6.bölüm

104 13 3
                                    

İleriye adım attığımızda geçmişimizden bir saniye çalarız. Ama geriye doğru gidersek yok oluşta kendimizi buluruz.

Anlayan anladı 😎😉
***
Temiz kağıda yazmaya başladım. Gizli hayranıma yani. Artık böyle hitap edecektim ona.

Bunu diğerleri öğrense ne derdi acaba? Bunu ailem öğrense ne derdi acaba? Bunu kimse öğrenmeyecek. O benim gizli hayranım. O benim kader ortağım.

Biraz düşündükten sonra yazmaya karar verdim.

Selamm. Beni ne kadar mutlu ettiğini tahmin edebiliyor musun? Bu zamana kadar kendimi ailemle birlikteyken bile yalnız hissettim. Ama sen karanlık gecede yıldızlarımı sayarken güneş gibi doğdun üstüme. Bana yalnız olduğumu unutturdun. En azından bir nebze.

Biraz olsun kendimi mutlu buldum. Bu zamana kadar bana gelen mesajları okumak istemezsin. Hepsi öyle lanet şeyler ki. İnanamazsın. Ya da inanırsın. Sen de kendini ezik olarak tanımlamışsın.

Senin kim olduğunu bilmiyorum. Cidden öğrenmek isterdim. Bence buradan konuşurken birbirimizle küçük oyunlar oynayabiliriz, ne dersin?

Benimde gözlüğüm var. Ortak yanımız çok.

Sen ezik değilsin diyemem sana. Bende eziğim. Ve benim gibi biriyle konuşmak beni mutlu ediyor. Umarım alınmazsın. Ya da boşver alın. İstediğin gibi yaşa hayatını.

Sana F diye hitap etmek istemiyorum. Cidden bir garip oluyor. Bu yüzden sana her zaman söylemek istediğim şeyi  söyleyeceğim. Sana gizli hayranım olarak hitap edeceğim. Sen bana ne diyeceksin? Sen de bana bir şey bul.

Hediyelerini gerçekten çok beğendim. Sana sonsuz kere teşekkür ederim. Notunun birini okudum. Dediğin gibi her gün bir tane okuyacağım. Notları senin yazman onlara ayrı bir değer yapıyor.

Kolyeni taktım. Çikolatanı yedim. Bir tane ama. Her gün bir tane yemek isterdim ama ben çikolatayı çok severim ve mutsuz olduğum anda onu bitirmem büyük olası bir şey.

Bende sana hediye göndereceğim. Bu kargonun yanına bir şeyler koyacağım. İnşallah beğenirsin.

Bu arada o bakkaldaki kişiyle de tanışacağım. Eminim çok tatlı biridir.

Senin sayende hediye kutum oldu. Senden gelenleri oraya koyacağım.

Mektuplaşma gerçekten daha güzel. En azından beklemeyi, sevmeyi ve sabrı öğreniyorsun. Seni çok merak ediyorum. Tamam, oyun oynayalım, mektup yazalım ama bu çok uzun sürmesin. Seni çok merak ediyorum çünkü.

Benim yazacaklarım bu kadardı. Bir sonraki mektubunu sabırsızlıkla bekliyorum. Galiba bundan sonra bekleyeceğim bir şeyim var.

Aynı okuldayız madem neden tanışmıyoruz? Bu da mektubun sorusu olsun. (Gülücük emojisi çizer.)

Hadi diğer mektupta görüşürz gizli hayranım.

Mektubumu bitirdiğimde ne hediyesi vereceğimi düşündüm. Manevi değeri olmalıydı, onun da beğeneceği ve saklayacağı bir şey.

Etrafıma bakındım. Hiçbir şey yoktu. Bende kendi ellerimle bir şeyler yapmaya karar verdim.

Küçük bir şiir yazdım ve mektuba yapıştırdım. Üstüne de kalp yapışkanları koydum.

Şimdi sıra kargoyu bakkala vermekteydi.

Yazılarımı güzelce sardıktan sonra pembiş bir kutuya koydum. Hangi rengi sevdiğini bilmiyordum ama kızdı. Pembe severdi değil mi? Şu an da saçmalıyordum. Bu toplumun bize dayattığı bir şeydi.

Neyse, pembe kutuya koydum ve ceketimin içinde saklamaya çalıştım. Dediğim gibi bu olayı kimsenin bilmesini istemiyordum.

Merdivenlerden sessiz adımlarla inerken ortalıkta kimsenin olmadığını gördüm. Kapıya geldim ve hızlıca çıkacaktım ki annem seslendi. Yakalanmıştım.

"Nereye yine?"

"Boşversene!" elimi havada salladım. Kapıyı çekerken arkamdan ofladığını duydum. Kutuyu fark etmemişti.

Kutuyu ceketimden çıkarıp havaya fırlatıp, tuttum.

Verdiği adrese doğru ilerlerken kutuyu nedense kimsenin görmesini istemiyordum. Sadece o görecekti. Başka gözler değil.

Verdiği adresteki bakkala bakınca şirin, küçük, mavi renkte bir dükkan gördüm. Eski mahalle bakkallarındandı. İyi yer bulmuştu. İçeriye girdiğimde amca uyuyordu.

Bir kaç kez sesimi çıkardığımda uyanmadı. Mecbur uyandıracaktım. Gerçekten de dediği kadar tatlı, tontiş bir amcaymış.

Amcayı biraz sarstıktan sonra hızla yerinden doğruldu. Bana biraz baktı fakat beni göremiyordu. Boynundaki gözlüğü taktı ve bana bir kaç saniye daha baktı.

Elimi salladım. Beni güzelce inceledi. Ayağa kalktığında benim yanımda ufacık kalıyordu.

"Şey," ne diyeceğimi bilemiyordum.

"Sen Alp misin?" dediğinde şaşırdım. Benden bahsetmişti demek ki. Kafamı salladım.

"Bende Muharrem. Ben var ya tam 82 yaşındayım. Dipçik gibiyim dimi?" dediğinde gülmemek için kendimi zor tutmuştum. Çok tatlı biriydi. Her yaşlı gibi onunda birileriyle konuşmaya ihtiyacı vardı. Ama gerçekten üflesem yıkılacaktı ve kendini dipçik gibi tanıtıyordu.

"Evet, valla ben seni 50 yaşında falan sandım amca." dediğimde kafasını salladı. Kutuya baktım ve ona uzattım.

"Sen bu kutuyu kime vereceğini biliyorsundur amca." dedim.

"Ya, ya evet. Bilmez miyim? Sen balık mı sandın beni? Ben 5 yaşındaki halimi hatırlıyorum. Eşim var ya benim eşim, eee, eşim kimdi benim ya?" kafasını kaşımaya başlamıştı. Düşünüyordu. Bir daha ki mektubumda beni böyle tatlı bir amcayla tanıştırdığı için ona teşekkür etmeliydim.

"Neyse amcacığım. Sen bu kutuya iyi bak. Benim işlerim var, gitmek zorundayım." bağırarak söylüyordum. İnşallah duyuyordur.

"Ne bağırıyorsun sen? Karşında sağar mı var?" büyük gözlüğünün altındaki göz torbaları alt dudağı gibi sarkıyordu. Bana kızarken titreyen ellerini havada sallamıştı.

"Özür dilerim amca." Bu sefer düzgün bir sesle söylemiştim.

"Neee?"

"Özür dilerim amca." diye bağırdım.

"Bak hala bağırıyor. Tövbe estağfurulah. Tövbe estağfurullah." şimdi tesbih çekmeye başlamıştı. "Oğlum sen biraz unutkansın yalım. Hadi hediyeni bırak git gari bakam." ağzının nereye ait olduğunu anlayamamıştım. Garip bir şiveydi. Bende gidecektim zaten ama resmen beni kovmuştu.

"Bak amca, buraya koydum. Ben gidiyorum artık." elini havaya kaldırdı. Arkamdan sallamaya başladı. "Hadi, hayırlı işler." diyip dükkandan çıktım. Çok tatlı biriydi ve cidden 82 yaşında göstermiyordu.

Neyse, şimdi sıra belki saatlerce, belki de günlerce mektubu beklemekti.
***
Selamm. Bu bölümü çok eğlenerek yazdım. Kısa oldu ama kısa ve daha çok bölüm bence daha iyi. Umarım sizde bölümü beğenmişsinizdir.

Bundan sonraki zaman da her hafta iki bölüm atacağım. İlk iki hafta üç bölüm atma kararını vermiştim.

~Mektuplaşma iyi mi?
~Tontiş amcayı sevdiniz mi?
~Siz haftada kaç bölüm istersiniz?
~Bu bölüm uzunluğu iyi mi?
~Uzun-az bölüm mü yoksa kısa-çok bölüm mü istersiniz?

Bir daha ki bölümde görüşürüzzz.

AlpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin