7.bölüm

85 9 10
                                    

Başkalarının yaptığını yaparak farklı olamazsınız. Keşfedilmezsiniz. Sadece taklitçi olursunuz. Kendiniz olursanız büyük bir senarist olursunuz. Diğerleri ise kaleminizin ucundaki birbirine benzeyen oyuncular.
***
Yetmişti artık. Bu kadarı da fazlaydı. İnsanlar gerçekten çok acımasızdı. Bencildi. Düşüncesizdi. Hepsinden nefret ediyordum. Hepsinden.

Gizli hayranımdan hala mektup gelmemişti. İnşallah bir oyuna gelmemiştim.

Okulda mektupları düşünürken insanları biraz izlemeye karar verdim. Aslında hepsi aynıydı ama içimdeki umudun sönmesini istemiyordum.

İnsanları inceledim. Ağızlarından çıkanlara. Gözlerinin anlattıklarını. Mimiklerini. Uyuşmazlık vardı. Ya hepsi birer oyuncuydu ya da ben herkesin düşündüğü gibi farklıydım.

Hepsi aynı şeyi yapıyordu. Eğleniyor, kahkaha atıyor, dedikodu yapıyor, eleştiriyor... Her şeyi yapıyorlardı tek yapmadıkları şey neydi biliyor musunuz? Düşünmek. Mesela düşünmeden konuşuyorlar, eleştiriyorlar. Ya da hayattan uzaklar. Niçin yaşıyorlar? Neden buradalar? Bu sorular biraz felsefeye kaçabilir yalnız tamamen soyutlar.

Ben teknolojiyle iç içe olan birisi değilim. Hayatı böyle yaşadığımı düşünüyorum. Eskiden bunlar yoktu zaten.

Her gün sabah erkenden uyanır güneşin doğuşunu izlerim. Erken yatarım tabi. Doğanın güzelliği deyince illa ki şehir dışına çıkmak gerekmez. Sadece görmek gerekir.

Kulaklıktan müzik dinlerim, evet. Ama sık değil. Yolda, evde hatta derste bile dinleyecek kadar bağımlı değilim. Zaten doğa bize güzel bir müzik vermiş. Dinleyince kuşların cıvıltısını ne kadar rahatlatıcı olduğunu görürsünüz.

Şimdi neden bu kadar çok sinirlendiğime gelelim. Zaten çok arkadaşım yok. Yani yalnız kaldım diye üzülecek halim yok. Diğerlerini biraz incelediğimde kökenimizdeki en büyük eksikliğin saygı olduğunu anladım.

Herkes birbirini sevmek zorunda değil. Saymak zorundadır derler. İnanın bana kimse kimseye saygı duymak zorunda da değil.

Ama saygı iki türlüdür. Birincisi sevginin zıttı tüm dünyada olması gerektiğini düşünülen, ikincisi ise şimdi anlatacak olduğum.

Şöyle ki siz mavi rengi seviyorsunuz başkası yeşil. Siz pizzayı çok severken başkası nefret ediyor. Sırf bu zıtlıklar yüzünden kavgalar var. Elbette bu kadar basit değil. Ama birbirlerine saygıları yok. Zevkler ve renkler tartışılmaz sözünü herkes biliyor lakin kendilerinin sevdiği şeyleri karşısındaki kişi sevmeyince o kişi zevksiz oluyor. Zevksiz değil. Zevksiz değilsiniz.

Ailevi bir meselesi var. Başkası yardımcı olmak için alttan konuya giriyor. Sorunu olan kişi ise ne olduğunu anlamadan kendi iç sorununu dışa yansıtıp karşısındaki kişiyi tersliyor.

Birbirlerini dinlemiyorlar.

Sözlerini dinlemiyorlar.

Ne dediklerini bilmiyorlar.

Karşısındaki kişi ne kadar konuşursa konuşsun aklında sadece kendi söyleyeceğini tekrar ediyor.

Bu büyük bir eksiklik. Ben üzgünüm diye herkesin üzgün olmasını istemem. Çünkü yalnızlığı biliyorum. Ve onların da bu acıyı çekmesini istemem.

Bugün size anlattıklarım gördüğüm kesimin bir parçasıydı.

Lütfen birbirinizi sevin. Ne bileyim saygı duyun. Dinleyin. Eleştirmeden önce düşünün. Sadece düşünün ve dinleyin.

Benim anlatacaklarım bu kadar. Şu beklediğim mektup da gelse bari.

***

Çok çok kısa bir bölümle sizlerleyim. Öncelikle geçen hafta bölüm atmadım. Ve bu bölüm de kısa biliyorum. Fakat cidden şu aralar yazmak istemiyorum. İçimden gelmiyor. Zaten bu bölüm de bahsettiklerim gerçeklere tamamem dayanıyor diyebilirim. Cidden dinleyin ve düşünün. Şu aralar insanları inceliyorum, bana karşı olan tavırlarını... Ve cidden canım arada sıkılmıyor değil. Dersler de artıyor. Bu yüzden anlayış göstermenizi istiyorum.

Bu hafta 4 bölüm gelecek ve bu ilk bölüm. Normalde her hafta 2 bölüm fakat geçen hafta da atmadığım için bu haftayla birleşiyor.

Bazı okuyucularım bana sürekli bölüm atmamı söyleyip durdular. Buradan da onlara çok teşekkür ediyorum ve bir yandan da özür diliyorum. En kısa zamanda eski aktifliğime döneceğim.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Bölümle ilgili soruları cevaplarsanız beni sevindirirsiniz.

~Sizce Alp anlattıkların da haklı mı?
~Mektup gelecek mi?
~Böyle devam edeyim mi yoksa artık gelecek halinden de bir bölüm istiyor musunuz
~Toplum olarak eksiklerimiz neler?

AlpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin