Bakıcılık ? Ben ? Mecburen..

359 3 2
                                    

Annemle kahvaltı masasında oturmuş yemek yerken bir yandan da itirazlarıyla uğraşıyordum.

-Kızım, iyi tamam anladık yazın bir işe girmek ve kendi paranı kazanmak istiyorsun.
Sana çalışma demiyorum ama bakıcılık da nedir ?
Daha düzgün bir iş bulsaydın ya.

+Ne gibi anne ? Yine garsonluk mu yapacağım ?
Hem ben çocukları seviyorum. Alacağım para da güzel haftalık 500 lira. 

-Sen zaten kafana koymuşsun ben ne söylersem söyleyeyim vazgeçemeyeceksin değil mi ?

Kıkırdadım ve gidip kollarımı anneme doladım,

-Canım kızım, biliyorum artık büyüdün ama babanın yurt dışında olup bizimle ilgilenmemesi yüzünden senin para kazanmak istediğinin farkındayım.
Bazen diyorum ki eğer seni böyle zor duruma düşüreceğimi bilsem babandan hiç ayrılmayıp katlanırdı-

+Hayır anne, sakın böyle düşünme.
Babamın parasına da sevgisine de ihtiyacım yok benim. Sen varsın ya  o bana yeter.


Birbirimize sarılıp öptük ve çantamı alıp İzmir'imin sokaklarında yürümeye başladım. Telefonum çalınca ekrandaki Berk yazısını gördüm ve hemen açtım,
-Günaydın Buğu.
+Günaydın.
-Neler yapıyorsun ?
+İşe gidiyorum.
-İş mi ? Ne işi ?
+Sana geçen gün ofisine geçip anlattım ya.
Tabi sen kafanı ne telefonundan ne de dosyalardan kaldırmadığın için dinlememiş olabilirsin. Her zamanki gibi.
-Benim işim başımdan aşkın zaten Buğu. Önemli görseydim dinlerdim elbet.
+O zaman niye iş mi ? ne işi diye soruyorsun ?
-Sorarım tabi, sen benim-
+Sözlün değil mi ? 
-Evet sen benim sözlümsün.
+Aramızda bu kadar sorun varken sözlü olup olmamamız bir şey ifade etmiyor Berk.
-Ne demek bu ?
+Bir şey yok Berk. Ben kapatıyorum.


Telefonu suratına kapattım ve sinirle etrafıma bakındım, bakıcılık yapacağım evin ait olduğu adrese gelmiştim ve evin önünde duruyordum.

Evin kapısına yürüdüm. Kapıda Ali Ufuk yazıyordu.
Zile bastım, ve Ali bey kapıyı açtı. Çok iyi ve sıcakkanlı birisiydi.

İçeri girdim ve iş hakkında neler yapmam gerektiği hakkında falan konuştuk.
Ali bey, ona Ali amca diye seslenmemi söyledi. Dediğim gibi çok sıcakkanlı birisi. Ali amcanın telefonu çalınca kalkıp balkona çıktı bende yukarı kata bakıcılık yapacağım 4 yaşındaki Derya'yı görmeye gittim.

Yukarı katta 4 oda vardı. 2'sinin kapısı açıktı.
Birisi tuvaletti, diğeri de sanırım Ali Amca'nın odasıydı.
Diğer iki odadan birinde olmalıydı Derya, merdivene doğru olan kapıyı tıklatıp, içeri girdim.

Suratımda sevecen abla ifadesiyle başım önümde içeri girdim. Kafamı kaldırdığımda ise karşımdaki ne bir kızdı ne de 4 yaşındaydı..

Benim yaşlarımda olsa gerek kumral saçlı bir çocuk vardı ve tişörtsüzdü.
 Kaslı vücudu terliydi elinde ise dambıl vardı
. Yani spor yapan seksi bir çocuk duruyordu karşımda. 
O da kafasını kaldırıp beni görünce afalladı ve elindeki dambılı ayağına düşürdü.

Herhalde babası falan gelir diye düşündü ama hiç görmediği bir kız görünce şaşırdı. Ayağını tutmuş acıyla zıplıyordu.

Açık ağzımı kapattım ve ağzımdan akan salyaları da çaktırmadan sildim. Koşarak yanına gittim,
-Şey.. ben affedersin.
+Ne için ? Ayağıma dambılı sen fırlatmadın ya.
-Evet ama- 
+Haklısın en azından kapıyı çalınca bir 'gel' denmesini bekleyebilirdin.
Ağzım yarı açık şaşkınlık ve utançla ona bakarken kendini koltuğa doğru attı. Acıdan yüzünü buruşturuyordu. 
-Ben sana buz getireyim en iyisi.
Bir şey demesine fırsat bırakmadan aşağı indim ve mutfaktan buz aldım ve bir poşete sarıp yukarı çıkardım.
Buzu ayağına doğru tuttuğumda buzu elimden aldı,
-Ben yaparım. Aslında mutfağa gitmene gerek yoktu tam arkandaki yerde mini buzdolabı var zaten.
+Neden söylemedin o halde ?
- Ayağıma dambıl geldi senden acısını çıkarmak istedim.
+ Acısını çıkaramadın ama, alttarafı mutfağa gittim. Dedim ve omuz silktim.
-Bu arada, sen de kimsin ?
+ Ben bakıcıyım.
-Babam şimdide eve atacağı kızları bakıcı olarak mı seçiyor kendine ?
+Sen... ne dediğini sanıyorsun be ! Ağzından çıkanı kulağın duysun ben Derya için geldim kız kardeşin galiba!
Sırıttı.
-Ne kadar da sinirli çıktın sen öyle ? Ama bişey diyeyim mi ilk günden böyle fazla sinir iyi olmaz. Sonuçta BİZİM evimizdesin.
+Ben para kazanmak için bu işe girdim.
SİZİN evinizde SENİN için çalışmıyorum. Derya için çalışıyorum. Köleniz olmadığıma göre de bana terbiyesizlik yapmana müsaade etmem.
-İyi öyle olsun .
Gözlerimi devirdim ve odadan çıktım.

Yandık cidden ya nereye gitsem bir manyak bana denk geliyor. Gel bir de bununla uğraş. Neyse, ben Derya'yı görmek için çıktım neler geldi başıma ?!

Diğer odaya yöneldim ve kapıyı çalıp içeri girdim.
İçeride sarı uzun saçlı pembe elbiseli tatlı mı tatlı bir kız vardı. Bana gülümseyen gözlerle baktı.
-Merhaba, ben Buğu.
+Merhaba, ben de Derya.
Derya'nın konuşması çok tatlıydı.
-Sen benim bakıcım olan Buğu'musun ?
+Evet canım.
Bana yaklaştı ve sarıldı. 
-Seni çok sevdim, çok güzelsin ve gözlerin de çok güzel mavi. En sevdiğim renk bak odamın renginden.
Odası açık maviydi ve çok güzeldi gerçekten de.
+Teşekkür ederiim bıdık. dedim ve bende ona sarıldım. 
O sırada kapıdan geçen -yan odadaki sarışını- gördü Derya ve arkasından bağırdı. 
-Abiiii !!
Abisi hiç bakmadan gidince Derya'nın suratı düştü alt dudağını büzmüş kaşlarını çatmıştı.
Onu neşelendirmeliydim.
-Aşağıya inmeye ne dersin, televizyon izleriz. 
+Süpeer olurrr. dedi ve kalkıp beni de elimden çekiştirerek aşağı indirdi.
Ve zıplaya zıplaya koltuğa oturdu.  Derya'nın yanında da abisi vardı. 

Ben karşı kanepeye geçerken önlerinden geçtim o sırada derya elimden beni yanına oturdu.
Bende abisinin dizine oturmak zorunda kaldım ama 2 saniye içinde hemen doğruldum ve oturuşumu düzelttim.
Çok utanmıştım ve sinir olmuştum çünkü o sırada pis pis gülüyordu.
Derya abisine dönüp eliyle onu dürttü.
-Abi abii başka bir kanal açsana çizgifilm açç!!
+Sus ya bi git sen odanda oyna kaç kere sana buraya inme dedim !
Derya ağlamaya başladı ve babasının yanına koşturdu.

Abisinin tepkisine ben bile şaşırmıştım.
Hangi abi kardeşiyle böyle nefret dolu konuşabilirdi ki ?
Şaşkınlığımı anlayıp Ne var! bakışıyla bana döndüğünde telefonumun sesiyle hemen elimi cebime attım ve arayana bakmadan açtım, bir şeyler geveledikten sonra kapattım.
Arayan Berk'ti. Telefonu kapatınca cebime koydum. Ali amcanın sesiyle kafamı balkon tarafına çevirdim. 
-Artun, Derya'nın yeni bakıcısıyla tanıştın mı ?
+Sayılır.
Ali amca eliyle bi beni bi Artun'u gösterdi.
-Buğu, Artun. Artun, Buğu.
Artun suratını buruşturdu ve 'Buğu mu ? ' diye sessizce mırıldandı.
Artun elini bana doğru yakınlaştırınca elini sıktım.  
Derya koşturarak yanıma geldi ve Artun'la aramıza oturdu.
-Buğu abla biliyor musun, eskiden benim kelebek şeklinde bir oyuncağım vardı, abime vermiştim. O kelebeğin adını beraber Buğu koymuştuk.
Yani sen bir kelebeksiin !

Söylediklerine içten ve hafif bir kahkaha attım. Derya babasıyla gülüşürken Artun bana eğildi ve fısıldadı.

-Kelebeklerin ömrü bir gün olur derler..
Alaycı bir şekilde gülümsedi ve koltuktan kalkıp odasına çıktı.

Egoist salak !

İlk bölüm ve uzun yazmaya çalıştım umarım beğenmişsinizdir.
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Hikaye hakkında yorum yaparsanız sevinirim :)
Medyada Buğu var :-*

KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin