17: Ameliyat

3.7K 229 89
                                    

      1 hafta Sonra

~Yazar~

   Jimin, her gün Rose'yi düşünür. Nasıl oldu diye düşünmeye başlar. Okula bile gidemeyen Rose nasıl diye düşünür ve gitmeye karar verir.

  Rose... Nasıl olduğunu kendisi bile bilmiyor. Acısı vardır. Ama bedenen değildir, ruhendir. Ailesine ne oldu? O adamlar da neyin nesiydi? Ne istiyorlardı Rose'den?

  Soo-Min hoca, arayıp, seçmelere katılamayacağını söyledi.

   Rose, ailesine ne oldu diye düşünürken Jungkook içeri girer.

  "Rose, ah, tanrım. Şükürler olsun." dedi ve koşarak Rose'ye sarıldı. Rose, ne olduğunu anlamadan sordu.

  "Ne oldu Jungkook?" dedi.

  "Ah, rüyamda çok garip şeyler gördüm." dedi ve Rose'ye daha da sıkı sarıldı.

  "Ne gördün? Paylaşmak ister misin?" diye sordu Rose.

  "Sonra, sonra anlatsam. Şimdi sadece böyle kalmak istiyorum." dedi ve daha da sıkı sarıldı. O sırada içeriye giren kişi, ikisini de şaşırttı. Çünkü gelen kişi Jimin'di.

  "Jungkook, biraz müsaade eder misin?" dediz gayet sakin bir şekilde.

  "Ah, tabi." dedi Jungkook ve dışarı çıktı. Rose ise şaşkınca bakıyordu. Jungkook çıkınca, Jimin ilerledi ve yatağın önünde durdu. Ama Rose, kimse yokmuş gibi davranıyordu.

  "Rose," dedi Jimin, kısık sesle.

  "Efendim?" dedi Rose dönerek.

  "Geçmiş olsun." dedi Jimin.

  "Sağ ol. Şimdi izin verirsen dinleneceğim." dedi ve yatağa iyice sindi. Ama Jimin, gitmemekte kararlıydı.

  "Zaten hep dinleniyorsun." dedi Jimin.

  "Evet, haklısın. Bir haftadır dinleniyorum." dedi ve yataktan doğruldu.

  "Bak Rose, anlıyorum..." dedi Jimin. Daha devam edecekti, ama Rose susturdu.

  "Anlamıyorsun. Hiçbirşey anlamıyorsun! Anlasaydın gelirdin. Biliyor musun, ne kadar ailemi merak ediyorum? Ne kadar safım ki, seni bile merak ediyordum. Acaba niye gelmedi? Ama düşündüm de, eziyet ettiği birini kim merka eder ki? Ya ne kadar safım ben?" dedi Rose. Sona doğru sesi kısılarak.

  "Rose... Merak etmedim mi sanıyorsun?" dedi Jimin. Rose'nin aksine, sesi daha hafif ve sakin çıkmıştı.

  "Etseydin gelirdin. Ya ben geçen gün vuruldum. Biliyor musun en çok neye üzülüyorum? Keşke gelemseydim, keşke hiç seni görmeseydimz keşke hiç tanımasaydım. Ben sana birşey demedikçe ezdin. Eline ne geçti? Ha n geçti Park Jimin? Beni öldürmekten, yaralamaktan başka ne geçti? Neden yaşıyorum? Keşke kalbime nişan alınsaydı. Tıpkı seni gördüğüm ilk günden beri, tıpkı eski günlerdeki gibi. Mümkünse bir daha karşıma çıkma. Hatta... Tanımlayalım. Birbirimizden uzak duralım." dedi Rose, sona doğru sakinleşerek. Öfkesi onu ele geçirmişti. Ama bu sefer de Jimin öfkelendi.

  "Ben daha ne yapayım? Pişman oldum, sen kazandın! Ölüyorum, anla!" diye bağırdı. Rose, şaşırmıştı. O sırada bacağından akan kanlara aldırmadan devam etti.

