Demir’in verdiği karardan pişman olacağını, hiç olmadı merak edip tekrar konuşacağını biliyordu. Bundan emin olmasının verdiği rahatlıkla, onun peşinden dersliğe girdi. Oturacak boş bir yer bakınırken gözleri eski sevgilisine takıldı. Deniz’e. Çok değil, bir ay önce deniz mavisi gözlerinin içinde kaybolurdu. Bakmaya kıyamazdı o gözlere, boğulmaktan korkardı. O kadar titrerdi ki üstüne, bir annenin bebeğine koruduğu gibi korumak isterdi. Ama kime değer verirsen, elinden kaçıyordu işte. Hem de en yakınına kaçmıştı Deniz. Şimdi karşısında, sanki hiçbir şey olmamış gibi öylece duruyorlardı. Sıcak bir muhabbetin içine dalmışlar, gülüşüyorlar, kendilerine dönen öfkeli bakışları fark etmiyorlardı bile. Yumruğunu sıkıp onlardan uzak bir yere oturma kararı aldı zira onlara her baktığında, arkadaşı Aysun’un ‘aşık olduk Eylül’ demesini hatırlatıp küplere biniyordu. Aşk ihanete ne zamandan beri bahane oluyordu?
Pencere kenarında bir yere geçip çantasından defterini çıkartırken gözü, geçen geceden hazırladığı ilanlara takıldı. Ev arkadaşı aranıyor ilanıydı bunlar. Aysun’la beraber kalıyorlardı ama onun alçak ihanetinden sonra pek tabii ki kovmuştu kızı. Şimdi yalnız yaşıyordu, aslında yalnız yaşamaktan oldukça memnundu. Ama her şeye karışan annesi, Eylül’ü tek bir şartla üniversiteye şehir dışına göndermişti; o da tek başına yaşamayacak olmasıydı. Yurtta kalamayacak kadar takıntılı biriydi Eylül, bu yüzden eve çıkmıştı ve şimdi tek kalmasıyla beraber, annesinin yanına damlamaması için acilen birini bulması gerekiyordu. Ders çıkışı ilanları panoya asmayı aklının bir köşesine not edip, derse giren Şan hocasını dinlemeye başladı. İkinci dönemin ilk dersleriydi henüz, bu yüzden hala teorik nefes bilgileri vermekte olan kadını dikkatle dinlemeye devam etti.
Kadının blok ders yapma kararının sonunda neredeyse ruhunu orada bıracaktı Eylül. Bu yüzden ders bittiğinde hızla dışarıya çıkıp, sınıfta sevmediği insanların suratlarını daha fazla görmemek için koridora bıraktı kendini. İlan panosunun olduğu kısma ilerledi, çantasından çıkardığı kağıtları panoya asmaya başladı. İlanları gelişi güzel bir şekilde yapıştırırken duyduğu bir sesle irkildi.
“Ev arkadaşı mı arıyorsun?” demişti yabancı bir kız sesi. Eylül kafasını çevirdiğinde karşısında taş gibi bir hatun duruyordu. Kızı baştan aşağı süzmeyi ihmal etmedi tabii. Fosforlu pembe eteği ve beyaz askılı tişörtüyle sade bir görüntü çizmeye çalışıyordu ama eteğin rengi gözlerini kamaştırmıştı adeta. Ayağında ise yüz santim gümüş rengi sivri topuklulular vardı. Çok güzel, bi tiki ev arkadaşımız eksikti.
“Evet, birisini arıyorum ama ilanları yeni astım. Belki başvuran başka birileri olur.” Yani seninle uğraşamam tatlı kız.
“Başka birini bulabileceğini sanmıyorum tatlım, ev sezonu çoktan kapandı. Zaten kış günü, değil mi? Kimse taşınmak istemeyecektir.”
“Sen niye ev arıyorsun o zaman? Madem ‘ev sezonu’ kapandı.” Ev sezonu ne be?
“Oturduğum evi böcek bastı şekerim. İlaçlandı falan tabi ama ben bir daha o evde kalamam. Aklıma geldikçe kaşınıyorum.” Eylül istemsizce suratını ekşitti. Böceklerden pek haz etmezdi. Bu kızı gözü tutmamıştı, bu kadar parlak ojeleri olan birini sevme ihtimali zaten çok azdı ama acil birisini bulması gerektiği için bir şans vermeye karar vermişti. Annesindense hiç tanımadığı tiki kızı tercih ederdi.
“Peki madem. Ev eşyalı, bir tek kendi odanın eşyalarını getirirsin. Tek bir kuralım var, gürültü patırtıdan hoşlanmam. Temizlik, yemek gibi dertlerimiz olmaz. Ayşe hanım günlük temizliği ve yemeği yapıp gider. Genel olarak böyle, detayları sonra konuşuruz. Bu arada ismim Eylül, şekerim ya da tatlım değil.” Yüzüne yapma bir gülümseme yerleştirip kıza baktı. Eh, Eylül pek odasından çıkan bir tip değildi. Birbirlerinin yüzünü görmedikten sonra sorun olmazdı heralde. Umarım.
“Pekala anlaştık. Ben de Selin. Popüler Müzik Şarkıcılığı bölümünde, ikinci sınıfım.” deyip elini uzatmıştı. Aynı bölümdeydiler, Selin kendisinden bir üst sınıftaydı sadece. Kızın manikürlü elini sıktıktan sonra duvara yapıştırdığı ilanı geri çekti. Haklıydı, bu dönemde ev arayan insan pek olmazdı.
“Ne zaman yerleşirsin?”
“Eşyalarım hazır zaten, yarın bir nakliyat şirketi bulup taşınırım Eylülcüm. Adresi bana mesaj atarsın.” Ardından da Eylül’ün elinden telefonunu alıp kendi numarasını kaydetti. Bu kız fazla mı yüzsüzdü acaba? Yoksa fazla mı sinir bozucu? Zamanla görecekti Eylül.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sis Perdesi
Teen FictionBir sis perdesi ardına gizlenmiş gelecek ve onu görmeyi başaran bir genç kız. Dik kafalı, kontrol manyağı ve de inatçı. Kendi etrafına ördüğü duvarları yıkmayı başarıp aşık olabilecek mi?