-"Çay alır mısınız şekerim?"
-"Lütfen, teşekkür ederim."
Çaydanlığın içinden fincana çay dolduran Daisy boşta kalan elini ağzına götürüp 'hohohoho' diyerek komik bir kahkaha attı. Ardından Andrew'a dönerek aynı şekilde ona da çay koydu ve yerine geçerek tabağında ki bisküvilerden kemirmeye başladı.
Evanlyn bu duruma ne ara geldiğini anlamamıştı. Bir anda kendini bahçeye kurulmuş çardağın altında ki çay masasında bulmuştu. Öğleden sonra Daisy koşarak mutfağa gelmiş, Evanlyn'i elinden tutarak koştur koştur bahçeye çıkarmıştı. Evanlyn çardağa yaklaştıkça orada birinin daha oturduğunu fark etmişti. Arkası dönük olduğu için kim olduğu anlaşılmıyordu ama masanın başına geldiğinde tek gözlü korsanın iki büklüm sandalye de oturduğunu gördü. Daisy de Evanlyn'i tam Andrew'in karşısına oturtmuştu. Genç kız masaya ve üzerinde ki oyuncak çay setine baktı. Tanrım, eline almasaydı gerçek zannedebilirdi. Başını sallayarak gözlerini masanın karşısında oturan adama çevirdi. Uzun boyuyla küçük masanın arkasında oldukça komik görünüyordu. Bacaklarından dolayı masaya yaklaşamamış uzakta kalmıştı. Daisy de çay fincanını Andrew'in dizlerinin üzerine koymuştu. Evanlyn gülmesini gizlemek için eliyle ağzını kapatmak zorunda kalmıştı bu durumu gördüğünde. Fakat bu Andrew'in gözünden kaçmamış sert bakışını genç kızın yüzüne çevirmişti.
-"Eğleniyor gibi görünüyorsun?"
-"Neden eğlenmeyeyim? Oldukça komiksiniz." derken eliyle Andrew'in halini göstermişti genç kız.
Andrew, eğlenmediğini söylerse yalan söylemiş olurdu. Daisy ile vakit geçirmeyi her zaman sevmişti. Fakat karşısında ona gülen birinin olması sinirlerini bozmaya başlıyordu yavaşça. Cevap vermeyerek Daisy'e döndü. Halinden oldukça memnun görünüyordu. Evanlyn ile konuşurken oldukça mutlu duruyordu. Genç adam bakışını Evanlyn'e çevirdi. İlk gördüğü günden bu yana bakışları ve duruşu değişmişti genç kızın. Artık daha rahat, kendini güvende hissettiğini anlayabiliyordu. Anlam veremediği tek şey ise o adamlarla ne işi olduğuydu. Bu sorunun onu ilgilendirmemesi gerekiyordu ama ne zaman yalnız kalsa Evanlyn'in korku içinde ki yüzü gözlerinin önüne geliyordu. Sakladığı bir şeyler vardı bunu biliyordu ve sebepsizce bunu öğrenmek istiyordu. Düşünceleri içinde kaybolmuşken Evanlyn'in konuşmasını duymuş, ona doğru bakmıştı.
-"Benim gitmem gerekiyor artık."
-"Ama partimiz daha bitmedi."
-"Biliyorum, ama gitmezsem Lana bana çok kızar."
Küçük kız dudağını sarkıtarak sandalyesine oturmuş kollarını da göğsünün üzerinde bağlamıştı. Genç kız oturduğu yerden kalkarak Daisy'nin sandalyesine yaklaştı ve önünde diz çöktü. Ellerini nazikçe küçük kızın kollarına koydu.
-"Oyun oynayacak bir sürü vaktimiz olacak, söz veriyorum. Hem seni daha çok eğlendirebilecek biri var burada." diyerek başını hafifçe Andrew'e çevirdi.
Daisy kollarını çözerek genç adama baktı. Evanlyn, Andrew'in konuşmasına izin vermeyerek;
-"Sana çok güzel korsan hikâyeleri anlatacağına eminim." dedi ve genişçe gülümsedi küçük kıza.
-"Gerçekten mi? Anlatabilir misin?"
-"Kesinlikle anlatabilir leydim."
Evanlyn çömeldiği yerden kalkarken genç adama sinsi bakışlarından birini göndermeyi ihmal etmedi. Selam vererek yanlarından ayrılırken Daisy'nin Andrew'i hikâye anlatması için ikna çabalarına başladığını duyabiliyordu. Yüzünde oluşan gülümsemeyi saklama gereği duymadan eve doğru ilerledi. Bahçeye açılan mutfak kapısına vardığında içeri girmeden önce eteğindeki kırışıklıkları ve kayan bonesini düzeltti. Lana'nın dağınıklığını sevmediğini kısa sürede öğrenmişti. Mutfağa vardığında Lana'nın yine bir şeylere sinirlenmiş halde söylendiğini gördü. Kadının yanına yaklaşarak sakince konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalancı Aşık
Historical FictionGeçmişinden kaçarak yeni bir hayat isteyen Evanlyn bilmeden tekrar geçmişinin kucağına düşmüştür. Çektiği acıları tekrar yaşamak istemeyen genç kadın kendini her şeye ve herkese kapatmıştır. Sığındığı tek şey ise bir yüzüktür. Lancashire Dükü Andrew...