Bölüm Şarkısı: Lucia - Silence
Multimedia: Mathew ve Damon
***
Her şey taptazeydi. Sanki hiçbir şeyin sonu gelmemiş gibiydi. Cam kırıkları aynı yerde duruyordu. Halıfleksin üzerinde hala Travis'in kurumuş kanı vardı. Plastik bardaklar, bira şişeleri, pinpon topları... Kırık bir telefon.
Koltuğa oturdum ve baygın bakışlarla etrafı seyrettim. Sessizce göz gezdiriyordum. Mathew başını duvara yaslamış, ses çıkarmadan beni seyrediyordu. Baktığım her noktada bir kare canlanıyordu. Bir yerde Paulina ağlıyor, bir yerde Aidan bağırıyor, bir yerde Travis yatıyordu. Tüm görüntüler hızlı hızlı gözümün önünden geçerken kalp ritmim hızlanıyordu. Ağzımın kuruduğunu hissettim. Dudaklarımı ıslatmak istedim ama dilim o kadar kuruydu ki hiçbir işe yaramadı. Derin derin nefes alıyordum. Görüntüler gözümün önünden gitmiyordu. Can alıcı görüntüler gitmiyordu. Üşüyordum, parmak uçlarım buz kesmişti. Kanlı resimler hız kesmeden gözümün önünde sıralanıyordu. Korku ve panik kapımı çaldığında olduğum yerde sıçradım. Tüm bunlar inanılması güç şeylerdi.
Nasıl olmuştu her şey? Nasıl böyle sessiz kalabilmiştik? Nasıl oluyor da hiçbir şey yokmuş gibi kaldığımız yerden devam edebiliyorduk? Üstelik ben şu anda Mathew'in yanındaydım, Travis'i yaralayan oydu. Onunla kalmak bir hataydı şimdi onu terketmeliydim. Buna izin veremezdim, hazır değildim. Temelde benim hatam olsada Travis'i iten ben değildim. Mathew'in hayatından çıkmalıydım, hepsiyle bağlantımı koparmalıydım. Buna daha fazla dayanamazdım. Yorulmaya başlamıştım. Aklıma geldikçe delirecek gibi oluyordum.
Az önce bir vahşet yaşanmıştı.Bu yadsınamaz bir gerçekti ve biz hayatımıza devam ediyorduk. Travis ölebilirdi, ama yine de biz hayatımıza devam ediyorduk. Kan her yerdeydi. Sadece yerdeki kurumuş kan yoktu. Her yerde kan vardı. Gözümün önünü göremiyordum, göz kapaklarım kanlanmıştı. Gözlerimi sıkıca yumdum ve geçmesini bekledim. Tekrar açtığımda gözümün üstündeki kan temizlenmişti. Ellerimi öne uzatıp baktığımda, bu sefer kan ellerime geçmişti. Beni terk etmiyordu. Ellerimi birbirine sürtüp kanı çıkartmaya çalıştım ama geçmiyordu. Ayaklarımı öne uzattığımda bacaklarımda aşağıya akan kan sızıntısını gördüm. Durmuyordu! Her taraf kanlar içindeydi. Duvarlarda da kan vardı. Başımın döndüğünü hissettim.
Yardım istemek için Mathew'a baktığımda onunda kana bulandığını gördüm. Üstü, başı kan revan olmuştu. Bu dayanılacak gibi değildi. Kan durmuyordu. Gözleri kanla kaplıydı, onu göremiyordum. Kalbim korkuyla dolu acı bir çığlık attı. Nefesim yardım dilenir gibi hızlıca gidip geliyordu. Bilinçsiz bir şekilde nefes alıyordum. Bir ses duydum ama tamamıyla boğuk bir sesti. Algılayamıyordum. Biri bana sesleniyor olabilirdi. Kulaklarım tıkanmış gibiydi hiçbir şeyi gerçek anlamda duyamıyordum. Öfkenin elini tutmuş bir korku dalgası sardı bedenimi. Hem öfkeliydim hem de korkuyordum. Çığlık atmak için ağzımı açtım ama bağırdığımda sesim çıkmadı. Boğazımı sıkıyordum ama ses tellerim sanki yok gibiydi, sesim çıkmıyordu.
Ayağa kalktım. Ayakta durmak bile bir işkenceydi, dengede duramıyordum. Birileri yaşama tutunmam için sahip olmam gereken tüm özelliklerimi benden almış gibiydi. İleri doğru bir adım attım ve dizlerimin bağı çözüldü, yere düştüm. Hala sesler duyuyordum. Kimliği belirsiz, boğuk bir sesti. Ne dediğini anlamıyordum. Midemin yandığını hissettim, içeride işler yolunda gitmiyordu. Karnıma dehşet bir ağrı misafir olurken midem git gide kötüleşiyordu. Sanki midem, karnımı yumrukluyordu. Midemden boğazıma yükselen acı bir tat hissettim. Safra kokusu burnuma yanaştığında yüzümü buruşturmayı denedim ancak mimiklerimi kullanamıyordum. Suratım dikilmiş gibi hareket etmiyordu. Boğazıma ilişen sıvıyla öğürdüm. Yutak borum asit dökülmüşçesine yanıyordu. İkinci kez öğürdüğümde midemin içinde ne var ne yok dışarıya çıkardım. Düzlerim ve avuç içlerim yere değerek destek alıyordu. Kusarken gözlerimi yumdum ve bitmesini bekledim. Yanımda bir varlık hissediyordum ama hiçbir şekilde duruma müdahale edemiyordum. Tekrar öğürdüm ve daha fazla kustum. Bir daha..bir daha ve son bir kez daha.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Good Girl Gone Bad (Askıda)
ChickLitAyağa kalkıp tam karşımda duran dolabın aynasında çıplak vücudumu gördüğüm anda soluksuz bir çığlık patlattım. "Pekala. " dedim kendi kendime, "Bu bir rüya." Öyle olmalıydı. Sımsıkı kapadığım gözlerimi korkuyla yeniden açtım. " Bu bir kabus! " diye...