33.bölüm

456 47 22
                                    

Güneş bütün ışığını odaya yansıtırken Hazal uyanmak üzereydi. Gözlerini yavaşça açarak yan tarafında duran saate baktı. Vakit kaybetmeden lavaboya girdi. Ardından kahvaltıyı hazırlamaya başladı. Herkes masaya toplandıktan sonra Hazal çaydanlığı almaya gitti. O sırada odasında duran telefonunun çaldığını duymadı.

Erkan koltukta oturmuş dalgın bir halde pencereden dışarıyı izliyordu. Yüzünde acı bir ifade vardı. Yüreğine saplanan ağır ve bir o kadar derin bir korku vardı. Yeniden sevdiğini birini kaybetmenin acısını değilde Hazal'a kendisi yüzünden bir şey olmasından korkuyordu. Bu yüzden Mertle birlikte kurdukları plan için ondan ayrılmak zorunda kaldı. Bu kararına rağmen Hazal'dan ayrı durmak zor geliyordu. Onun ne yaptığını, ne durumda olduğunu merak ediyordu. Planlı bir ayrılık olmasına rağmen onu şimdiden özlemeye başlamıştı.

Hazal üzerini giyinip işyerine geçti. İşlerin arasında kendini yıpratmıştı. Selin ise bu duruma anlam veremiyordu. En sonki müşteri gidince Hazal'ın hemen karşısına geçip oturdu.

"Hazal neyin var? Fazla durgunsun."

"Erkan beni terk etti."

"Ne?" diye tepki verdi Selin. İki elini ağzına götürdü.

"Beni aslında hiç sevmemiş. Kendini kandırmış öyle işte."

"Bu kadar mı? Ya ben gerçekten inanamıyorum. Onun sana olan bakışlarını gördüğümde evet demiştim Hazal'ı gerçekten çok içten seviyor. Erkan'ın bu söylediğine sen inandın mı?"

"İnanmaktan başka bir seçeneğim olmadığına göre Selin ben daha ne diyeyim? Ben kabullendim bile bence sen de buna inansan iyi edersin."

"Hazal terk edilmek sende kafa yaptı heralde."

"Tam tersi aklım başına geldi. Neyse biz bu konuyu kapatalım benim şu işleri bitirmem gerek" dedi Hazal. Masada duran evrakların arasına gömüldü. Akşam olduğunda Selin acelesi olduğu için erkenden çıktı. Hazal tek başına işlerle uğraşırken kapı çaldı. Ayağa kalkıp hızla kapıya geldi.

"Selin yine ne unuttun?" diyerek kapıyı açtı Hazal. Karşısında Utku'yu görünce şok oldu. Bu saatte onu burada görmeyi beklemiyordu. Dudakları öfkeyle titriyordu. Tüm bu olanların sorumlusunun karşısında hiçbir şey yokmuş gibi tebessüm ederek durmasına sinirliydi. Kapının arkasında duran elini yumruk yaptı. Hiçbir şeyi çaktırmadan zoraki bir gülümseme ile konuştu.

"Hoş geldiniz. Ben sizi beklemiyordum o yüzden şaşırdım."

"Avukatlık büronuz olduğunu söylemiştiniz. Bende geçerken bir uğramak istedim."

"İçeri geçin demek isterdim ama işlerim daha bitmedi."

"Yok önemli değil. Bu arada haddim deği ama sizin gözlerinizin altı şişmiş gibi duruyor. İyi misiniz? Erkanla bir sorununuz yok değil mi?"

"Bu sizi ilgilendirmiyor. Eğer merak ediyorsanız söyleyeyim. Erkan ile ayrıldık."

"Çok üzüldüm. Yapabileceğim bir şey varsa yardımcı olurum."

"Bunun bir çözümü yok. Sevginin karşılığı olmayınca ne yaparsan yap değişen bir şey olmaz." dedi Hazal suratını düşürerek.

"Anladım. Size daha fazla rahatsızlık vermeyeyim. Kolay gelsin."

"Sağ olun." diyerek kapıyı kapadı Hazal. Masaya geçince sabah kahvaltıdan sonrası aklına geldi. Telefonunda bir sürü cevapsız arama olduğunu görmüştü. Erkan'ı aradı.

"Günaydın sevgili. Beni aramışsın."

"Evet aradım ama telefona cevap vermedin. Yoksa benden gerçekten ayrıldığını mı sandın?"

ONSUZ AŞK #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin