Gözlerim kararıyordu, her şey bulanıktı. Yağmur damlalarının sesleri bile zihnimdeki o çığlığı susturamamıştı. Bilincim beni yavaşça terk ederken duymasını umarak fısıldadım.
"Hatırlıyorum"
***
Günümüz
"Duru, iyi misin? Ne olur kendine gel artık, korkmaya başlıyorum" bu sesi tanıyordum ama kim olduğunu anımsayamamıştım. Gözlerimi kırpıştırarak açmaya çalışırken görüntünün bulanıklığı yavaşça netleşiyordu, arkadaşlarım başımda dikiliyorlardı.
"Kendine geldi, koşun doktoru çağırın" Başak'ın sesini duyar duymaz başıma şiddetli bir ağrı girdi, o kadar acıyordu ki çığlık atmak geliyordu içimden. Elim başıma doğru gidince kolumdaki serumu fark ettim. Gözlerim etrafta dolaştı, hastanedeydik. Herkes odadaydı, abim bile. Kaşlarımı çatıp Uraz'ı bulmaya çalıştım ama burada yoktu.
"Uraz nerede?" ilk konuşmamda onu sorduğum için şaşırdılar. Yavaşça doğrulmaya çalıştım, tüm kemiklerim kırılmış gibi hissediyordum. Başaramayıp kendimi yatağa geri bıraktım, ağlamak istiyordum.
"Sen iyi misin? Hepimiz çok endişelendik" Sude saçlarımı okşamaya başladı, elimde hissettiğim baskıyla oraya döndüm. Efe elimi tutmuştu, gülümsedim.
"Başım çok ağrıyor" Sude dudaklarını büzüp Efe'yle bakıştı, her an bayılacakmışım gibi bir his vardı içimde. Kapı açılınca heyecanlandım, Uraz geldi sanmıştım ama gelen doktordu.
"Merhaba, Durucuğum. Kendine gelmişsin, herhangi bir ağrın var mı?" kafamı salladım, bu aylar önceki doktordu.
"Başım çatlayacak sanki, bir de çok halsiz hissediyorum. Ne oldu bana, dayak mı yedim?" ufak bir gülümsemeyle elindeki kağıda bir şeyler yazdı.
"Şöyle ki, seni aylar önce hastanemizde ziyaret ettiğimizde durumun çok kötüydü. Ağır bir hafıza kaybı yaşamıştın ve son yıllara dair hiçbir şey hatırlamıyordun, değil mi?" kafamı sallayarak onu onayladım.
"İki gün önce buraya baygın geldiğinde birkaç test yaptık ve başındaki hasarın büyük oranda iyileştiğini saptadık. Beynin çok yorulduğundan seni biraz dinlendirdik, daha çabuk toparlanman için de yararlı oldu. Bu tarz vakalarda hastaların iyileşme süreleri en az 1 yıl sürdüğünden, bizi oldukça şaşırttın. Anladığımız kadarıyla hafızanın yerine gelmesinde, kaybettiğin anılardaki bir kişi, bir şey veya bir olay etki etti. Şimdi, seninle minik bir şey yapacağız. Sen bana hatırladığın kadarını anlatacaksın, biz de duruma göre taburcu olacak mısın, yoksa bizimle kalmaya devam mı edeceksin bunu kararlaştıracağız" tekrardan kafamı salladım ve göz ucuyla abime çevirdim bakışlarımı. Poyraz abiyle olanlar konusunda onu uyarmalıydım. Bir dakika, iki gün mü? Ben iki gündür burada mıydım? Yok artık.
"İlk olarak onu hatırladım, Uraz'ı" odadaki herkesin bakışları değişirken gülümsemeden edemedim. Herkes çok şaşırmıştı, yüz ifadeleri çok komikti.
"Urazla mezarlığa gitmiştik, şüpheleniyordu yaşadığımdan. Anlattıklarıyla kafamda bir şeyler oturdu ve sonra gözüm karardı, başım acıyordu. Ve gözümün önüne geldi sanki her şey, onunla olan her anım. Nasıl tanıştığımızı, güzel anlarımızı ve sonra da kötü anları hatırlamaya başladım. Babasının ona yaptıklarını, Zeynep'i ve neden hafızamın kaybolduğunu tek tek hatırladım. Sonra ne oldu bilmiyorum" doktor neyden bahsettiğimi umursamadan beni dinliyordu, belli oluyordu. Doktor dışında diğerlerine bakamıyordum, tepkilerinden korkuyordum açıkçası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
petrichor | ANI SERİSİ •TAMAMLANDI•
Teen Fiction"Ona her baktığımda, sanki daha önce alevlerin arasındaymışım da bir bakışı içimdeki ateşe yağmur yağdırmış gibiydi." *** "Ödül müsün, ceza mı? Seni her gördüğümde tam buram, sönmüş bir külün alevlenmesi gibi coşuyor" titreyen ellerini yumruk yapıp...