Bölüm 1 ( Dayanılmaz Yük )

166 7 8
                                    

## İYİ OKUMALAR ##

    Hergün gördüğüm rüyalar dayanılmaz bir hal almıştı.Bu sırrı artık tek başıma kaldıramıyordum. Bu yükü paylaşacağım birini bulmam gerekiyordu. Amy'yi arayıp konuşmamız gerektiğini söyledim ve bana çağırdım. Amy'yi beklerken uyuyakaldım ve çalan kapının sesiyle irkildim. Kapıya doğru yöneldim. Gördüğüm o korkunç rüyalar beni iyice tedirgin bir hale getirmisti. Ayrıca Amy'nin gelmesi için bayağı erkendi. Evlerimiz biraz uzaktı. Bu yüzden kapiyi açmadan önce delikten bakma fikri oldukça mantıklı geldi. Delikten baktım ve tanımadığım o yüz korkmam için yeterince ürkütücüydü. Kapıyı açmadan bir kaç saniye bekledim. Belkide gördüğüm rüyaların etkisiydi tum bu gördüğüm şeyler. Tekrar delikten bakmayı denedim fakat kapının önünde kimse yoktu. Kapıyı açtım dışarı çıkıp merdivenleri kontrol ettim. Kimse yoktu. Gerçekten birisi gelmiş ve kapıyı çalmış olsa bu kadar kısa süre içinde merdivenleri terketmiş olamazdı. Sonra bu gördüklerim belkide sadece bilinçaltımın bana oyunudur diye düşündüm ve içeri geçip Amy'nin gelmesini bekledim. Korkularım ve sessizliğimle başbaşa kalmıştım.

   Yaklaşık bir saat sonra kapı tekrar çaldı. Korkarak kapıya yöneldim. Önce kapının deliğinden baktım Amy'yi görünce rahatladım ve kapıyı açtım. Amy o omuzlarından dökülen siyah saçları, masmavi gözleri ve bebek gibi masum beyaz teniyle karşımdaydı. Ona bu kadar ihtiyacım olduğunu tahmin edemezdim. Bir an önce içeri geçtik ve kapıyı korkuyla kapattım. Amy ise şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu. Aklında bana ne olduğunu, neden bu korkuyla karışık şaşkınlığımla tenimin renginin attığını merak eden sorular olduğuna emindim. Sanki aklını okuyormuşumda, cevap verme ihtiyacı hissetmiş gibi konuşmaya başladım.

+ Amy lafı hiç uzatmadan konuya girmek istiyorum çünkü artık gördüğüm rüyalar dayanılmaz bir hal aldı. Hele son yaşadığım olay tüm korkularımı ateşledi sanki. Günlerdir rüyamda nasıl gittiğimi bilmeden bir tepeye gidiyordum, birşeyler beni oraya çekiyor gibiydi. İlk gördüğümde buna hiç aldırış etmemiştim fakat son bir aydır aynı rüyayı yaşıyormuş gibi görmek insanı delirtiyor. Neden bu rüyayı her gece görüyorum artık bilmek istiyorum çünkü bu işin tadı kalmadı, uyku düzenim alt üst oldu tepedeki ev yüzünden.

- Tepedeki ev mi ?, dedi Amy.

+ Evet gittiğim tepede bir ev var ve her gittiğimde o eve giriyorum. Evin ürkütücü bir havası var. Fakat bi o kadar da çekici. Sanki içimden bir şeyler beni o eve girmem için itiyormuş hissi veriyor. Ve her seferinde ne kadar korku yaşasamda o eve girmek istiyorum..

-  İçerde ne var peki ?

+ Benim anlam veremediğim ama büyük anlamı olduğuna inandığım şekiller duvarlarda ve yerlerde kanlar ve ürkütücü karanlığa eşlik eden derin sessizlik. Evin içine büründüğü hava ve derin sessizlik karşısında insan ne yapacağını bilemiyor. İçimden bunun rüya olduğunu, uyanmam gerektiğini söylüyorum ama diğer yandan her şey o kadar gerçekçi duruyor ki rüya olması imkansız gibi geliyor. Bu rüyalar karşısında hiç olmadığım kadar güçsüz ve çaresizdim.

Amy de bunu hissetmiş olacak ki ellerimi tuttu ve gözlerimin içine bakarak;

- bunların hepsi geçecek sakin ol bana güven, dedi Amy masum bir çocuk gibi.

Neden bilmiyorum ama içimi biraz olsun rahatlama bürümüştü. Bütün dikkatimi Amy'nin yüzüne verip saatlerce ona bakabilirdim. Ama Amy'nin sorusu aklımı başıma getirmişti.

- Son yaşadığın olay neydi peki?  Sanki rüyalarından çok o etkilemiş seni. 

Tanrım inanamıyorum o yüz! Bunu unutamam. Annemin çocukken gece dışarı çıkmamamız için uydurduğu o kötü adama benziyordu. Sadece elinde bizi içine koyup kaçıracağı çuvalı eksikti.

