otuz sekiz

15.2K 1.5K 859
                                    

Havaya süzülen sigara dumanı gibi dağılan düşüncelerim beynimi meşgul etmeye devam ediyordu. Aynı zamanda çoğu, ne beyaz ne de siyah olan duman gibi ne iyi ne de kötüydü.

Dumanı oluşturan ateş gibi benim de düşündüklerimin bir sebebi vardı elbette.

Olasılıklar.

Bir nevi saklanmış gibi olduğum yerden duvara yaslanarak sabah sigarasını içen Savaş'ı gözetlemeye devam ettim.

Planlanmış bir şey değildi, okula gelirken onun çoktan geldiğini görmüş fakat yanına kadar gidememiştim.

Okulda nasıl davranacaktık?

Bu düşündüklerim bana o kadar tuhaf geliyordu ki, genelde o an içimden nasıl geliyorsa davranıyordum fakat şimdi beynim bana bir dur da sonuçlarını düşün der gibiydi.

Ya da onu kaybetmekten korkuyordum.

Belki saçma bir lise aşkı gibi görünüyor olabilirdi ya da çok da uzun zaman geçmediği için bu söylediklerim abartılmış gelebilirdi ancak öyle hissediyordum.

İlk defa birinden gerçek anlamda etkileniyordum.

İçtiği sigaranın dumanını bile duymak isteyeceğim biriydi o benim için.

Ya da bir tanım koyamadığım kokusunu görmek istiyordum mesela.

Ses tonu ne renk olurdu?

Bu tıpkı çok güzel bir melodiyi görmek ve eşsiz bir tabloyu duymak istemek gibi bir şeydi.

Onu algılayabileceğim tüm duyu organlarımla hissetmek istiyordum.

Saat daha erken olduğu için etrafta kimseler yoktu. Sadece arka sokaklarda kalan arabalardan korna sesleri duyuluyor ve güneşin tekrar doğmasına küfreder gibi cırtlak sesle öten kuşlar o seslere eşlik ediyordu.

Sesli bir nefes vererek yan bir şekilde yaslandığım duvardan bedenimi ayırdım ve okulun arka tarafında olan Savaş'a doğru ilerlemeye başladım.

Kafasını yere eğerek yüzünü etraftan gizlemiş ve sigarasından derin nefesler alıyordu. Dumanı üflemek için kafasını kaldırdığında yanına ulaşmış ve uzanıp parmaklarının arasındaki zehri ondan çalmıştım.

Geldiğimi fark etmemiş olacak ki irkildi ve şaşkınlıkla bana baktı. Ardından beyni tehlike sinyallerini devre dışı bıraktı ve havalanan kaşları tekrar eski haline döndü.

Bu sırada neredeyse bitmek üzere olan sigaradan içime bir nefes çekmiş ve okul duvarına ezerek söndürmüştüm. İçimde beklettiğim dumanın kalanını ağır ağır üflerken sigara izmaritini ilerideki çöp konteynerine doğru atmıştım.

Yaslandığı duvardan doğruldu ve sırtındaki çantasının omuzlarını düzgün mü diye kontrol etti.

"Günaydın." İlk konuşmayı başlatan ben olmuştum.

"Günaydın." Etrafa kısa bir bakış attıktan sonra uzanıp yanağıma ufak bir öpücük kondurdu.

Sigaranın bile önüne geçen kokusuyla liseli kalbim aptal gibi hızlanırken gülümsememe engel olamamıştım.

Bakışları dudağımdaki çok daha iyi durumda olan yaraya kaydığında yüzü düştü. "İyisin değil mi?"

Abartılı hareketlerle gözlerimi devirdim ve ona bıkkın bakışlar yolladım. "Kaç kere daha söylemem gerekiyor?"

Yarım ağız gülümsemesiyle bana karşılık verirken ceketinin cebinden naneli şeker kutusu çıkarmıştı.

Seri hareketlerle ağzına bir tane yolladı.

"İster misin?"

Ağzımı açtığımda gülerek yuvarlak şekildeki şekeri çıkardı. Bu sırada dilimi dışarı çıkarmıştım. Bana 'ciddi misin?' bakışları attığında omuz silktim.

