Merhaba bu benim 2. hikayem nasıl olur bilemem ben bir hikaye yazarken sadece karakterlerin huyları ne yaptıkları neyle uğraştıkları şeyleri düşünürüm . Gerisi bilinçaltıma kalmış birşey. Genelde yazarken parmaklarımhiç durmaz beynim otomatikmen harfleri sözcükleri ve kelimeleri yan yana koyar . Bu hikayeyi biraz bilinçlatımın garip tarafını kullanarak yazdım. Umarım beğenirsiniz. :)
Anna ile son konuşmayı dün yapmıştım . Bana dertlerimden kurtulmam hakkında yapacağım birkaç şeyin listesini vermişti . Onu evine bıraktım arabayla. Arabadan inip benimle konuşmaya başlamıştı ki silah sesiyle yere yığılması bir olmuştu. Ambulans ve polis gelmişti . Polis bana bir kaç soru sorduktan sonra bana evime gitmemi söylemişti. Bende eve gelip yatmak için hazırlanmıştım . Yatğıma geçip sürekli Anna'yı düşündüm pencereye döndüğümde karşı binadan benim yaşlarımda bir erkeğin bana baktığını gördüm kaşlarını çatmış gölerini kısmış dudakları çizgi halinde bakıyordu. Hemen kalkıp perdeyi kapattım ve yatağıma döndüm. Uyumaya çalışıyordum ama uyuyamıyordum.Canım şu anda aşırı derecede acı çekmek istiyordu ama Anna'ya söz vermiştim.Sanırım saat kaç olursa olsun dışarı çıkmalıydım. Kıyafetlerimi giyinip dışarıya her zaman gittiğim yere gittim. Kıytı köşe bir yerdeydi. burda beni birinin bulması zordu. Sanırım bu sefer yanıldım duvarın en sonunda bir genç sigarasını yakmış tek ayağını duvara yaslamış gökyüzünü seyrediyordu. Çıkmazın ortasına oturup duvara yaslandım . Burda kimse kimseyi tınlamaz sessizlikte kafa dinlerdi. Bileklerime baktım önceden ne kadar falçatalasam jiletlesemde vücudum hemen iyileşiyor ve hiç iz kalmıyordu. Anna'ya olan sözümü tutamadım sigaramın ucunu bileklerimde gezdirdim. sigaranın ısısını hissettikçe huzur buluyordum.Gözlerimi kapatmış sadece bileğime odaklanmıştım.Yerden taşı alıp bileğime bastırdım ve hızla sağa doğru çektim. Dudaklarım huzurun ışığında yukarıya doğru kıvrılırken bileğimde hissettiğim ağırlıkla gözlerimi açtım.
-''Anne? ''
-'' Annen değilim '' dedi kulağıma gelen ses kalındı. karanlıkta yüzünü çok az görebiliyordum. Bileğime bir şeyler sardıktan sonra kalkıp gitti . Sanırım benimde gitmem gerekliydi. Eve geldikten sonra telefonumun çalmasıyla bacağıma bir titreşim oluştu.Bu sefer gerçekten annemdi .
-''Efendim anne''
-''Nerdesin sen telefonunu kaç kere aradım bir bilsen ''
-''Dışarıdaydım anne duymamışımdır uyumam gerek görüşürüz '' deyip telefonu yüzüne kapattım. Bu sefer yorgundum ve kesinlikle uyuyacaktım. Odama çıkmaya başladım ama aklımda şu bileğime bez saran çocuk vardı . Bileğime baktığımda bir bez parçsı değilde bir bilek bandanası gördüm. Tanrım hangi gerizekalı bir insan bu kadar güzel bir şey hiç tanımadığı birisinin kanayan bileğine sararki. Bandanayı bileğimden çıkarttığımda içinde işlenmiş bir şekilde Tim yazdığını gördüm . Demek adı Tim veya bir arkadaşının. Yüzünü çok az görebilmiştim buğday tenli kahverengi saçları ve sokak lambası sayesinde çok az görebildiğim siyah gözleri kusursuz birisi gibi duruyordu görünüş olarak. Ne diye bana yardım etti ki ben yardım falan istemiyordum. Üzerimdeki ceketi çıkartırken bir hışırtı duydum cekete tekrar tekrar baktım kollarına sırtına içine. Sıra ceplerine geldiğinde sağ cebinden bir kağıt çıktı.
'Bana borçlusun.. Lina'
Kağıdın altında numara vardı. Kağıtta yazan numaraya mesaj atmaya karar verdim.
' Kimsin'
Cevap gelmedi penceremden tıkırtılar gelmeye başlamıştı. Pencereye yöneldiğimde karşı taraftan beni izleyen karanlık bir vücut olduğunu gördüm . Korkmakla endişe arasında gidip geldim. Perdemi kapatıp telefonun başına geçtim numaraya tekrar mesaj attım.