1-Keşke...

839 60 10
                                    

Yapraktan...
Bazı şeyleri anlaması uzun sürer insanın. Yaptığı hataların farkına çok geç varır. Anlamaya başlar zamanla her şeyi. Yaptıklarını telafi etmeye çalışır,ama o zamana kadar her şey kayıp gider ellerinden...

Kendi kendime kaybettiklerimi düşünüp yürüyordum bomboş caddede. Kendi yalnızlığımın içinde boğuluyorum adeta. Her adım attığında bir damla yaş daha süzülüyordu gözlerimden. Soğuk hava nefesimi kesmişti. İçime çektiğim havayı dışarıya verdim. Keşke acılarımda ağzımdan çıkan buhar gibi havaya karışsa diye geçirdim içimden. Yaşamam için ne sebebim kalmıştı ki? 12 yıldır yanımda olan eşşeklerim bile yoktu yanımda. Yıllarca bir adama karşı hissettiğim arkaşça duyguları aşk sanmışım. Hem onu ümitlendirip üzmüşüm, hemde benim mutluluğum için her şeyi yapabilecek fedakar avcının kalbini sürekli parçalamışım.Hayatım böyle geçmiş yani. Herkesin hayatını mahvederek.Dünyanın en acımasız ve salak insanısın Yaprak Ayvaz. Herkesin hayatının içine s*ç, sonrada köpek gibi pişman ol. Ne faydası var ki? Yavaş yavaş yolda yürürken şarkı açmaya karar verdim. Telefonumu ve kulaklığımı çıkardım ve telefonumu açtım.Kulaklığımı takıp tümünü karıştıra bastım ve şans eseri çalan şarkıyı dinlemeye başladım.
Yıllar geçti ve sessizleşti
Bu ev yanıyor
Kanser rengi duvarlar
Ve hayaletler var
Bi de pazar ve ertesi olunca ben
Zorlanırım gülümsemem
Yinede sen olunca ben
Huzur bulur kötü düşünemem...
Gözlerimin yeniden dolmasına engel olamadım. Yine onu hatırlattı bana bu şarkı. Bu aralar nedense çok özlüyorum onu. Şarkı bitince yeniden başa sardım. Hemde defalarca...Çok yürümüş ve yorulmuştum.Oturacak bir yer aramaya başladım. İşte tam o an onu gördüm. Barışı, Sırık Oğlanı, Fedakar Avcıyı. Arkası dönük bir şekilde yürüyordu. Yağmur yavaş yavaş çiselemeye başladı. O adımlarını hızlandırınca bende arkasından koştum. Yola doğru gidiyordu. Çok trafik vardı. Eğer ona yetişemezsin kaybedecektim izini. Hem korku hemde heyecandan çok hızlı atıyordu kalbim. Peşinden koşarken kırmızı ışıkta geçti karşıya. Bende tam geçecekken yeşil ışık yandı. Bir sürü araba geçerken öylece kaldım orada. Onuda kaybetmiştim artık.  Gücüm kalmamıştı. Kırmızı ışık yanınca karşıya geçtim ve hiç umursamadan ıslanmış banka oturdum. Popom ıslanmıştı biraz, üşüyordum.Birisi daha kayıp gitmişti işte ellerimden.“Ben senide kaybettim” dedim hıçkıra hıçkıra ağlayarak. Yağmur sanki göz yaşlarımı saklamak istermişçesine yağıyordu. Yüzümü ellerime yasladım ve ağlamaya devam ettim.Yağmur delicesine yağarken kesildi birden. Bir anda durması imkansızdı. Kafamı yukarıya kaldırdım merakla.Siyah bir şemsiye duruyordu kafamın üstünde. Şemsiyeyi kimin tuttuğunu anlamak için kafamı yavaşça yana doğru çevirdim. Dudaklarım yavaşca yukarıya doğru kıvrıldı.Çünkü o karşımda duruyordu.Barış... Tam karşımda gözleri dolu bir şekilde bana bakarken titreyen sesiyle konuşmaya başladı.
“Seni kim beklerse beklesin şemsiyesiz çıkma dışarı.” Sanki bir cevap bekliyormuş gibi baktı yüzüme. Bende devamını getirdim.
“Aptal Sırık Oğlan”
Ona doğru yaklaştım ve sımsıkı sarıldım. Kalbim deli gibi çarparken bir süre birbirimize sarılıp ağladık...

Miraba💛 Ben Buse. Bu benim yazdığım ilk hikaye bu yüzden de ufak tefek yanlışlarım olabilir. En kısa zamanda yeni bölüm gelicek. Sizi çooook seviyorum muzlu sütlerim...

BİZİM MASALIMIZ💫(YAPBAR) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin