"Neden bir anda aşağıya geldin? Yemeğini bitirmemiştin bile?"
Hoseok'un meraklı gözleri Yoongi'nin üzerindeydi. O üçlüyü görür görmez içinde bir şeyler hareketlenmişti. Orada durmaktan feci bir rahatsızlık hissetti, öyle ki ıstırap veriyordu sanki. Hiçbir zaman arkadaş ortamlarında bulunmamıştı. Onun için güç şeylerdi bunlar.
"Uykum var," diye mırıldandı Yoongi battaniyesini üstüne sıkıca sararken.
"İyi geceler," demekle yetindi Hoseok.
Yoongi yaptıklarına kendi de bir anlam veremese de gönüllü olarak yapmıyordu bunları. Bir refleks gibiydi daha çok, tehlike anında kaçmasını söyleyen bir uyarı. Daha fazla düşünmeden uyumaya çalıştı. Yarınki konferansa geç kalmak istemiyordu.
Düşünceleriyle kapıştığı için zar zor uyuyabildiği gecenin sabahında, tatsız tuzsuz bir kahvaltının da ardından, konferans denen zımbırtıya gitmek için giriş katına iniyordu. Nedenini bilmediği bir şekilde karamsarlığı yine yakalamıştı onu. İyi düşüncesi yoktu hiç arkadaş edinmeye dair. Tek kişilik bir odası olsaydı eğer muhtemelen kimseyle de konuşmayacaktı.
Konferans salonuna girdi, içerisi tıklım tıklımdı. Boş bir sandalye bulmak için gözlerini gezdirdi. En önde boş bir yer vardı sadece. Oraya isteksizce yürümeye başladı. Hoseok'la yakın durmalıydı diye düşündü. Keşke tatsızlık yaratmasaydı pişmanlığı vardı içinde. Tek arkadaşını kaybedecek olma ihtimali onu çok üzüyordu içten içe.
Bir süre sonra içeri 20'li yaşlarının ortalarında bir adam girdi. Salondaki fısıltılar bir anda kesildi adımlar devam ettikçe. Ellerini önünde birleştirip gençleri süzdü yavaşça.
"Hepiniz hoş geldiniz! Biliyorum, hepiniz buraya büyük umutlarla geldiniz. Kiminiz dansta, kiminiz şarkı söylemekte, kiminiz ise rap yapmakta iyisiniz. Bazılarınız dış görünüşünüze güveniyorsunuz, bazılarınız ise şarkı yazma/beste yapma kabiliyetinize. Ama unutmayın bu eğitimler aynı zamanda hayatta kalma yarışı gibi olacak. Her ay sonunda yapılacak sınavlarda bazılarınız bu yuvadan ayrılacak. Ta ki sonunda oluşturacağımız grup kalana kadar. Şu anlık kafamızdaki düşünce 5 kişilik bir grup olması yönünde, fakat kendinizi ispatlarsanız bu sayı değişebilir. Dersleriniz yarın başlıyor. Hepinize bol şans! Şimdi kaynaşmanız için kokteyle geçelim. Hemen yan taraftaki salonda içecekler ve atıştırmalıklar hazır."
Herkes büyük bir coşkuyla fırlayıp kokteyle geçti. Yoongi ise gidip gitmemekte tereddütte kaldı. Gidip ne yapacaktı? Yalnız kalmak istiyordu. Bir yandan da soyutlanma fikri kötü geliyordu ona. İstemeye istemeye yandaki salona yürüdü. İlerde Hoseok'u görünce sevinç kapladı içini. En azından yalnız kalmayacaktı.
"Hey Yoongi! Nerelerdesin sen?"
"Takılıyordum," diye sırıttı Yoongi.
"Bak kiminle tanıştım, bu Jungkook. Baksana küçücük, çok tatlı değil mi?"
Yoongi, küçük çocuğu süzdü. Heyecanlı gözlerle bakıyordu. Daha Yoongi konuşmadan atıldı heyecanla:
"Merhaba, ben Jungkook."
"Ben Yoongi," dedi içten bir gülümsemeyle.
"Tanıştığımıza memnun oldum Yoongi hyung!"
"Yoongi biliyor muydun, Jungkook hem rap yapıp hem şarkı söyleyebiliyormuş," diye söze girdi Hoseok. "Yaşına göre fazla yetenekli."
"Sadece o kadar değil," dedi Jungkook, "çok iyi dans edebiliyorum, ayrıca çok iyi bir suratım var" dedi özgüvenli bir şekilde.
"Bak sen," diye güldü Yoongi. "Bir ara rap kapışması yapalım o zaman."
"Olur tabii, ama uyarayım, benden büyüksün diye sana acıyacak değilim."
O sırada üçü birden güldü. Sesleri fazla yüksek olacak ki salondan birkaç kişi dönüp onlara baktı. Yoongi biraz utandı. Belli etmemeye çalışsa da fazla utangaçtı. O sırada daha önce hissettiği bir şey yaşadı. Bu hissi tanıyordu. Daha önce de yaşamıştı aynısını: Birinin onu gözlediğine adı gibi emindi. Hemen sağına döndü. Uzaklarda biri onu izliyordu, dikkatle izliyordu. Bu o çocuktu. Kararlıydı, bu defa kaçmayacaktı!
------------------------------------------------------------------------------------------------
Selam :) Dün iki bölüm atacağım demiştim ama yetiştiremedim maalesef. O yüzden bugün kesin olarak ikinci bölümü atacağım. Okuduysanız görüşlerinizi bildirmeyi unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
FanficHayatı boyunca bir gölge gibi yaşayan, ruhu yaralarla dolu yorgun bir çocuğun hayatla, kalbiyle ve kendiyle olan mücadelesine şahit olun. Ekleme: Hikayenin ilk birkaç bölümünün yavaş ilerlediğine dair birkaç görüş aldım. Sonrasında daha çok tempo k...