⚽ 4. BÖLÜM ⚽

6.8K 461 58
                                    

Merhaba canlarım ben geldim. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Size bir bölüm yazmak istedim ve yarım olan bolumu tamamlayıp sizlere sundum. Umarım begenirsiniz. Sizleri çok seviyorum ve cok özledim.

Bol bol yorum ve vote atın.

Ağabey :Bunlar ne böyle!!! Ben abarttıgını düşünmüştüm ama bunlar gerçekten felaket. Bence sen bunları bırak. Bunlardan değil futbolcu, hiçbir şey olamaz. O nasıl top oynamak öyle. Bir ara gerçekten maç mı yapıyorlar diye kontrol ettim. Golleri öyle güzel yiyorlardı ki, inan uykum geldi. Benim ya, benim. Futbol aşığı bir insanın bile uykusuna getirttirip futboldan soguttular.

Agabey: sana demiştim, umutsuz vaka bunlar. Gözüme uyku girmiyor. Nasıl futbolcu yapacağım bunları ben!

Ağabey: Tamam hemen moralini bozma ve iyice dinlen. Ben bir çaresine bakacağım.

Ağabey: Sana güveniyorum o zaman. İyi geceler. Tatlı rüyalar

Agabey: sana da

Gözlerimi telefondan kaldırıp tekli koltukta olan bilgisayarımı alıp kılıfından çıkararak açıp maçlarını tekrar izlemeye başladım. Muhakkak bir çözüm olmalıydı ve bu çözüm de, bu maçlarda saklı olmalıydı. Geçen haftanın özetine girip not kağıdımi alarak izlemeye başladım.

İlk on dakikada gol yemislerdi ve bu gol bir çocuğun kurtaracagi kadar basitti. Nasıl bu kadar kolay bir golün kalelerine girmesine izin verirlerdi. Sinirlenip maçı durdurdum ve hatalarını not alarak devam ettim. On beşinci dakikada kendi oyuncum rakip oyuncaya faul yapmıştı ve bu ona bir kırmızı karta patlamıştı. Futbol dostluk oyunuydu, savaş değil. Hile ile yenebileceklerini mi saniyorlardi? Gerçekten işim cok zordu. Devam ettim...

Önüme kahve koyulmasi ile gözlerimi bilgisayardan kaldırıp gülümseyerek teşekkür ettim, anneme.

"Senin uyumaya niyetin yok! Fazla yorma kendini. Ben yatmaya gidiyorum. İşin bitince gelirsin yanıma " kafa sallayıp gitmesini izledim. Anne eliyle yapılmış olan kahvemi yudumlayıp devam ettim...

İlk maçı bitirdigimde ulastigim sonuç sadece kendilerini düşünmüş olmalarıydı. Hepsi kendileri için maç yapıyordu ve bunu bir takım oyunu oldugunu bilmiyorlardi. Mutfağa giderek kendime bir kahve daha hazırladım. Bu gece uzun olacaktı...

Not kâğıtlarımı cantama koyup bilgisayarimla birlikte masanın üzerine koydum ve anneme dönüp

"Ben çıkıyorum, bu gün çok isim var!" Dedim ve yanağından öperek araba anahtarımı ve esyalarimi alarak çıktım. Arkamdan annem 'hoşçakal' derken gulumsedim ve anahtarın kilit tuşunu basarak arabayı açtım ve emniyet kemerimi bağlayarak esyalarimi yan koltuğa bırakıp yola çıktım. Çok geçmeden bir kahvecinin önünde dururken kendime sert bir kahve siparis ettim. Buna yurt disinda alışmıştım ve artık kahvesiz duramıyordum.

Kahvemi alıp tekrar yola çıktım ve arenaya kısa bir zamanda vardım. Arabadan inerken hala inanılmaz geliyordu burada olmak. Bilgisayarım ve kol çantamı alıp arabamı kilitleyerek dev kapıdan durdurulmaksizin içeri girdim. Artık kapıdaki görevliler sorgulamaksızın geçmeme izin veriyorlardı. Kahvemi yudumlayarak sahaya girdiğimde çocukların antrenman yaptığını gördüm. Bu milattan önceki hareketleri yaptıklarını görünce ıslık çalarak dikkati kendi üzerime çekip yanıma çağırdım. Isteksizce gelirlerken sabırla bekleyip sıraya geçmelerini izledim.

