Doğa Tanrıçası mühür seremonisi ihtiyacı olan her şeyi tedarik ettikten sonra bütün melezleri çadırının etrafında topladı. Konuşma yapacak gibi görünüyordu ama benim buna ayıracak vaktim yoktu. Bir an önce Lucy'nin yaşadığı acıların yükünü üzerime alıp onu rahatlatmam gerekiyordu.
''Acele etmemiz gerektiğini düşünmüyor musunuz? Her an Lucy'i kaybedebiliriz. ''
Doğa Tanrıçası öfke dolu bakışlarını bana çevirdi.
''Senin kadar onu kurtarmayı ben de istiyorum ama güçsüz bir seremonide de onu kaybedebiliriz. Hiçbir şeyi riske atamam. O benim kızım Natsu.''
Bakışlarını üzerimden çektikten sonra karşısındaki kalabalığa döndü.
''Melezlerim! Bugün sizi çok önemli bir görev bekliyor. Başarısızlık gibi bir sonucu kesinlikle kabul etmiyorum çünkü benim canımdan bir parçayı kurtarmak için sizi buraya topladım. Yüzyıllar önce kullanılan bir ayine başvurmak zorunda kaldım. Elimden başka hiçbir şey gelmiyor ve her türlü cezasına da razı olacağım. Sizden içinizde sakladığınız bütün gücü kullanmanızı isteyeceğim. Yapacak olduğum ayin iblislerin dünyasıyla aramızdaki bariyeri sıfırlayacak. Bu da demek oluyor ki iblisler hiç zorlanmadan bizim dünyamıza girebilecek ve bize canlarının istediği gibi zarar verebilecek. Bunu engellemek de size düşüyor. Elinizden geleni değil , fazlasını yapmanızı istiyorum.''
İblislerin dünyamıza girmesi mi ? Mühür seremonisiyle ilgili önemli bir ayrıntıyı paylaşmak aklına gelmemiş demek. Gray'le gözlerimiz buluştuğunda aynı fikirde olduğumuzu fark ettim. Fakat şuan iblislerle uğraşmak en son düşündüğüm ayrıntıydı.
''Ne zaman başlıyoruz?''
''Hemen. ''
Derin bir nefes alıp Lucy'nin kaldığı çadıra girdim. Çadırdaki kasvet sanki elle tutulabilirdi. Dışarıdaki melezler çadırın etrafında bir çember oluşturmuştu. Juvia, Lucy'nin yanında oturuyordu. Bir eli Lucy'nin gittikçe büyüyen karnındayken diğer eli kendi karnındaydı. Korkutucu derecede hızla büyüyen Lucy'nin karnı beni endişelendiriyordu. Bebeğimizi kurtaramazsam Lucy'i de kaybetmiş sayılacaktım.
Bir el omzuma dokunduğunda ani bir sıcaklıkla kaslarım gevşedi. Doğa Tanrıçası artık başlamamız gerektiğini bakışlarıyla anlatıyordu.
Dikkatle Doğa Tanrıçası'nın talimatlarını dinledim.
''Natsu, içindeki bütün gücü açığa çıkarman gerekiyor ve aklında sadece Lucy'nin olması gerekiyor. Onun haricinde kimseyi düşünmemelisin. O ve bebeğiniz. Bütün gücünü onlara odaklamanı istiyorum. Gücünü kullanmaktan korktuğunu biliyorum ama şuan ihtiyacımız olan tek şey sahip olduğun güç. Lucy'nin gücünü hissedip seninle iletişime geçmesini ummaktan başka çaremiz yok . Gücün Lucy'e akmaya başladığı anda bariyer zayıflayacak ve iblisler bize saldırmaya başlayacak. Hepimiz tüm gücümüzle sizi koruyacağız. Sen sadece Lucy'e odaklan ve ona seslen.''
Doğa Tanrıçası'yla birlikte herkes çadırın etrafındaki çembere katılmıştı. Artık sadece ben ve Lucy vardı. Bana tekrar seslenmesini o kadar istiyordum ki . Sesini duymayı ,elimi tutmasını , tekrar gülmesini istiyordum. Böyle ölü gibi karşımda durması beni delirtiyordu. Kullanmaktan korktuğum güç öfkeyle dışarıya çıkmayı bekliyordu.
Lucy'e bir şekilde ulaşmam gerekiyordu.
''Lucy''
Sesim fısıltı gibi çıkmıştı. Bakışlarımı Lucy'nin yüz hatlarına odakladım. Onu kaybetmeyi düşünemiyordum bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hybrid /NaLu (TAMAMLANDI)
FanfictionDayanılmaz bir acı... Sanki nefesim kesiliyor, ciğerlerim havayı solumaktan vazgeçiyor... Etrafım sis bulutlarıyla çevreleniyor ve karanlığa hapsoluyorum. Lucy, gecenin bekçisi, Jude'un kızı, kabusları rüyalardan kurtaracak olan melez. Natsu, gece...