- Ah Tanrım! Amy yaşadığım neydi bilmiyorum bir rüya halüsinasyon ya da gerçek bir filmdi. Kanepede oturmuş senin gelmeni bekliyordum. Günlerdir olan uykusuzluğumun etkisiyle olacak ki bir anda uykuya daldım. Sanki yıllardır uyuyormuş gibi hissediyordum kendimi. Kaç gecedir her yattığımda gördüğüm rüyanın bu kısa uyku zarfında beni rahat bırakması uykumu derinleştirmişti. Kendimi bu rahatsız kanepede değil de bulutlar üzerinde uyuyormuş gibi hissediyordum. Sonra birden kapının çalmasıyla irkildim. Başta senin geldiğini düşünsem de o kadar çabuk gelemeyeceğin belliydi. Her neyse daha sonra rüyalarımın getirdiği korku ve endişeyle beklide kapının deliğini kullanmanın vakti gelmiştir diyerek kapı deliğinden baktım. Ve hiç tanımadığım bu yüz karsımda durmuş beni öldürmeyi bekliyormuş gibi bakıyordu. Adam o kadar korkunç bir yüze sahipti ki kendimi korku filminin içinde gibi hissettim. O koyu yeşil gözlerinin altı çokmuş mosmordu. Saçları dökülmüş bir kaç tel kalmış, onlar da savaştan çıkmış gibiydi. Yüzünün her köşesi tarihi bir binayı hatırlatıyordu sanki. Derin kesikler vardı. Aslında tam olarak kesik diye nitelendiremememiz belkide. Daha çok birisi tırnaklarını adamın yüzüne geçirmiş gibiydi. Üstü başı tam bir felaketti. Sokakta kalmış sığınacak bir yer arıyor gibiydi. Ama bir yönden de intikam almak istiyor gibiydi. Daha sonra zaten korkudan kapıyı açamadım. Arkama yaslandım bir kaç saniye bekledim ve tekrar bakmayı denedim. Bu sefer kimse yoktu. Şaşırmıştım. Yasadıklarıma tam anlam veremiyordum. İçimde meraktan gelen bir cesaret vardı beni dışarı itti. Kapıyı korkarak açtım. Merdivenleri kontrol ettim ama kimse yoktu. Daha sonra tekrar içeri girdim. Korku damarlarıma islemişti sanki. Kanepeye gelip oturana kadar aklımdan tüm korku filmi sahneleri geçmişti. Oturdum kafamı toparlamaya çalıştım.

Anlattıklarım karşısında Amy'nin şaşkınlıkla birleşen korku dolu bakışları altında kendimi azılı bir suçlu gibi hissetmiştim. Sanki tüm olanları ben ona yaşatmışım da bunun kızgınlığını bana yansıtıyordu. Anlattıklarım karşısında ortalık derin bir sessizliğe hapsolmuştu. Böyle durumlarda genelde Amy ortamı yumuşatır sessizliği bozardı ama şimdi tam tersi olmuş dayanamayıp ben bozmuştum. Amy ‘ye dondum ve;

Bir şey söylemeyecek misin ?, diye sordum.

Amy derinlere dalmıştı. Benim sesimle irkildi. Daha sonra bana donup:

- Böyle bir durumda ne denir bilmiyorum. Bu gerçekten ürkütücü, dedi.

Fakat bu cümleler beni geçiştirmek için kurulmuş gibiydi. Biraz oturduk. Ben gidip birer kahve hazırlayayım diye Amy'nin yanından ayrıldım. Mutfağa geçtim. Yasadıklarımdan sonra bu küçük ev bile bana kocaman görünüyor uçsuz bucaksız bir yalnızlıkla beni baş başa bırakıyordu. Kahveleri hazırlamak için ketıla su koymuştum. Daha sonra Amy'nin en sevdiği bardağına onun her zaman tercihi olan sade kahvesini koyup kendiminkine de biraz şeker eklemiştim. Suyun kaynamasını beklerken yine derinlere dalmış yasadığım olayları düşünüyordum. Sonra ketılın sesiyle daldığım yerden ayrılma vakti geldi diyerek kahvelerimizi suyla birleştirdim. İçeri geçtim. Amy ‘ye yakın oturmuştum. Ama sanki aramızda kilometreler varmış gibi Amy uzak duruyordu bana. Belki de hâklıydı bu konuyu ona anlatmamalıydım diye geçirdim içimden. Kahvelerimizi uzun bir sessizlikle içtik. Herkes kendi dünyasına girmiş gibiydi. Daha sonra Amy geç oldu gitmem gerek diye ayrıldı. Ona arabasına kadar eşlik ettim. Daha sonra eve girip odama geçtim. Uykusuzluğum dayanılmaz hal almıştı. Uyumalıydım. Fakat yine ayni rüyaları göreceğimi bilmek beni uykudan soğutuyordu. Odama geçtim. Işıkta uyuyamadığım için odamı ayin yapılan yerler gibi kapkaranlık yapmıştım. Ama gördüğüm rüyalar beni bu karanlıkta yalnız başıma uyumak için rahat birikmiyordu. Uyumak için karanlık ortam yaratan ben gitmiş yerime karanlıktan korkan bir çocuk gelmişti sanki. Gece lambamı yakıp yatağıma geçtim. Tabi her zaman olduğu gibi hemen uyuyamadım. Yatakta bir kaç dönme turumu tamamladıktan sonra günün yorgunluğuyla birlikte uykusuzluğum da iyice bastırdı. Uykuya ve yine rüyalarıma geri dondüm…

DEVAMI +30 BEĞENİDEN SONRA 

YORUM ATANLARA SAYGIMIZ SONSUZ :)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 09, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tepedeki EvHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin