15♧Çiftlik

322 20 23
                                    

İZEL

Yavaşça gözlerimi araladım. Sonunda güzel bir uyku çekmiştim. Üstelik çiftlik o kadar güzeldi ki! İnsan her bir nefeste huzur doluyordu. Esneyerek yataktan çıktım. Bana verdikleri oda genişti ve manzarayı direk alıyordu. İnsan bu manzaradan sonra kötü bir gün geçiremezdi kesinlikle. Tabi bu dışarıda beni bekleyen kişiler ve bitmek bilmeyen sorunlarını düşününce pek bir anlamlı olmuyordu.

Üzerimi değiştirdim hemen. Hava oldukça iyiydi şansımıza. Kapıdan çıkar çıkmaz bir kızla burun buruna geldim.

"Ah! Bende seni uyandırmaya geliyordum. İyi uyudun mu?" diye sordu saf neşeyle.

Kız esmerdi ve ten rengi her kızın solaryumda uğraşıp da elde edemediği kadar güzeldi. Saçlarının uçları sarıydı ve binici kıyafeti giyiyordu. Sanırım buradaki atlardan sorumluydu.

Böyle bir diyalog beklemediğim için oldukça şaşırmıştım açıkçası. Böyle içten bir kızla karşılaşmak en son beklediğim şeydi sanırım. özellikle yaşadığım kabus gibi günlerden sonra!

"Rahat edemedin mi yoksa? İstersen başka bir yer-"

"Yok yok! Gerçekten çok iyi uyudum. Siz kimdiniz acaba?" diye sordum aynı samimi gülümsemeyle.

Beni kolumdan tutup yürütmeye başlarken "Ben Nur. Buranın hem yöneticisiyim, hem de bu adı pek sevmesem de at terbiyecisiyim. Memnun oldum" dedi.

Üzerindeki kıyafetlerden anlamıştım atlardan sorumlu olduğunu zaten.

"Ben de memnun oldum Nur. Benim adım da-"

"İzel"

"Şey... Telefonumu gördün mü Nur?" diye sordum.

"Üzgünüm tatlım. Hiç dikkat etmedim" dedi.

"Anladım. Buraya birlikte geldiğim çocukları gördün mü? Neredeler acaba?" diye sordum.

Bahçeye çıkmıştık bu sırada.

"Şu sırıklar mı? Geldiklerinden beri bir odaya kapandılar. Devlet meselesi tartışıyorlar sanırım" dedi kocaman gülümseyerek.

Bu kız sürekli gülüyor muydu? Derin bu kızı görse eminim çok sever ve yanından ayıramazdı. Çünkü çok nadir Derin'den kısa birisiyle karşılaşıyorduk.

Yanında durduğumuz masaya "Sen otur. Bende yiyecek bir şeyler hazırlatayım" dedi.

Yanımdan giderken başımı arkaya atıp güneş ışınlarının tenime çarpmasının keyfine vardım. Ben kesinlikle yaz insanıydım.

"Oooo, prenses uyanmış"

Tarık'ın alaylı sesini duyunca kafamı kaldırdım. Gelmişlerdi.

"Sana da günaydın" dedim kinayeyle.

Eymen "Nasıl beğendin mi burayı? O kadar sıkıntı çıkarmaya değdi mi?" diye sordu.

"Burasının manzarasını bozan bir tek sizsiniz. Onu saymazsak gayet hoş bir yer" dedim bende samimiyetsiz bir gülüşle.

Gözlerini devirerek masaya oturdu.

"Derin nerede? Neden hala gelmediler?" diye sordum.

"1 saat önce konuştuğumda yoldaydılar. Gelirler birazdan" dedi Uluç elindeki telefonu bana uzatarak.

Lanet olsun! Şifreyi hemen değiştirmeliydim! Sertçe çektim elinden telefonumu! O ise sırıtıyordu.

Nur'un bir anda bahçeye çıkmasıyla ona döndüm. Yüzünde tedirgin bir gülüş vardı.

ÇETELER ARASINDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin