'Her Şeyi Biliyorum'

617 49 40
                                    

Jackson Wang kafamı allak bullak etmişti. Son üç gündür Çince bildiğim gerçeğini bilmediği için sürekli beni sevdiğini söyleyip duruyordu.

Ha Eun'u çoktan unutmuştum. Zaten son zamanlarda soğuktu bana karşı. Ama ailemi çok düşünüyordum. Annem çok yıpranmış olmalıydı . Kardeşim de öyle. İkisi de bu göreve gitmemi istememişti. Babam kesin içinde yaşıyordu. Annem ve kardeşime destek olmak için kendini harcıyor olmalıydı.

İç çektim. Onları çok fazla özlemiştim. Öyleki Taehyung ile yaptığımız tatlı kardeş kavgalarını bile özlemiştim.

İş yerimi özlemiştim. Evimizi özlemiştim.

Şimdi herkes beni öldü biliyordu.

Gözlerim doldu taştı. Fazla ağlamayan ben, dizlerini kendine çekmiş küçük bir çocuk gibi ağlıyordum.

Jackson'ın duymasını istemiyordum. Sessizce ağlıyordum. Annemin yanıma gelip saçlarımı okşamasına ihtiyacım vardı.

Onları zaten 3 sene boyunca görmemiştim. Ailemi istiyorum ben. Taehyung ile kavga etmek, babamla maç izlerken ortalığı dağıttığımız  için annemden azar işitmek istiyorum.

Görevi kabul ettiğim için fazlasıyla pişmanlık duyuyordum. Zaten hiçbir zaman rapor vermemiştim. Diğer örgütler gibi değillerdi. Sadece üç tane adam öldürmüşlerdi. Hem de üç sene içinde. Hah ne örgüt ama değil mi?

Jackson beni seviyordu. Bu yüzden bana iyi davranıyor, bana zarar vermiyordu. Bu hem işime geliyor hem de gece uyurken benlerimden nazikçe öptüğü zaman beni sıkıntıya sokuyordu.

Jackson'ın adım seslerini duyduğumda gözyaşlarımı silip düzgün oturdum.

"Sen ağladın mı?" kaşlarımı çattım. Neden bu  kadar belli olmak zorundaydı.

"Hayır. Ağlamadım?"

"Ah tabi ben ağladım o yüzden kızardı yanakların ve gözlerin."

"Siktir git." göz devirip yanıma oturdu.

" Dışarı çıkalım." dediğinde ofladım.

"İstemiyorum."

"Umurum da mı?" dediğinde homurdanarak kalktım.

***

Önce bir şeyler yiyip sonra mağazaya gitmiştik. Oradan birkaç parça bir şey almış arabaya binmiştik. Bir saattir yoldaydık ve ben sıkılmıştım.

Elim radyoya gittiğinde rastgele bastım.

Çıkan şarkıyla gülümsedim. En azından şarkı güzeldi. Taeyang Eyes, Nose, Lips.

Camdan dışarı izlerken şarkıya mırıldanarak eşlik ettim. Gece yolculuğu severdim ve hava yavaş yavaş kararmış, yıldızlar gökyüzünde parlamaya başlamıştı.

Araba durduğunda hemen inmedim. Jackson kapımı açıp elini uzattı. Alışmıştım. Elini tuttum.

İnsanlara bizi sevgili olarak tanıtıyordu. Ben anlamamış rolü yapan biri olduğum için Ha Eun'u bahane ediyordu.

Beni bir tepenin ucuna getirdiğinde yan yana banka oturduk. Manzara harikaydı ama aklımda salak saçma sorular varken ben manzaraya bakamıyordum.

"Bana neden bir anda iyi davranmaya başladın. Buraya geldik geleli neden bana bu kadar yakınsın?"

"Sadece manzaraya baksan olmaz mı?"

Sinirle ayağa kalktım.

"Yeter artık Jackson bu hareketlerinden bıktım. Bana gerçeği anlat!"

Hard Love- Jackbum ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin