Hafta sonu olduğu için staj yok ve kickboks'a gidiyorum. Jaebum Bey beni bekler.
Eline ve kollarına taktığı yastıkları öyle bir pataklıyorum ki Jaebum'un kendi eli suratına çarpıyor ve hemen duruyorum. "Seni kim kızdırdı bu kadar?"
Sorun edilecek bir şey yok, bozuntuya bile vermiyor. Ben de nefesimin arasında tıslıyorum. "Kızgın değilim..."
"Seni tanımadığımı mı sanıyorsun, Jackson?"
Adımı mı söyledi o? Benim adım onun dudaklarında dans etti ve ben onun birkaç saniye içinde şarkı söylediğini sandım. Neden bu kadar etkileniyorum ki? Anlık olarak sinirimi bile unuttum. Galiba içimde bir yerlerde onun yakınlığına ihtiyacım var...
"Beni tanıyor musun gerçekten?"
Ciddi gözlerle bana bakıyor. "Evet. Bu hiperliğinden gelen bir saldırı değil, sinirlisin."
En sonunda dayanamıyorum ve dökülüyorum. "Stajda günlerim boşa geçiyor, sadece fotokopi ve ayak işlerine bakıyoruz. Bu durumun hiç hoşuma gitmediğini söyleyebilirim..."
Dudaklarını bana inanmamış gibi büzüyor. "Peki, öyle olsun."
"İnanmadın gibi hissediyorum."
"İnanmadım, ama bana anlatmak zorunda değilsin. En azından Alice'e ya da Jooheon'a anlat. Yoksa bu derse kum torbasıyla devam edersin."
"Tehdide bak!"
İki elini tekrar kaldırıyor. "Tehdit mi diyorsun buna, gerçekten çok masumsun."
Dediği gibi çok mu masumum? Belki de biraz safım. Hiperliğimden gelen bir algısızlık olduğunu biliyorum ama... Her neyse. Jaebum'un da önerdiği gibi çıkışta Alice'le buluşuyoruz. Kaç gündür mesajlaşmak dışında görüşemiyoruz. Ona Jaebum'dan tut Hoseok'a kadar her şeyi anlatıyorum.
"Sürekli araya bir Jaebum'u sıkıştırıyorsun, anladığım kadarıyla onunla bu yakınlık seni çok mutlu etmiş."
"Galiba... Yani her ne kadar kardeş ihtiyacımı sen ve Jooheon'la gidersem de, sizle de aynı evde olamadığımız için bir şeyler eksik kalıyor. Gerçi onunla da artık aynı evde değiliz ama yine de onu kardeş gibi hissetmek..."
Kardeş dedikçe içimde bir şeyler hopluyor, neden böyle olduğunu anlamıyorum.
"Peki, Hoseok konusunda ne yapacaksın?"
"Hiç bilmiyorum."
"Bence zamana bırak, korkma. Stajyer olduğun süreç içerisinde seninle yakınlaşamayacağına dair bir his var içimde. Eğer yakınlaşacaksa şimdiden zemini hazırlar, stajın bitince patlar."
"Diyorsun... Ya zemin hazırlanmazsa? Hoşlanmayı geç, ona gram ilgi duymuyorum desem..."
"Anladım, zemini hazırlamasına izin verme o zaman."
"O nasıl olacak?"
"Junmyeon'dan yardım istesen?"
"Hadi canım!"
"Evet."
"Kabul eder mi ki?"
"Onun çekingen ve suskun bir çocuk olduğunu söyledin, kim bilir, belki o da eşcinseldir. Yoksa başka birini buluruz."
Pazartesi işyerinde kendimi Hoseok'un gülüşlerine sarılı şekilde buluyorum kendimi. Bu adam hiç bu kadar güler yüzlü değildi, gerçekten şu zemini hazırlamak konusunda ona sıkıntı çıkarmalıyım galiba. Hoseok odadan çıktığında hemen fotokopi işleri üstüne yıkılan Junmyeon'un yanına gidiyorum. Jenny kulaklıkla müzik dinlerken baş başa konuşma fırsatı bulmuş gibiyim.
"Junmyeon, senden çok zor bir isteğim var..."
"Bugünkü bütün ayak işlerini bana kitlemek ve izin alıp gitmek?"
"Ne? Hayır. Çok daha farklı..."
"Tamam, söyle, elimden geleni yaparım."
"Kimseye söyleme ama... Hoseok Bey de benim gibiymiş." Artık fısıldayarak konuşuyorum.
"Senin gibi miymiş? Eşcinsel mi yani?"
"Hişşt!" Hemen onu susturuyorum.
"Evet ve bil bakalım kimden hoşlanıyor?"
Hafifçe gülerek kaşlarını kaldırıyor. "Senden?"
"Çok kötü... Yardımına ihtiyacım var."
"Sevgili rolü falan diyorsan işine yarar kişi Jenny'de, benden olmaz." Derken sırıtıyor.
Dudaklarımı sıkıntıyla birbirine bastırıyorum. "Haklı olabilirsin ama o çocuğun da benden hoşlanma ihtimali var ve duygularıyla oynamak istemem."
Bu sefer ciddiyetle tek kaşını kaldırıyor. "Doğru, bu yönden hiç düşünmemiştim. Peki, hiç arkadaşın yok mu? Ben gerçekten böyle işleri hiç beceremem..."
Dudaklarımı umutsuzlukla büzüyorum. "Yine de sağol."
"Sadece sevgilin varmış gibi davransan da olur, beni seçerek göz önünde olacağını düşündün büyük ihtimal ama... Ya da başka birinden hoşlanıyormuşsun gibi?"
"Mantıklı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANALOG - Jackbum
Fanfiction"Kökenlerinin benzer olmasına gerek olmaksızın, aynı görevi gören." Farklı iki aileden farklı iki çocuk. Bir araya geldiler, şimdiyse aynı ailedeler. Sadece o iki çocuk aile değil...