  "Keşke... Keşke diyorum bazen. Neden seni tanımışım. Ama bazen de diyorum ki, iyi ki de tanımışım. Anla Jimin, sen eziyet ettikçe, ben güçlendim. Ama şimdi, dayanamıyorum." dedi ve halsizleşti. O sırada Jimin'in gözüne, Rose'ni ayağından akan kanlar ilişti.

  "Rose, Rose bacağın." dedi ve yanına koştu ve çömeldi.

  "Birşey yok, tamam iyiyim. Sadece kanıyor." dedi ve o sırada kendini istemsizce kendini Jimin'in kollarına bıraktı.

   Jimin, hafifçe onu bırakıp doktora bağırdı. Doktorlar geldiğinde Jimin'i çıkardılar. Jungkook, gitmemişti. Jimin'e merkala sordu.

  "Ne oldu?" dedi bağırarak.

  "Bilmiyorum." dedi Jimin ve bir o yana, bir bu yana gitmeye başladı.

  "Ameliyathaneyi hazırlayın!" dedi doktorlardan birisi ve Rose'yi sedyeyle çıkardılar. Jimin ve Jungkook merkala bakıyordu.

     Ameliyathanenin içi...

  Rose'nin, fazla heyecandan dolayı gerilen vücudu, sinirlerini kasmıştı ve bacağındaki dikişleri patlatmıştı. Bu yüzden damarlardan kan boşalıyordu. Üstelik, bacağındaki kurşun sinirlerine kadar inmişti ve bu da bir daha yürüyememe riskini çoğaltıyordu.

  "Makas ve kesiciyi ver." dedi genç doktor.

  "Ama efendim, eğer kes..." diyordu ki hemşire, doktor susturdu.

  "Sana ver dedim!" dedi hiddetle ve hemşire makas ve kesiciyi verdi. Doktor, yavaşça ve nazikçe delinecek yeri buldu ve göğsünden ve bacağından kesti.

  "Efendim, çok kan kaybediyor. Hastayı kaybetmek üzereyiz!" dedi bir diğer doktor.

  "Kalp cihazını hazırlayın!" dedi doktor ve hemşireler ayarladı.

  "Üç deyince," dedi ve hemşireler onayladı. Sonra da devam etti.

  "Bir, iki üç... Çek!" dedi. Birkaç kere daha denedi. Ama boşa olduğunu o da biliyordu.

  "Hastayı kaybettik." dedi bir doktor.

  "Daha değil, yükselt!" dedi diğer bir doktor ve hemşireler dediğini yaptı.

  "Hasta yaşıyor!" dedi genç doktor. Diğerleri de derin bir oh çekti ve çıktı diğer bir doktor.

    ....

  "Rose, Rose nasıl?" dedi Jimin, doktor çıkar çıkmaz.

  "Hastayı kurtardık. Ama hayati riski fazla. Bu yüzden yoğun bakıma alacağız." dedi doktor. Jungkook ve Jimin derin bir oh çektiler. O sırada koşar hâlde olan Soo-Min hocayı gördüler.

  "Hocam?" dedi Jungkook, soru sorar bir tonda.

  "Rose, Rose nasıl?" dedi hoca, meraklanmıştı.
 
  "İyi, ameliyat oldu. Ama riski var. Bu yüzden yoğun bakımda kalacak." dedi Jungkook. Hoca, derin derin bir oh çekti. Jimin, konuşmuyordu. Çünkü, kendini suçlu buluyordu.

   Rose, onu uyarmıştı. Yanında oldukça zarar veriyordu, doğruydu. Ama ayrılalmıyordu. Ona aşıktı ve bırakmaya hiç niyeti yoktu. Ama zorundaydı, yanında oldukça zarar görüyordu. Gidecekti, ama Rose'ye veda edip, onu son kez görecekti... ve gidecekti...

EZİYET | RosMin [Düzenleniyor] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin