28.bölüm

394 46 19
                                    

Bu bölüm daha çok aile konusu var ama içinde HaZer tabiki biraz da olsa var. Bölümü ben yazarken duygumu kattım umarım bunu sizde okurken hissedersiniz. (Medyada çalan şarkıyla eşlik edebilirsiniz.)

İYİ OKUMALAR🌹🌹

"Annem mi? Her şeyi hatırlıyor musun?" diye sordu Erkan. Gözleri acı bir halde kesik kesik olan o korkunç görüntüleri hatırladı. Zihninde beliren o çığlık sesleri ile birlikte ağlayan çocuk sesini duydu. Hiç bitmek bilmeyecek olan geçmişi peşini bırakmıyordu. Bir yerlerden çıkıp geliyordu. Dengesini sağlamak için arka tarafında duran sandalyeye tutundu ve masaya başını gömdü.

"Erkan iyi misin?" diye sordu Demir.

Az sonra masadan başını kaldırıp abisine baktı Erkan.

"Annemden nasıl şüphelenirsin? O hiçbir zaman kötü biri olmadı."

"Ne demek istiyorsun Erkan? Annem o gün bir adamla bulaşacaktı. Sana da kimsenin haberi olmasın demişti. Burayı hatırlıyorum ama sonrasını hatırlamıyorum."

"Çünkü ben kimseye söyleme dedim ama sen her şeyi yanlış anlamıştın."

"Bazı şeyleri yarım yamalak hatırlıyor gibiyim ama emin olamıyorum. Ama neden tam olarak hatırlamıyorum?" dedi Demir. Dalgın bir halde hatırlayamadığı günü gözünde canlandırmaya çalıştı. Eksik parçalarla birlikte görüntüler gözünde canlandı. Anne ve babasının tartıştığını hatırladı. Sonra duyduğu bir çığlık sesiyle birlikte yüzünün rengi bir anda değişti ama sonrası karanlıktı. Kulağındaki o çığlık sesiyle birlikte dengesini toparlamak için elini duvara dayadı. Erkan ise ona bakmadan açıklama yaptı.

"Çünkü o günden sonra her şeyi unutmuştun. Ağır bir nöbet geçirdin ve doktorlar bunun ne zamana kadar süreceğine dair pek bir şey söylememişti."

"O gün neler olduğunu söylemeyecek misin?" diye sordu Demir.

Erkan ona hiçbir cevap vermeden sadece sustu. Gözünde canlanan o kötü geçmişini tamamen açığa çıkarırsa bugünden sonra hiç iyi olmayacağını düşünüyordu. Abisi her şeyi unuttuğunda o her şeyi tıpkı dün gibi çok iyi biliyordu. Canını yakan o günü anlatırsa kabuslu rüyalar yeniden başlayacaktı. Her şeyi kendi içinde tutup acıyı kendi başına sırtlamayı tercih etti. Çünkü kendini suçlu buluyordu. Anne ve babasının ölümünde en büyük suçun kendisinde olduğunu düşünüyordu. Ona göre belki de abisini bu hale getiren de kendisiydi. Bir yanı ona karşı öfkeliyken bir yanı ise ona zamanında her şeyi söylemediği için pişmandı.

"Kardeşim beni affet. Her şey benim hatam biliyorum. Ama Hazal konusunda bu kadar hassas olmamın başka bir nedeni daha var. Onun peşine taktığım adam dün fotoğraflarınızı çekerken bir adam Hazal'ın yanından geçerken ona bir not bırakmış. Ne yazdığını bilmiyorum ama yüzündeki ifadeden pek iyi bir şey olmadığı belli. Bak bu fotoğraflara kötü niyetli birisi Hazal'ın peşinde ama ben değilim. Sana bundan bahsetti mi? Eminim bahsetmemiştir."

"Evet doğru tahmin ettin. Bana bir şey söylemedi ama ben ona güveniyorum." diyerek evden ayrıldı Erkan. Gözlerinden yaşlar akarken koşmaya başladı. Kalbi acıdan sızlıyor gibiydi. Telefonuna baktığında Hazaldan bir sürü cevapsız arama vardı. Arabasına binip Hazal'ı aradı.

"Alo Hazal."

"Seni kaç kez aradım. Sesin tuhaf geliyor. İyi misin?"

"İyiyim. Birazdan orada olurum."

"Bende onu söyleyecektim. Bugün anneannemi doktora getireceğim. Yani bugünlük gelmene gerek yok."

"Merkezden birini ayarlamıştım. Ben yokken yanınızda olsun."

ONSUZ AŞK #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin