Finale Bitchess!

522 34 15
                                    

Selam gençler! Öküzcüks! Artık final yapmaya karar verdim ve finalide olabildiğine uğraşısız ve kafa patlatmadan yaptığımın garantisini verebilirim. Bazı sinir olduğum noktalar var. Artık uzun bir süre türkçe hikaye yazmayıda düşünmüyorum. Kimseye oku yorumlada demeyeceğim. İsteyen okur paşa paşa yorumlar zaten. Klişelerden bıkmış farklı birşeyler okumak isteyen, değişik hikayelere açık olan insanlar beni bu adreste bulabilir. Gerisini kendi özenti saçma hikayeleri ve okuyucularıyla başbaşa bırakıyorum. İyi okumalar.

Multimedia-(Clark) 

Clark'ın ağzından---

Hiç beklemedim. Hiç vakit kaybetmeden ve bir an bile düşünmeden uçağa bindim. İsveç'e gittim. İlk önce bir otele girdim. Orada McKennonlar'ı görüp görmediklerini sorunca gördüklerini fakat kısa bir süre önce oradan ayrıldıklarını söylediler. Derken daha başka bir yere soramadan ilk bindiğim taksici beni bir süpermarketin önüne getirdi. 

'Beni niye buraya getirdin?' diye sordum taksiciye. Cevap vermedi. 'Beni gitmek istediğim yere götür!' diye bağırdım. Kolumdan tutum arabadan indirdi. Karşımda 3 tane araba. İçlerinden babam ve adamları çıktı. Diğer tarafta ise kollarından yaka paça tutulmş John ve Cynthia. İki tarafta bana bakıyor. Cynthia'nın gözlerindeki özlemle karşıkık korkuyu görebiliyordum. Sakindim. Dünkü gibi heyecanlı değildim. Nedenini henüz bilmiyordum. Ardından Joe,Amberley,Anastasia,Milena ve annem yine babamın diğer köpekleri tarafından sıkı sıkı tutulmuş bana bakıyorlardı. Hiçbirşeye anlam veremiyordum. Babam niye herkesi bir araya toplamıştı? Toplu katliam mı yapacaktı? 

'Hoşgeldin Clark. Benim biricik oğlum!' dedi Johannes. 'O senin oğlun değil piç kurusu!' hemen ardından John'un sesini duydum. Hayretle yüzüne baktım. Cynthia'nın John'u susturmaya çalıştığını gördüm. John yinede devam etti. 'Clark sen onların öz oğlu değilsin. Sev evlatlıksın.' John'un söyledikleri adeta beynimde eko yapıyordu. Bende bir tuhaflık vardı. Hiçbir şeye şaşırmıyordum. Hissizleşmiştim. 'İyi ya bunun gibi bir öz babam olamazdı zaten.' dedim. Johannes bu sözüme eliyle alkış tuttu. 'Cynthia'da senin öz annen değil. Ona da öyle desene.' dedi Johannes. Buna bile şaşırmamıştım. Ya da içimde büyük etki yapmıştıda farkında değildim. 'Beni bırakıp giden bir anneden daha hayırlı olduğu kesin.' dedim. 

Cynthia'nın gözlerinin içinde nefret görüyordum. Görüşmediğimiz bu süre zarfında sadece bana olan kini artmıştı belkide. Ona dönüp 'Herşeyi Johannes planladı. Bizi o ayırdı. Haha. Gerçi birlikte değildikki zaten. Sadece senin John'u seçmeni kolaylaştırdı. Beni kandırarak sana bunları yaptırdı. Bil istedim.' dedim. Cynthia tatmin olmuşa benzemiyordu. 'Peki o kirpiyi öldürecek kadar ne yaşadın Clark?' John konuşmuştu. Sesi çok yüksek çıkmıştı. 'Kirpi mi? Ne kirpisi?' diye sordum. John telefonunu uzattı. Bir kirpinin katledilmiş fotoğrafı gözümün önündeydi şimdi. İğrenerek ve ürpererek hemen telefonu geri verdim. 'Böyle birşeyle alakam bile olamaz. Hem bu kirpi niye bu kadar önemliydi ki?' dedim şaşkınca. John üstüme yürüyorduki Johannes köpeklerini üstüne salıp durdurdu. 'Sakin ol evlat. Bunda Clark'ın hiçbir suçu yok. O kirpiyi ben öldürdüm. Bizzat kendi ellerimle. Suçu da zavallı Clark'ın üstüne attım. Sizde sazansınızya hemen yediniz.' Bunları duyunca hepmiz Johannes'in üstüne yürüdük. Johannes bizi durdurduktan sonra devam etti. 'Çocuklar! Siz şimdi beni çok şerefsiz,adi,hadsiz,namussuz biri olarak görüyorsunuz. Her zaman insanlar birbirlerine düşünce kendilerini değil onları birbirine düşüren kişiyi suçlarlar. Oysaki sizi güven bitirdi. Sizi bitiren ben değildim. Sizin birbirinize olan güven eksikliğinizdi. İnsanlar aptaldır. Onlar inanmak istedikleri şeye inanırlar. Siz benim verdiklerime inanmak istediniz. Gerçeğe inanmadınız. Yalanlara inandınız. Yalanları gerçeklerle değiştirdiniz. Çünkü gerçekler daha acıydı. Sen Cynthia! İki seçeneğin arasında bocalayıp duruyordun. Clark'ın bunları yapabileceğine inandın çünkü inanmak istedin. Çünkü böylelikle onu eleyebilecektin. John'u tercih edebilecektin. Sen John! Cynthia'ya inandın. Çünkü Clark'ı sevmiyordun. Sırf bu yüzden yalanları gerçeklerle değiştirdin. Ve Sen Clark! Sen bana inandın. Çünkü baban olduğum yalanıyla yaşadın. Bunu bir gerçek olarak görüp öyle yaşadın. Evet! Ben sizi yok edecek hiçbir şey yapmadım. Aslında siz kendi kendinizi yok ettiniz! Eğer aklınızı kullansaydınız, eğer size verilen tatlı yalanlara değilde gerçeklere inansaydınız ve en önemlisi birbirinize güvenseydiniz bunların hiçbirini yaşamazdın. Ne Cynthia sen tecavüz edilirdin, çünkü John'a güvenmemiştin. O gün John'a güvenip evden ayrılmasaydın  bunları yaşamazdın. Ne sen John kirpiyi Clark'ın öldürdüğüne inanmasaydın Clark'a intikam ateşi yakardın. Ve Ne sen Clark Cynthia'ya güvenseydin sana ihanet etmeyeceğine inanır benim dediklerimi ona yapmazdın! Şimdi gördünüz mü kimler asıl suçlular? Şimdi daha iyi anladınız mı güvenin ve gerçekçiliğin değerini? Size bunları yaptım! Günün birinde hepinizi böyle toplayıp bütün bunları yüzünüze vurmak için! Hayattan büyük bir ders almanız için! Bir daha aynı hataları tekrarlamamanız için! Şimdi eğer hala kötü adam bensem, canınız sağolsun! Yeterki bunlar size ders olsun!' 

Johannes'in konuşması ile üstümüzde utanç bulutları gezinmişti adeta. Söyledikleri tıpkı bir tornado gibi bizi içine alıp mahvedene kadar döndürüyordu. Doğru söze ne denir? Başımız öne eğik kaş altından birbirimize bakıyroduk. Cynthia gözlerinden yaşlar süzülerek gidip Johannes'e sarıldı. Ardından John Johannes'in elini sıktı. Ardından Joe,Amberley,Milena,üvey annem Cynthia ve Anastasia'da Johannes'le tokalaştı. Şimdi herkes bana bakıyordu. Gözümün önünden babam dediğim bu adamla yaşadığım anılar geçti bir anda. Yavaş adımlarla ona yaklaştım. 'Ben kendimi adam sanır, vicdanım rahat bir şekilde ortalıkta dolaşırdımya, işte şimdi nasıl kendimi affederim, nasıl kendimle barışırım hiç bilmiyorum Baba. Hiçbir şey, ne para,ne ev ,ne araba, bana vereceğin hiçbir şey bunun kadar değerli olamazdı. Sen bana gerçek adam nasıl olur onu gösterdin koca adam. Meğerse bendeki hakkın çok büyükmüş. Baba.' Johannes gözünden süzülen bir damla yaşla bana sarıldı.

Hikayenin sonundayız. Cynthia ve John evlenmek istiyorlarmış. Bende Milena'yla evlenmeye karar verdim. Babamın Milena'yla hiçbir sorunu yokmuş. Hepsi oyunmuş. Joe ve Amberley yine aynı şekilde evlenmeyi düşünüyorlar. Seneye toplu bir düğün yapmak için süper bir fırsat olduğunu düşünüyor Johannes. Anastasia John'un nikah şahidi olacakmış. Bugünleri göreceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. Hayatımı mahvetti dediğim adam resmen beni adm etti, hayatımı düzene soktu. Ben hayattan dersimi aldım. Bundan sonra bana eksiksiz güvenen insanları hayalkırıklığına uğratmayacağım. Yalanlarıda gerçeklerle değiştirmeyip ne kadar acı olursa olsun kabulleneceğim. Şimdi herşey çok daha güzel. Şimdi vicdanım çok daha rahat. İnsan mutlu olmak istiyorsa ilk önce kendini kandırmayı bırakmalı bence. Eee bu hikayeninde özet cümlesi bu olsa gerek! Kendinizi kandırmayın! Gerçekleri görün ve onları sahiplenin! Hepinize hayatta özgünlükler ve başarılar! -Clark.

Aykırı Öküz ♂ ♀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin