(Merhaba!!! Bu benim yazdığım 2. hikayeydi. Ve şimdi onu düzenliyorum :D. Bir sürü hatalar fark ettim hikayemde ve bazı bölümler hiç de güzel değildi -,-. Bende bunları düzeltmek adına bütün bölümleri düzenliyorum. Biraz saçma bir cümle oldu ama olsun asdfghj. Bu bölüm düzenlendi ve size yeniden uzun haliyle önünüze sunuyorum. Umarım bölümü beğenirsiniz. Ve sizden ricam, lütfen oy verin, lütfen, lütfen, lütfeeeeen....
NOT: Multimedia'daki Ceren efendimis değerlimis.
Sizleri seviyorum, iyi okumalar!)
"Cereeeeen!"
"Hmm?"
"Kalk hadi, okula geç kalıyorsun."
"Tamam" diye mırıldandıktan sonra yorganı başımın üstüne kadar çektim. Iy ya! Bugün adı lazım değilin ilk günü. Hani şu bizi hep sabahın köründe kalkmak zorunda bırakan şeyin ilk günü. Hani gitmek istemediğimiz halde gittigimiz şeyin ilk günü. Bence anladınız siz onu.
Neyse, annemde adı lazım değile gitmem için beni kaldırmaya çalışıyor. Ve saat daha sabahın 6'sı! Yani, ben daha saat sabahın 6'sıymış gibi hissediyorum ama büyük ihtimalle saat 07.30 falandır.
Yorganın kenarını içeri hava girebilsin diye hafifçe kaldırdım. Duyduğuma göre havasızlıktan ölmek biraz fazla acı veriyormuş. O yüzden kimse havasızlıktan ölmemi istemez, değil mi? Sizi bilmem ama ben havasızlıktan ölmek istemiyorum.
"Cereeeen!"
"Tamam!"
Hay ben böyle işin içine! Ne güzel Justin Timberlake'li rüyalarıma geçiş yaparken niye bağırıyorsun anne? Amacın ne senin? Beni sinir etmek mi? Sağol ya, sinirlendim sayende!
Ya o değilde, ben bu yorganın altında piştim. Çok sıcak oldu burası. Hızla kafamı sıcak yorganın altından çıkardım. Yüzüme soğuk hava temas edince memnuniyetle gülümsedim. Ev-vet, soğuk hava!
"Bak, kalkmazsan Alp'i üstüne salarım."
Ne? Ne, ne, ne, ne? Alp mi dedi annem? Hem de 'üstüne salarım' söz öbeğiyle beraber? Hızla bir yandan bacaklarımı kullanarak var gücümle yorganı üstümden iteklemeye çalışırken bir yandan da anneme sesleniyordum.
"Anne, kalktım! Valla bak! Alp falan gelmesin!"
Yorganla debeleşmeye devam ederken birden kendimi yerdeki kahverengi parkeyle sevişirken buldum.
"Ah!"
Burnum! Sanırım burnum kırıldı! Ve kolum! Ve başım! Ah, sanırım benim bütün vücudum kırıldı. Ama en kötüsü burnum... O çok kötü durumda.
"Anne! Kırdım sanırım!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Odun.
Teen FictionYılların bile eskitemediği bir aşkın hikayesi. ★ ★ İçimde büyük bir boşluk var. Her geçen gün daha da büyüyen bir boşluk hem de. Her mutlu olduğum an kendini hissettiriyor...