Hâlâ yüzündeki o inanmaz ifadeyle dilimin üstüne yerleştirdiği şekerle ona doğru bir bakış attım.

Şeytana uyma Taha...

Şekeri bırakırken çekmediği parmağına dilimi çok hafif bir şekilde değdirdiğimde ağzımdaki bakışları hızla beni buldu.

Parmağını ağır hareketlerle çekerken dudaklarımda oyalanarak hafifçe okşuyormuş gibi olmuştu. Dudağımın üstündeki parmağına dilimi tekrar dokundurduğumda yutkunarak parmağını tekrar biraz daha içeri itti.

Bakışlarımız buluştuğunda sertçe yutkunduğunu göz ucuyla görebildiğim hareket eden adem elmasından anlayabilmiştim. Daha sonra ne yaptığının farkına varmış olacak ki hızla geri çekildi. Ben de dudaklarımı çok da hızlı sayılmayan hareketle yalarken gözlerinin içine bakıyordum.

Gözleri bir ben ve bir de dudaklarımın arasında gidip geldi.

"Yapma."

Sinsice gülümserken sahte bir masumluk kattığım sesimle konuştum. "Neyi?"

Bana bir adım attı ve koyulaşmış kahveleriyle beni süzdü.

Kokusu diğer tüm kokuların önüne geçerken ufak bir hareketimle neden böyle baktığını düşünüyordum.

"Beni yiyecekmiş gibi bakıyorsun." Dibimde olduğu için kısık çıkardığım sesimle konuştum.

"Çünkü tam da onu yapmak istiyorum." Aynı şekilde karşılık verdiğinde aralık dudaklarımın arasından titrek bir nefes aldım.

Bana biraz daha yaklaşınca onun da benden farkı olmayan nefeslerini yüzümde hissedebiliyordum. Tam biraz daha büyülenerek ona kapılıp dudaklarına uzanıyordum ki hızla geri çekildi ve elini dağınık saçlarının arasından geçirdi.

"Okuldayız."

Geri çekildiği için bir balon gibi sönen heyecanımla omuzlarımı düşürdüm ve etrafa baktım. Kimse yoktu.

"Teknik olarak okulda sayılmayız."

Ağzımdaki minik naneli şeker kendini yeni belli ederken onu dilimin altına yolladım ve sırtımdaki içinde neredeyse hiçbir şey olmayan çantamın düşmüş omzunu düzelttim.

Birkaç öğrencinin sesleri yükseldiğinde ve yanımızdan okulun girişine doğru giden servis geçtiğinde tüm o büyülü anlar sönen hevesimle birlikte daha da yokluğa karıştı.

Savaş bana kısa bir bakış attıktan sonra yanımızdan geçen bir öğrenciye baktı.

Yüzünde sıkıntılı bir ifade belirdiğinde benim de içimdeki beni kemiren o düşünce tekrar kendini hatırlatmıştı.

Tedirgin bir şekilde bana baktı.

Bir süre sessizlik olduğunda okulun arka kısmında olmamıza rağmen etraf yavaş yavaş dolmaya başlamıştı.

"Savaş." dedim konuşmayacağını anladığımda. Dalıp gitmiş olacak ki yüzü, irkilen yavru köpek gibi bir ifadeye büründü.

Daha sonra yine eski hâline dönerken derin bir nefes almıştı. Umarım tahmin ettiğim şeyi yapmaz diye düşünürken bakışları yine etrafta ve daha sonra benim üzerimde gezindi. Bir şeyler ölçüp tartıyormuş gibi bir hâli vardı.

"Çıkışta görüşürüz."

Bir şey dememe fırsat tanımadan hızla konuşup yanımdan ayrıldığında omuzlarım biraz da hayal kırıklığının da etkisiyle düşmüştü.

Demek ki okulda benimle olmayı göze alamamıştı.

Derin bir nefes aldım ve ağzımdaki naneli şekeri yere tükürdüm.

Ben naneli şeker sevmezdim bile.

Savaş üzdü.

Bu arada 21K olmuş kalbime indi ağağağa

itiraf | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin