Hayatta herkesin imtihanları vardır.Evet,bu da benim imtihanım.Bu acıyla yaşamak zorundayım.Hayatımı hep güle oynaya geçirmiştim.Hiçbir zorluğa tabii tutulmadan.Benim imtihanım şimdi başlıyordu.Önce kardeşim,sonra da annemin eksikliği,hayatım boyunca benimle olacaktı.
"Kendine gel Özüm."
Unutmak için birşey yapmama gerek kalmayacaktı.Bu acı git gide soğuyacaktı.Hayatımın geri kalanını onsuz geçirecek olmam,eskisi gibi canımı yakmayacaktı.
"Cevap ver artık kızım."
Konuşmam neden bu kadar önemliydi? Ağzımdan çıkacak acı kelimeleri duyunca mutlu mu olacaklardı? Zevk mi alacaklardı,acı çekerek ağzımdan çıkan kelimelerle?
"Abarttın artık sende.Bir tek acı çeken,annesini kaybeden sen değilsin.Kendine gel Özüm."
Babamın artık sabrı tükenmişcesine söylemiş olduğu kelimeleri,gözlerimi tavana dikerek bir kez daha dinledim.Ağlamıyordum artık,ağlayamıyordum.Gözümden akan her bir damla,yanında yeni bir acıyı daha getiriyordu.Bu acı dayanılmazdı.Ne zaman alışacaktım ?Ne zaman bu acı soğuyacaktı?
"Yalnız kalmak istiyorum."
Konuşmuştum işte,beni çektiğim acılarla baş başa bırakmalarını söylemiştim.Bugün onsuz geçirdiğim ondördüncü gün,milyonuncu acıydı.Bu acı paylaşılamazdı.Yanımda kalmalarının,konuşmamın bir anlamı yoktu.Konuşacaktım elbet;ama şu an içimde biriktirdiğim zehiri akıtmak için erkendi.
Elinde tepsiyle içeri giren teyzemin elindekini babam alırken,yanıma geldi."Kaç gündür doğru düzgün birşey yemiyorsun.Üzme beni meleğim." dediğinde yattığım yatakta doğruldum.Beni ikna etmek için meleğim derdi sadece.Hoşuma giderdi babamın bana 'Meleğim' demesi.Ama şu an bu bile bana annemi hatırlatıp,acı çekmemi sağlamıştı.O gerçek bir melek olmuştu,benim aksime gerçek bir melek.
"Canım istemiyor baba.Lütfen yalnız bırak beni." dedim düz bir ifadeyle.
"Ne halin varsa gör,iyice şımardın sen." diyerek tepsiyi de alıp odadan çıktı.
Şaşkındım,babam; acı çekiyorum diye bana şımarık demiş ve gitmişti.Annemi kaybetmiştim,hiçbir insanın yerini dolduramayacağı,annemi..
Gözlerim dolu,kapıya kilitlenmişti.Yalnız bırakmasını istemiştim,fakat bunun kalbimi bu denli acıtacağını tahmin etmemiştim.
Artık tamamen yalnızdım,kimsesiz,aciz ve güçsüz.
Ağır hareketlerle yatağımdan kalktım.Bedenimi hissetmiyordum,bir çöp misali ordan oraya savrulmuşçasına dağılmıştım.Hayatımda hiç, bu denli acıyı hissetmemiştim.
Elbise dolabının yanına geldim ve rastgele bir üst ile pantolon alarak giyindim.
Hava almaya,bu evden uzaklaşmaya ihtiyacım vardı.
Babama haber vermeden,dışarı çıktım.Temiz hava ciğerlerimi yakarken,derin nefes aldım.
Bedenimi,hevesle alınan,oynadıkça hevesi geçilip bir kenara atılan oyuncak gibi hissetmem,güçsüzlüğümün göstergesiydi.
Düşündüm.Annem hayattayken ona kaç kere 'Seni seviyorum' demiştim? Kaç kere onu üzmüştüm? Onun gidişinin canımı bu kadar acıtması gibi, bende onun canını acıtmış mıydım?
Ayaklarımın beni nereye götürdüğünden bihaber, yürüyordum.Nedensizce aklıma çocukluk arkadaşım Mert geldi.
Her zaman olduğu gibi beni bir gün bile yalnız bırakmamıştı.Ama yetmiyordu,o içimdeki boşluk,hissettiğim eksiklik gitmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimin Sokakları
Teen FictionHer şeyin başladığı bir kavga, İntikam ateşiyle yanan gözler, Uğruna harcatılan iki beden, Ödenmesi gereken bedellerin altında ezilen genç bir kız. Karanlığa hapsolmuş bir kalbin sokaklarını aydınlatmaya kimin gücü yetebilir ki?