Bölüm XVII

264 28 14
                                    




Tahmin edersiniz ki başta annem olmak üzere arkadaşlarım, herkes neredeyse çıldırdı. Annemle babam etrafımda pervane oldular. "İstediğin ne varsa yap ama artık motor yok." Resmen ergen çocuklar gibi muamele görüyorum. Koca adam oldum ama kime ne...

"En iyisi sana araba alalım. Ehliyet kursuna git." Annem sıkboğaz etme konusunda master yaptı demiş miydim? Tamam, benim iyiliğimi düşünüyor ve sonuna kadar haklı ama... Onaylıyorum onu da. Bu arada, durumum oldukça iyi. O gece bir kere ağrı kesici iğnesi olduktan sonra sabah beni Jaebum eve bıraktı ve kıyamet o zaman başladı. Fiziksel olarak bir günde iyileştim ama annemle babamın laflarından dolayı psikolojimi siz düşünün... Jaebum'u da o günden sonra bir daha göremedim. En azından durumumu kontrol etmek için bir uğrayabilirdi diye düşünmeden edemiyorum ama Jaebum'u tanıdığım için bu düşünceyi hemen kafamdan silip atmam zor olmuyor.

Annem boks derslerine gitmeme kesinlikle karşı, en azından bir süre. Peki, dedim ben de, ne diyeyim? Yoksa onunla sözlü boks yaparız evde. Ama kişisel hayatımda hiçbir değişiklik yok, arkadaşlarla özellikle de Alice'le bol bol buluşuyoruz. Alice'e beni Jaebum'un kurtardığını anlatınca "kurtarıcı melek Jaebum" etiketini artık resmi olarak yapıştırıyor ona. Hani derler ya, bir insana diğer bir kişinin kendisine aşık olduğunu söyleyin, o da ona karşı bir şeyler hissetmeye başlar, diye. Alice beni o duruma sokan kişi ya hani... Jaebum'a aşık olacağım yoktuysa da oldum sayesinde. Şimdi de daha çok üstüne gidiyor, inatla onun da bana karşı bir şeyler hissettiğinden bahsediyor. Boş umutlar bunlar, üzgünüm Alice. İnan bana, çok üzgünüm...

Aradan bir hafta geçiyor ve yazın son günleri artık. Benim de ertesi gün doğum günüm. Alice çocukların sürpriz bir parti yapacağından bahsedip bütün sürprizi kaçırıyor ve artık doğum günü partimi hep beraber planlıyoruz. Son olarak Alice'in evinde yapmaya karar veriliyor, onların evi oldukça büyük hatta orman içinden geçen nehre bakan çok doğal bir yerde, tahmin edersiniz ki şehrin çok da içinde değil. Yine de beni çok da dahil etmiyorlar planlara. Sadece nerede olacağını biliyorum.

Ertesi gün olduğunda da annem ve babam çoktan sabahtan kutladılar, hediyeyi de ehliyet aldıktan sonra vereceklerini söylediler. Anladığınız gibi, araba... Akşama doğru ise Aliceler'e geçiyorum. Bütün grup toplanmış, hatta salondan kim varsa çağırmışlar galiba. Otuzu geçik insan var gibi. O kadar insanın arasında Jaebum'u görmeyi de beklemiyorum tabii ki. Asosyal olduğunu söylemiyorum ama burada yakın olduğu kimse olmadığından davet bile edilmemiştir. Ben etse miydim acaba? Aman, her neyse, kendisi düşünüp arayıp da doğum günümü bile kutlamamış, ben mi onu düşüneceğim?

Herkesle sırayla sarılıyorum, hepsi de hediye almış. Açıkçası şu hediye işlerini sevmiyorum. Çünkü bana aldıkları şeyleri ben de zaten kendime alabilirim. Daha paketleri açmadım ama tahminimce çoğu da bende olan şeylerdir zaten.

Ben bunları düşünürken müziklerin daha hareketli olmaya başladığını fark ediyorum. Tamam, dans etme merasimi başladı. Hemen bütün grup ortaya geçip dans etmeye başlıyoruz. Zaten beni kimse tutamaz, parti insanı olmasam bile şarkılara dansla eşlik etmeye bayılırım. Rastgele hareketlerle hepimiz dans ediyoruz. Sonrasında şarkılar yeniden sakinleşince Jooheon ve Hangmin'le gidip içecek alıp içmeye başlıyoruz. Sonrasında Yoona ve Alice de aramıza katılıyor. Rina ise sevgilisiyle gelmiş, onu pek aramızda göremiyoruz.

"Birazdan pastayı keseriz." Diyor Alice kulağıma yaklaşıp. Başımı sallıyorum.

"Birisi eksik gibi değil mi?" Sinsice sırıtarak konuşmaya devam ediyor. "Merak etme, onu da çağırdım. Sana hediye almaya çalıştığı için geç kalmıştır eminim."

"Ne? Neden yaptın bunu? Ayrıca numarasını nerden buldun?"

"Hangmin'den tabii ki. Aslında salona gidip yüz yüze konuştum, çünkü sana sürpriz olduğunu sanıyor. Gerçi o zamanlar öyleydi."

ANALOG - JackbumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin