888Ela için 😚💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖
O gün var olduğunu yeni öğrendiğin çok önceden yaşamış olan büyük babandan sana miras kalmış olan oyuncak dükkanına gitmişdin. Burayı çok merak ediyordun. Ve nihayet dükkanın önüne gelebilmişdin. Dükkan dışardan bakıldığında bi 50-60 yıllık vardı, duvarlardaki boyalar dökülmüşdü, dükkanın camları çatlamışdı, ve herşeyden öte çok pis görünüyordu. İlk başda içeri girmek istemedin, çünkü dükkanın görüntüsü seni rahatsız etmişdi. Ama maalesef şu merakın daha ağır basıyordu ve buna karşı koyamayıp dükkanın kapısına doğru ilerledin. Elini kapının solgun yuvarlak koluna götürdün ve kolu sıkıca kavrayıp çevirdin. Yavaşca içeriye girdin. Ve kapıyı kapattın. Ama kapıyı kapatmanla , kapının kilitlenmesi bir oldu. Kapıyı tüm gücün ile zorlasanda bir türlü açılmadı. Bu durum biraz canını sıkdı ama sonunda dükkanındaydın. Hiç değilse burayı bi gezinip,görsen gayet iyi olurdu. Ellerini kapının kolundan çekip üstüne bulaşmış olan tozları sirkeledin ve etrafı dolaşmak üzere arkana döndüğünde ise birden gördüklerin karşısında şoke oldun. Dışardan 60 yıllık görünen eski,pis dükkan sanki daha o gün açılmış giniydi. Heryerde ışıklar yanıyordu, yepyeni bebekler raflarda yerini almışdı,içerde tatlı ve çocuksu bir müzik çalıyordu...
Kaskatı kesilmişdin. Bi an bilincini kaybettiğini sandın. Hemen dükkanın büyük ve çatlak olan pis camına bakdın, ama camda ne bir çatlak vardı,nede bir leke. Tam aksine yes,yeniydi ve önüne bir,birinden güzel oyuncaklar dizilmişdi. Kapıya baktığındaysa dahada şaşırdın. Kapının üzerinde bir,birinden güzel ve tatlı çizimler vardı. Ve o solgun olan yuvarlak kapı kolu altın rengindeydi. Hala hiçbirşeyi anlayamamışdın.
"Acaba deliriyormuyum?." Diye düşünmeye başladın. Tam o esnada birdenbire manyak bir kahkağa duydun. O çalan tatlı müzik birden,bire ağır bir ritim aldı ve rahatsız edici bir şekilde çalmaya başladı. Hemen kapıya yönelip açamaya çalışdın ama olmuyordu. Yine o kahkağayı duydun. Hemen arkanı döndüģünde ise neredeyse dilini yutacakdın. Dükkanın duvarları soyuluyordu ve soyuldukları yerlerden bolca kan akıyordu. Oyuncaklar param,parçaydı. Ve hepsi kana bulanmışdı duvarlardaki ve kapıdaki o tatlı çizimler korkutucu bir hal almışdı. Işıklar kırmızıya dönmüşdü ve bi yanıp, bi sönüyordu. Etrafından koşma sesleri geliyordu. Sonra ağlama sesleri gelmeye başladı, korkutucu bir piano müziği yaşadıklarına eşlik ediyordu. Ampuller sırası ile patlıyordu. Koşma sesleri sana yaklaşıyordu. Kahkağa ve ağlama sesleri bir,birine karışıyordu. Daha dayanamayıp kendini yere bırakıp ağlamaya başladın ve ellerin ile gözlerini kapadın.
Ve sonra, birden o tüm sesler kesildi. Herşey durdu. Ellerini titreyerek gözlerinden çekdin ve etrafa bakındın, herşey yine eski haline dönmüşdü. Dükkan yine 60 yıllık olmuşdu. Hertaraf toz,rutubet ve böcek içindeydi. Sarsılarak ayağa kalkdın ve az önce yaşadıklarını düşündün. Tam kapıyı açıp oradan çıkacakken ekrandan duyduğun ses seni dondurdu. "Arkadaş olmak istermisin?." Titreyen başını arkaya çevirdiğinde ise tatlı ve mahsum bir Candy Pop ile karşılaşdın. Yüzünde üzgün ve pişman bir ifade vardı.
Sonra sen bişey demiyince o konuşmaya devam etti. "Şeyy, ben, ben çok üzgünüm. Seni korkutmak istememiştim. Ben sadece sininle arkadaş olmak istemişdim. Ama bu dükkana her yeni biri geldiğinde heyecanlanıyorum ve duygularımda bu dükkanda az önce olan şeylerin olmasına neden oluyor. Ben çok üzgünüm. Sadece hiç arkadaşım yok ve seninle arkadaş olmayı çok isterim. Tabii sende istersen."
Sonra Candy sana bir kutu uzattı ve sende titreyen ellerin ile kutuyu aldın.
Kutuyu açtığındaysa karşına o hep istetediğin şey çıkdı. Şaşkınlı ile bi kutuya, birde Candy'e bakdın. "Şeyy, eğer istersen gidebilirsin." Dedi Candy."Sen olsan ne yapardın?..."
Umarım sevmişsinizdir. 😊💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖💖