"Kaderde varsa düzülmek, neye yarar üzülmek?"
Etraflarını saran çetenin lideri olduğunu düşündükleri iri yarı adam kahkaha atarak bu sözü söyledi. Çete kendinden geçerken kahkahaya boğulurken, Yoongi ve arkadaşları korkularından zerre kaybetmemişlerdi. Bulundukları durum içerisinde en iyi ihtimal iyi bir dayak yiyeceklerdi. Yoongi daha fazlasını düşünmek istemiyordu; lakin çetenin başka fikirleri vardı.
"Bir anlaşma yapalım bebek yüzlüler, zor çıkarmadan bize üstünüzdeki değerli şeyleri verirseniz canınızı yakmayız. Elbette yaklaşık bir saatliğine bizim oyuncağımız olacaksınız. Yalnız emin olun, bu hoşunuza gidecek!"
Devimsi adam pis bir sırıtışla cevap bekledi. Yoongi daha fazla kendini tutamadı:
"Siktir git! Duydun mu beni? SİKTİR GİT!"
Çetenin lideri beklediği cevabın bu olmadığını gösterecek bir öfkeyle onlara doğru yürüdü. Bir hışımla Yoongi'nin yakasını tuttu. Yoongi daha önce görmediği kadar nefret ve kötülük gördü adamın gözlerinde. Ardından suratına bir yumruk indirdi. Yoongi'nin küçük bedeni birkaç adım ileri savruldu. Jimin hemen başına gidip onu sıvazladı, kontrol etmek istedi iyi mi diye.
"Ah ne dokunaklı! Eşek sudan gelinceye kadar dövün şu itleri!"
Eli sopalı adamlar yavaş yavaş onlara doğru gelmeye başladı. Jimin, Yoongi'nin elini tuttu, gözlerinin için baktı bir süre.
"Çok cesurdun."
Bu durumda bile gülümsüyor olmasına gülümsedi Yoongi.
"Sanırım çok fena dayak yiyeceğiz."
O sırada yan binalarının birinden bir ışık huzmesi tutuldu bulundukları alana. Işığın cılızlığına bakılırsa büyük ihtimalle akıllı bir telefonun feneriydi bu. Çete üyeleri de bir an duraksayıp ışın nereden geldiğini anlamaya çalıştılar. Merdivenlerin üzerinde bir silüet görünüyordu yalnızca, gece çöktüğü için yüzünü göremedi Yoongi. Ardından seslendi bu karanlık suret:
"Hey ezikler!"
Çetenin lideri yoluna taş koyulmasına sinirlenmişti, "Sen de kimsin lan?"
"Ben Wordwide Handsome!"
"Yakalayın şu veledi!"
Liderinin sözüyle bir anda gelen sese yöneldi çetenin adamları. Merdivenlerden yukarı çıkarlarken bir anda üstlerine bir dolu büyük su bidonları yuvarlandı. Neye uğradıklarını şaşıran adamlar yere kapaklandı. Rakiplerinin yere yapışmasını fırsat bilen çocuk merdivenlerden atlayıp oradan kurtuldu. Bu sırada Yoongi kargaşayı izleyen dev adama yaklaşarak durumdan istifade bacaklarının arasına geçirdi tekmeyi. Acıyla kıvrılarak yere düşen çetenin liderini görünce tüm çocuklar ara sokaktan kaçmayı başardılar.
Bir müddet konuşmadan sadece koştular. Ana caddeye çıktıklarında rahat bir nefes alabilmişlerdi nihayet. Yurda yürüyerek yaklaşık 10 dakikada ulaşabiliyorlardı buradan.
"Hızır gibi yetiştin, çok sağol." dedi Jimin nefes nefese bir şekilde.
"Kim olduğunu bilmiyorum ama orada olmasaydın başımıza gelecekleri düşünmek bile istemiyorum. Sağol ahbap!" diye ekledi Namjoon.
"Sen şu yemekhanede sürekli yalnız başına yemek yiyen çocuk değil misin?" diye soru gözlerini kısarak Yoongi.
"Evet, ben Yemekhanede Yalnız Yemek Yiyen Çocuk, ama bu şekilde bana seslenmeniz zor olabilir. Adım Seokjin, kısaca Jin diyebilirsiniz. Sizi sürekli yemekhanede görüyordum."
"Neden gelip bize katılmadın peki? Yoksa bizi kurtararak havalı bir giriş yapmaya mı çalışıyordun?" dedi gülerek Taehyung.
"Aslında evet, havalı girişleri severim. Bir de yalnız yemekten sıkılmıştım. Dediğim gibi, havalı biri olduğum için öyle sıradan tanışmaları kaldıramam."
"Takımımızın ego seviyesi gittikçe artıyor." diye ekledi gülerek Jungkook.
"Şu konuşana bak!" dedi Taehyung, "ama itiraf etmeliyim, egolu olmaya hakkın var."
"Tae yavaş, ciğerimi söktün," deyince Jungkook herkes birden gülmeye başladı.
"Takım?" Yoongi sorar gibi baktı.
"Arkadaş değil miyiz? Hepimizin ortak amacı idol olmaksa bu bizi takım yapar." dedi Hoseok.
Yurdun önüne ne ara geldiklerini anlamamıştı konuştukları için. Azar işitmemeyi umarak hızlıca içeri girdiler. Yoongi yine iç dünyasına çekildi. Bugün oldukça ilginç bir gündü. Jin orada olmasa neler olurdu kim bilir? Ayrıca onlar gerçekten arkadaşları mıydı? Birlikte gülüp eğlenmek arkadaş demek için yeterli miydi? Takım olmadıklarına ise emindi neredeyse. Hep yalnız olacaktı Yoongi, kendini buna şartlamıştı. İçinde bu soğuk düşünceler eserken elleri sıcacıktı. Bir an neden olduğunu unutmuştu ki, hafızası yerine geldiği gibi donakaldı, Jimin tutmuştu ellerini.
-------------------------------------------------------------------------------
Yepyeni bir bölüm daha sizlerle. BTS tam kadro bir arada artık. Hep öyle mi kalacaklar peki? Bunu ilerde göreceğiz :) Bu akşam bir bölüm daha atmayı düşünüyorum. Okuduysanız yorum ve oylarınızı esirgemeyin. Görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
FanfictionHayatı boyunca bir gölge gibi yaşayan, ruhu yaralarla dolu yorgun bir çocuğun hayatla, kalbiyle ve kendiyle olan mücadelesine şahit olun. Ekleme: Hikayenin ilk birkaç bölümünün yavaş ilerlediğine dair birkaç görüş aldım. Sonrasında daha çok tempo k...