Gece olmuştu artık evde yanlız kalıyordum. Ne kadar yer değiştirirsem değiştireyim peşimi bırakmıyorlardı. Bu yüzden artık ev değiştirmemeye karar verdim. En yakın arkadaşımın öldüğü ormanın içindeki evde ben de ölünceye kadar kalacaktım.
Uyumak için yatağıma doğru ilerledim. Yatağıma yattığım anda odamın kapısı büyük bir gıcırtıyla birlikte kapandı. Hemen ayağa kalktım ve bağırdım "ÖLDÜR BENİ YETER ARTIK SENDEN ÇEKTİKLERİM!!" Ve ilk defa bu akşam bir ölüyle baş başa ve yüz yüze konuşma imkanı buldum.
- Olmaz seni öldürmeyeceğim.
+ Peki neden? İlk defa bir ölüyle yüz yüze konuşmanın verdiği korku ile bu soruyu sormuştum.
- Seni öldürmeye gücüm yetmez çünkü
+ Nasıl yani, neden?
-Çünkü sen bir Medyumsun. dedi garip bir şiveyle.
+Şu an seninle konuştuğum için bunu biliyorum.
-Bilmediğin daha çok şey var. dedi ve birden yanımdaki koltukta belirdi. Yüzü cehennem ateşinde yanmıştı.Şeytanın kölesi gibi zincirler vardı bileklerinde ve boynunda. Omuzlarından alevler yükseliyordu. Çok korkunçtu. Bu gece uyuyamıyacağımı anladım ama bana zarar veremezdi zaten değil mi? Bir dakika bu ilk olayda kafasına yanlışlıkla kurşun sıktığım adamdı.
+ Peki ne yapıcaksın?
-Bütün sevdiklerini öldüreceğim.
Emily'in adını söylemeden işin içinde o da var mı sormalıydım.
+ Kimleri?
-Merak etme Emily'i de öldüremem çünkü o da bir medyum. Dedi ve ortadan kayboldu. Oturduğu yer kan içinde kalmıştı. Orayı temizleyerek tekrar yattım ve bu sefer kapının gıcırtıyla kapanmasını aldırmadım...