lost with self disappearance

1.8K 75 9
                                    

Kapının çalmasıyla uyandım , en son ne zaman kapım çalmıştı ? kim umursardı ki beni ?

Sıcak yatağımla vedalaşarak kalktım , tüylü terliklerimi ayağıma geçirdim. Yatağımın hemen baş ucunda olan tekli kolduğumdan siyah hırkamı üzerime geçirdim içinde küçücük kalsamda şuan bu umrumda değildi ısrarla çalmaya devam eden kapıdaki kişiyi daha çok merak ediyordum . Terliklerimi sürte sürte aşağı kata indim hava ne zaman bu kadar soğumuştu ? Hırkmı üzerime daha da çektim artık kırılmak üzere olan kapıyı açmak zorundaydım .

Kapıyı açtığımda gelen kişinin kim olduğuna bakmadan bağırdım ;

''Kapıyı kırmaya mı çalışıyorsun ?''

Karşı taraftan cevap gelmeyince alışkanlık haline getirdiğim huyla ayağından incelemeye başladım yavaş yavaş yukarı çıkıyordum . Siyah kalın botlar siyah dar bir pantolon siyah bir kaban siyahların aksine beyaz bir atkı yüzüne geldiğimse ise sadece donmuştum yine hayal görüyordum değil mi ? O burada olamazdı değil mi ? 

Çikolatamsı ten renginin aksine ben beyaz dişlerle gülümsüyordu bana , bense sadece ona bakıyordum şaşkınlıktan ağzım açılmıştı yine hayal olmasından korkuyordum yine beni bırakıp gitmesinden..

''S-en-n ?''

Kendimi toparlayıp konuşmaya çalışmıştım ama olmamıştı , bir kaç geri adım attığımda bunu fırsat bilerek bir kaç adım da eve girdi . Ayakkabılarını çıkarmadan öylece duruyordu , sürekli sırıtıyordu ceplerindeki ellerini çıkartarak birbirine sürttü.

''Hadi Soo hazırlan bütün gün seninim ''

Bütün gün seninim derken neyi kasdediyordu ? bu gün hiç kaybolmuyacakmıydı yada sadece bu gün mü yanımda olacaktı ? Hiç bir fikrim olmasada  bütün gün benimleydi ...

Kafama sallayarak yukarı koşarak çıktım eğer bütün gün benimleyse bir saniyemizi bile boş harcayamazdık dolaptan bulduğum siyah pantolonumu ve bana bir kaç beden büyük gelen beyaz kazağımı üzerime geçirdim . Bu kazak bana Jongin'den hediyeydi , üzerimde görürse mutlu olucağını düşünerek giyimiştim aşağı indiğimde hala bıraktığım yerindeydi sabırsızca ayaklarını oynatıyordu işte benim Jongin'im sabırsız ama sesini çıkarmayan küçük çocuk gibi yanaklarını şişiren benim Jongin'im .

Ona gülümseyerek yaklaştığımda tekrar gülümsemeye başlamıştı. Askıdan montumu üzerimi geçirdim, Jongin aramızdaki mesafeyi bir kaç adımda kapatmıştı boynundaki beyaz atkıyı çıkartarak benim boynuma doladı işte şimdi hazırdım . Ellerimizi birbirimize kilitleyerek çıktık evden sanki büyü bozulucakmış gibi hiç konuşmuyorduk ben konuşmaktan korkuyordum ya koybolursa ? alışmıştım bu duruma uzun süredir gelmiyordu özlemiştim onu. 

Karlı sokakta yürüyorduk çok insan yoktu sokaklarda arada ben ona bakıyordum onunda bana baktığından haberdardım . O bana bakmayı severdi zaten tatil günlerimizde saatlerce yataktan çıkmızdık o benim bütün yüzüme ezberlercesine izlerdi. 

Jongin'in durduğunu anladığımd kafmı kaldırdım ve karşımdaki eski ve boş parka baktım küçüklüğümüzden beri geldiğimiz o park şimdi yıkık döküktü. Jongin beni çekiştirerek tek sağlam olan salıncaklardan birine otutturdu. Çocuklar için olan salıncağa benim sığmam ikimizinde kıkırdamsını sağlarken Jongin doğrularak salıncağın arka tarafına geçti.

Lost With Self Disappearance (One Shot)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin