1

20 4 3
                                    

Seninle o gün orada tanışmıştık vanilya kokulu kız. 18 Eylül. Anemon çiçeklerinin oraya oturmuş gözlerinden, inciler akıtıyordun. Seni işte ilk o zaman görmüştüm. Hıçkıra hıçkıra, yüzünü kapatarak sessizce ağlıyordun içinden. Kimse görmüyor sanıyordun belki de ama ben o an görmüştüm kalp kırıklarını.

Arkadaşlarımla buluşmuş eve dönüyordum. Her zaman yanından geçtiğim güzel adını bilmediğim çiçeklerin orada bir kız oturmuştu. Gecenin bu saatinde tek başına orada bir insanın oturması garipti. Yüzüne ay ışığı düşen kız, bir tanrıça edasında çok güzeldi. Yanına gidip bu güzelliği kimin ağlattığını sormak istiyordum. Ama bir tarafım kendi halinde bırak diyordu. Ve öyle yaptım. Kalbimdeki ağırlıkla eve yürümüştüm. Keşke yürümeseydim..

Sabah kalktığımda ise hala kalbimde bir ağırlık vardı. İşe gitmek için kalkıp hazırlandım. Mutfakta bir şeyler atıştırıp evden çıktım. Çiçeklerin oraya ulaştığımda ise belki dün gece ki kızı görürüm umuduyla oraya bakarak yürüdüm. Kimse yoktu. Boşuna endişe etmiştim. Derin bir nefes verip iş yerime yürümeye devam ettim. Küçük, güzel butiğimin kapısı kilitliydi. Bu küçük yerin adı Mellifluous* idi.

(Mellifluous : yumuşak, tatlı , bal gibi , kulağa hoş gelen ses)

İçeriye girip yerleri süpürdüm ve çiçekleri sulamaya başladım. Chaeyoung, elinde 2 tane kahve ile gelmişti. Sen Chaeyoung'u çok severdin. Ceketini ve çantasını koyduktan sonra, beraber oturduk ve kahvelerimizi içmeye başladık. Ona dün onlarla ayrıldıktan sonra gördüğüm kızı anlatmalı mıydım bilmiyorum. Ama birisine anlatmazsam işlediğimi hissettiğim günahı yok etmek için kilise bile yeterli olmayacaktı.

''Rosé, dün sizinle ayrıldıktan sonra eve giderken bir kız gördüm. Tam gece yarısıydı çiçeklerin orada oturmuş ağlıyordu veya ağlamıştı.Ama yanına gitmedim ve çok kötü hissettim. Bu sabah baktığımda kız yoktu.''

''Jennie.. Gecenin bir yarısı kız ağlıyordu ve yanına gitmedin mi? Umarım bir şey olmamıştır.''

Dediklerinde haklıydı. Tamamen benim salaklığımdı. Belki yardıma ihtiyacı vardı. Ben duygusuz bir insan gibi davranmıştım. Derin düşüncelerimle kafayı yemişken müşteri gelmişti. İşlerle uğraşırken olayı unutmuştum.


2 months later

2 aydır stabil giden bir hayatım vardı. Butik, Lisa, Chaeyoung,Baekhyun ve ev. Baekhyun biz-benim için çok önemli biriydi. Sana göreyse o bizim mutluluk kaynağımızdı. Seni Baekhyun'a anlatmıştım . Ve bana biraz kızmıştı. Uzun zaman sonra olayı da unutmuştum. Butiği kapatmış kızlarla vedalaştıktan sonra, Baekhyun ile eve yürümeye başlamıştık. Adını senin için öğrendiğim Anemon çiçeklerinin orada yine sen vardın. Bu sefer ağlamıyordun. Çok daha kötüydün şu an. Ruhun parçalanmış ve tam önüme saçılmış gibiydi. Olduğum yerde kilitlenmiştim. Baekhyunun dürtmesi ile kendime gelmiştim. Baekhyun baktığım yere bakarak seni tanımıştı. Koşarak yanına geldim. Bu soğuk havada üşümüş ve tir tir titriyordun. Vücudunda ki morluklar, üstünde ki kan ve elinde ki bıçak. Gözlerim dehşetle açılmıştı. O anı asla unutmuyorum..

Ağlamaktan bizi görmemiştin. Üstümdeki siyah ceketi çıkartıp direk sana sarmıştım. Baekhyun seni kucağına almıştı. Hızlıca benim evime doğru yürümeye başladık. Sen trans haline geçmiş gibi titriyordun. Bir şeyler söylüyordun ama seni duymuyordum. Evin oraya geldiğimizde koşarak kapıyı açtım. Baekhyun arkamdan gelerek seni koltuğa yatırdı. Koşarak ellerini silmek için bir bez getirdim. Üstün başın kan içindeydi. Kanıyordun. Kanıyorduk..

'' Jennie gidip temiz kıyafetler getir. Duşa sokalım bu kanlardan ancak öyle temizlenebilir''

Başımı sallayıp üst kata çıktım. Banyoya gidip sıcak suyu açtım. Küvet dolarken gidip temiz kıyafetler çıkarttım. Bu sırada Baekhyun gelmişti.

''Üstünü çıkartmamız gerekli. Benden rahatsız olur, o yüzden sen yap''

Başımı sallayıp seni kucağıma aldım. Çok zayıftın. Kemiklerin elime batıyordu. Seni pufun üstüne oturtup üstünü çıkartmaya başladım. Kan kokusu çoktan üzerine sinmişti. Güzel kokunu koklamayı dilerdim. İç çamaşırlarınla kalmıştın. Rahatsız olup olamayacağını bilemediğim için çıkartmadım.

'' Yapmayın, daha fazla vurmayın''

Güzel ve acı dolu sesini duymuştum. Kalbim acımıştı. Bu vücudunda ki morlukları açıklıyordu. Kucağıma alıp seni küvete sokmak üzereydim ki bana seslendin.

'' Bu kirli üstleri de çıkar. Lütfen''

Kafamı sallayıp sütyeninin kopçasını açtım. Rahatsız olup kendin yıkanmak istersin diye düşünüp ayağa kalktım. Arkamdan fısıltı şeklinde gitme dediğini duymuştum. Yanına gelip üstünde kalan iç çamaşırlarını çıkartıp sıcak suyun içine bıraktım seni. Mayışmış bedeninde ki kanlar hemen suya karışmıştı ve berrak su pembe halini almıştı. Elime aldığım life vanilyalı duş jeli döküp sırtını keselemeye başladım. Vanilyayı seviyordum. Seni de seviyordum. Vücudundaki morluklar ve hickeyler*, kanlar temizlendikçe belli olmaya başlamıştı. Elimi bunlardan bir tanesinin üstüne götürüp dokundurdum. Gözünden yaşlar akmaya başlamasıyla elimi hızla çektim.

''Ağlama. Ne yaşadığını bilmiyorum ama yardım etmek istiyorum.''

Kafasını sallayıp, zorla gülmeye çalıştı. Samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümseme koydum yüzüme. Vücudundaki kusurlarla bile benim için kusursuzdun. Banyoda yarım saat daha seni yıkayıp çıkardım. Bornozu giydikten sonra odama geçtik. Sana ayırdığım kıyafetleri gösterip rahatça giyinmen için odadan çıktım. Alt kata Baekhyun'un yanına indim. Mutfakta senin için yemek hazırlamaya çalışmıştı.

'' Çok zayıf. Bence yeme bozukluğu var. Onun için çorba yaptım.''

'' Sorunları olduğu belli. Ama şimdilik üstüne gitmeyelim. İstersen sen git geç oldu. Ben ilgilenirim onunla ''

''Yalnız kalmak istediğine emin misin? ''

''Önemli değil ilgilenebilirim ve sende git dinlen Baek. Yardımın için teşekkürler ''

Baekhyun ile vedalaşmak için sarılırken sen merdivenlerden iniyordun. Baekhyun yanından geçip senin omuzuna dokunduğu zaman korkmuştun. Baekhyun korkulacak biri değildi ama..

''İyi olmaya çalış güzel kız. Biz senin yanındayız. Güzelce yemeğini ye ve kilo al. Çok zayıfsın!''

Kafanı sallamaya çalışmıştın. Rahatsız olduğunu düşünüp Baekhyunu geçirmek için oradan uzaklaştırdım. Baekhyun kapının oraya bana sarılıp, alnımdan öptü. Bende ona gülümseyip kapıdan geçirdim. Kapıyı kapatıp içeri geçtim. Karşında ki koltuğa oturup seni izlemeye başladım. Önündeki yemekten yemediğini görünce yanına oturdum. Kafanı sallayıp yemek istemediğini belirtmiştin.

'' Lütfen biraz yemek ye. Çok sağlıksız görünüyorsun''

Kafanı yemek istemediğini belirtircesine tekrar yana doğru salladın. Hâlâ beni tanımadığını fark ettim. Seni tanımak istiyordum.

'' Tanışmamıştık değil mi? Adım Jennie ve arkadaşlarım beni kediye benzetir''

Yüzüne hafif bir tebessüm kondurmaya çalıştın ama konuşmadın. Bende gözlerimi yüzüne diktim konuşman için. Fısıltı şeklinde söylemiştin. Ve hayatımda duyduğum

''Jisoo ''



You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Oct 23, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ぃFlower FragnantぃWhere stories live. Discover now