsun istiyordum. Söylesin, bilsin, yol göstersin..Ama benim anlattıklarımı dinlediğinden bile şüphe duyuyordum artık. Simsiyah saçları sıkıca arkadan toplanmış ve bembeyaz yüzü solmuştu. Belkide benim dertlerimden daha önemli sorunları vardı. Kırışmış, solgun ellerini tutarak annemin vermiş olduğu sıcaklığı bir kez daha bedenimde hissederek küçük odadan çıktım.
Babamın evinden çıktıktan sonra, büyükbabam ve kız kardeşime rastlamadığım için mutluydum. Kendi evime doğru yol alırken Anya'nın saç tokasını bir başka kadına vermemin benim için daha iyi olduğunu fark ettim. En azından üzülmüyordum. En azından ondan kalan bir iz canımı yakmıyordu. Çünkü o saç tokasında hala ondan birşeyler vardı. Kokusu...Zarifliği ve narinliği baş döndürücü şekilde beynime nüfus ederken 18 katlı binanın 9. katına yürüyerek çıkmaya karar verdim.
O kadın seni aldattı kuzey! hala aklın başına gelmedi mi? ne narinliğinden, zarifliğinden bahsediyorsun sen? dedi iç sesim. Bu sırada apartmanın 4. katına kadar gelmiştim ve nefes nefese kaldığımı fark ederek biraz dinlenmek için soğuk merdivene oturdum. Bir katta 4 tane daire vardı ve bir tanesinin kapısı şuanda açıktı. İçeriden slow, romantik bir şarkı geliyordu. Let me kiss you..Anya'yı unutmanın kolay olduğu söylenemezdi. Herşey okadar acımasızdı ki şimdide 4. katın soğuk merdivenlerinde oturmuş, sigaramı içerken, şarkımızı mırıldanıyordum.
There's a place in the sun, For anyone who has the will to chase one
Güneşin altında bir yer var orda birini takip etmek isteyen herkes için
And I think I've found mine, Yes, I do believe I have found mine, so
Ve sanırım benimkini buldum evet benimkini bulduğuma inanıyorum
Close your eyes, And think of someone, You physically admire
Kapa gözlerini ve birini düşün fiziksel olarak hayran olduğun
And let me kiss you, Let me kiss you
Ve öpmeme izin ver izin ver seni öpmeme..
Şarkıyı mırıldanmayı bırakarak, sıkıca anılara daldığım gözlerimi açtım ve sesin geldiği tarafa çevirdim.Kapısı açık olan daireden sesler geliyordu. Merakıma yenik düşerek kapıya doğru yaklaştım ve göz ucuyla içeriyi izledim. Masanın üzeri güzelce süslenmiş, itinayla ve özenle hazırlanan yemekler soğumuşa benziyordu. Sırtı bana dönük olan kadın ağlıyor,içtiği şarabı bağırarak yere döküyordu. Aniden ayağa kalktı ve yere döktüğü şarabın üstünde kayarak kalçasının üstüne düştü. Kendi kendine gülmeye başladı. Sarhoş değildi, kendindeydi ama yinede gülmüştü. Acı acı ağlıyorken bu bile onu güldürmeye yetmişti. Belki bende böyle olsaydım, en azından bunu becerebilseydim daha mutlu olacaktım. Gülmek istiyordum, eğlenmek istiyordum. Hatta çokta içten içe neşeli biriydim ama ne zaman o yönümü birilerine göstersem onlar beni zayıf görüyordu. Savunmasız anımı kollayıp, beni bir çocuk gibi yanlız bırakıp, çekip gidiyorlardı.
Yanlız kalmaktan nefret ediyordum. Küçüklüğümden bu yana, yani tam 27 yaşıma kadar yanlızdım zaten. Kırılmıştım, yaralanmıştım.tıpkı onarılmayı bekleyen kanadı kırık bir kuş gibiydim. Birinin artık beni kanatlarının altında iyileştirmesini bekliyordum..Hiç öyle birinin olmayacağını bilsem bile..
Kadın aniden bana doğru dönerek gülümsedi. Sonra beklediği kişinin ben olmadığımı fark edince, öncesinden dahada sinirli bir şekilde ağlamaya başadı. Birden bu kadını daha önce gördüğümü fark etmiştim. Saçlarına baktım. Sıkıça toplanmış, düz ve kumral saçlarının arasında orda duruyordu..Anya'nın tokası..Yine buradaydı işte. Şuan bile beynim ondan başka birşeyi düşünmüyordu. Kadın mavi gözlerini bana diktiğinde hızla gözlerimi ondan kaçırdım ve hızla merdivenlere yöneldim...