Korkuluğun demirinden tutunan parmaklarımı gevşettim...
"Durun! Olduğunuz yerde kalın." Derinlerden duyduğum bu ses kulaklarıma tamamıyla dolmuştu.
"Sakın hareket etmeyin!"
Aynı sesleri tekrar tekrar duymaya devam ediyordum.
SARE'DEN
"Baba..." dedim içimden, son kez. "Özür dilerim baba."
Gözyaşlarımın ıslaklığını boynuma kadar hissediyordum. "Baba ben yaşayamıyorum artık. Sensiz olmuyor. Bana hep güçlüsün derdin. Dünyanın en güçlü kızısın sen derdin. Değilmişim. Bana yalan söyledin."
"Ben artık sana gelmek istiyorum. Başımı kucağına bırakmak ve korkusuz olmak istiyorum. Senin yanında olmak istiyorum çünkü güçlü olmam için bir sebep olmasın istiyorum artık."
"Özür dilerim. Senin güçlü kızın olamadığım için çok özür dilerim. Ama ben güçlü bir kız değilim. Sadece babasını isteyen küçük bir kız çocuğuyum. Sadece beni, bu küçük kız çocuğunu affet baba ve onu tekrar kucağına al."
Başımı çevirebildiğim kadar çevirerek arkadaki kalabalığa baktım. Birkaç polis memuru ellerindeki feneri tam da yüzüme tutuyorlardı.
"Hadi!" dedi.
Kalp atışlarım son hıza kadar yükselmişken soluk alış verişimi kontrol edemez hale gelmiştim. Kulaklarıma çınlamalar eşlik ederken bir yandan da kendimi toparlamaya çalışıyordum.
"Kendine gel, kendine gel, kendine gel..." Bunu tekrar edip duruyordum içimden.
Elimdeki el gücünü tekrar hissettirdi.
"Hayır." dedim, önce sessizce sonrasında olanca gücümle bağırarak. "Hayır, hayır, hayır." "Yapamayız."
Avcunun içindeki elimi kurtarıp bu sefer ben onun elini kontrole aldım.
Gözlerimdeki yaşları silemiyordum çünkü iki elim de şu an yaşama tutunuyordu. Bulanık gözlerle onun yüzündeki ifadeyi çözmeye çalışıyordum.
"Ne diyorsun?" dedi. "Bırak o zaman. Bırak da ben kendim gideyim."
"Hayır!" dedim tekrar.
"Ne yapmaya çalışıyorsun? Bırak işte, bırak da gideyim."
Nefesimi düzenlemeye çalışarak içimden gelen her şeyi ona söylemeye hazırlandım.
"Lütfen." "Sevdiğin birileri varsa ve onlar hala hayattaysa, sen onlara bir şeyler borçlusun demektir. Sevmek sanıldığı kadar masum değil, hayır. Onlara bir şeyler borçlusun. Bu borcu ödemeden de gidemezsin."
"Saçmalayamaya devam edecek misin yoksa beni bırakacak mısın artık?"
"Sen saçmalıyorsun asıl. Ne olacak şimdi atlayınca? Ya daha kötü olursa her şey, seni kurtarırlarsa? Ne olacak o zaman?"
Cevap vermedi. Arkadaki kalabalığın sesini idrak edemiyordum. O an sadece o ve ben vardık sanki.
Elini sımsıkı tutarken diğer elimle demire tutunup bacağımı korkuluğun diğer tarafına geçirdim. Ardından diğer bacağımda onu tekrarladı ve ayaklarım asfalt zeminle buluştu. Birkaç kişinin bize yaklaştığını hissederken bakışlarım ondaydı.
"Gel." dercesine gözlerine baktığımda gözlerini devirerek elini elimden kurtardı.
Bir anlık çığlığım sonrasında iki eliyle demire tutunup tek hamlede yanıma ulaşınca rahatlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKŞAM ESİNTİSİ
Romance"Dizlerinde kalırsın bir akşam vakti, soluklarına uğrarsın, kısılmış gözlerine. Geçersin geçersin geçersin, gökteki tek yıldızdan üşüyerek. Görüyorsun değil mi, ne kadar inceldi kent? Ansızın bir kent daha görünecek. Bak işte, duyuyor musun? Öpüldün...