"Bugün antreman yapmayacağız. Onun yerine izlemenizi istediğim bir şey var. Herkes toplantı odasına geçsin!" Ateş one çıkarak

"Cuma günü maçımız var! Antrenman yapmalıyız. Oyalama bizi" önüne doğru yürürüp tam karşısına geçtim ve gözlerine bakarak

"O maçı yedek kulubesinde geçirmek istemiyorsan! Dediklerimi yapmanı tavsiye ederim. Hem antreman yapsanızda kazanabileceginiz bir maç değil. O yüzden gidip strateji gelisterecegiz. "Deyip önden giderek yolu gösterdim. Ekin yanıma gelip

"Nasıl olacak o? Bizim takım futbolun yüz karası biliyorsun! Ne yaparsak yapalım, o takımı yenemeyiz."yüzümde küçük bir tebessüm doğarken yürümeye devam ettim.

"Elimden gelse bütün takımı degistiririm ama maalesef sözleşmeleriniz bana engel oluyor!! Bende elimdekilerle idare etmeyi deneyeceğim. Dün gece birkaç maçınızı izledim ve birkaç strateji gelistirdim. Bu stratejileri bu kas kafalara uygulatabilirsem bir şansımız olabilir." Nihayet toplantı odasına gelip içeri girdim ve baş koltuğa geçip oturdum. Diğerleri de otururken bilgisayarımı çıkarıp slayt makinesine bağlayıp ışığı sondurerek maçlarını açtım.

İçlerinden biri

"Bunu zaten biliyoruz. Becereksizliğimizi yüzümüze vuracağına stratejini söyleyebilirsin!!"gözlerimi devirip

"Sizi kucumseyip, rezalet maçınızı tekrar izletmek istemiyorum ama hatalarınızı görüp ders çıkarmalısınız. Şimdi sessiz olun ve maça odaklanın!" Maçı başlatıp izlemeye başladık.

Gol yedikleri sahne geldiğinde durdurup onlara döndüm.

"Topun kaleye girmemesi için sadece kaleci mi uğrasmalı?" Diye soruyu onlara yonelttigimde, bilmiscesine bana döndüler ve kafalarını salladılar.

"Siz nasıl bir takımsınız? Pekala stoper'in görevi nedir?" Ekin bana destek olarak

"Rakibin kaleye gitmesini önleyen savunma oyuncularıdır" kafamı sallayıp

"Bu demek oluyor ki, sadece kaleciye yukleyemeyiz suçu. " dedim ve slayt gösterisine devam ettim. Kırmızı kartı aldıkları sahneyi gösterdim. 

"Futbol nedir?" Ayağa kalkıp ışığı açtım ve tek tek hepsine baktım. İçlerinden biri

"Kazanmakdır" gözlerimi devirip 

"Futbol sadece kazanmak değildir. Futbol barış oyunudur, Futbol bir araya getirmektir, futbol dostluk demektir. Sizin yaptığınız ise adilikten başka bir şey değil. Size böyle öğretildiyse başka bir şey öğretilmiş. Böyle kazanmaktansa kaybetmeniz daha onurlu! Elimden gelse hepinizi bu takımdan atar ve daha onurlu insanlarla doldurdum ama sozlesmeleriniz var. Bu yüzden bundan sonra böyle iğrenç bir hareket görmek istemiyorum. Hiçbir şey önemli değilse bile kendi onuruzu düşünüp bu gibi durumlara sokmayın kendinizi. Şimdi yeni bir başlangıç yapmak istiyorum. Eğer sizde yeni baştan başlamak ve daha iyi bir futbol öğrenmek isterseniz burada olacağım ve size en başında dosdoğru bir şekilde anlatacağım. " beklenti ile onlara baktığımda gözlerini devirip yerlerinden kalkıp teker teker gittiler. Odada Ekin ve Atakan yani kaleci haricinde kimse kalmazken uzulsemde, Atakan'a gulumsedim.

"Ben öğrenmek istiyorum"deyince tebessüm ettim. Hepsine bir anda düzeltemezdim. Bende tek tek yapacaktım.

"O zaman en iyisinden öğrenmek senin için çok iyi olacak. En doğru bir şekilde ogretecegim sana" kapının tıklatılması ile hepimiz oraya döndük.

"Yağmur ÖZDEMİR'e teslimat var. Burada mı?" Gülümseyip kafa salladım ve

"Lütfen kargoyu sahaya bırakın" deyip verdiği belgeleri imzaladım.

"Ne kargosu?" Ekin ve Atakan bana bakarken

"En iyi şekilde ogrenmen için bir yardımcı sadece "dedim ve beni takip etmelerini istedim.

1. Soru:  bölüm nasıl?

2. Soru: Yağmur'un konusmasını begenenler

3. Soru: Atakan, Yağmur ile birlikte çalışmaya başlamak üzere ne düşünüyorsunuz?

4. Soru: sizce gelen kargo ne?

360 DERECE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin