Bölüm 14

1.7K 142 7
                                    

YOĞUN BAKIM ODASI

-Bu gece biraz alıştırma yapmaya ne dersin?

-Deneyecek miyiz?

-Evet, küçük akımlarla başlayalım.

-İyi de yapabilecek misin? Ekipmanı yapmak bile aylarımızı alır diye düşünmüştüm.

-Karşında Mert Doruk var! Bana iki dakika müsaade et.

Genç kız Mert'in yoğun bakımdan çıkışını izledi. İlk defa kendisinin ne kadar izole bir alanda durduğunu fark etmişti. Özel odaya almışlardı onu, peki masraflarını kim karşılıyordu ki? Üstelik sürekli başında hemşireler oluyordu. Belki de hastane çalışanı olduğu için ayrıcalık tanınmıştı.

Mert elinde iki uzun çubukla gelince genç kız ona yaklaştı.

-Bunlar mı? Daha komplike bir şey bekliyordum.

-Gururumu kırıyorsun. İş görecek emin ol.

Genç adam bedenini çevirirken genç kız o tarafa bakmamaya çalıştı. Alışamamıştı o görüntüsüne hala. Bir süre onun doğru noktayı bulmasını bekledi. İlk akım geldiğinde acıyla yerinden sıçradı.

-Of, çok acıtıyor!

-Hissediyor musun?

-Evet, fazlasıyla.

-Bu da henüz bedeninden kopmadığının bir kanıtı daha. Şimdi lütfen bedenini takip et. Hareket gözlemlemeye çalış.

Akım bir kez daha geldiğinde daha az acı vericiydi. Fakat yataktaki yüzünde hiçbir değişim yoktu.

-Hiçbir şey yok.

-Yanılıyorsun. Yine dikkatsizsin. Hastayı bir bütün olarak değerlendirmiyorsun. Baş parmağına bak!

Eylül sevinçle elinin yavaşta olsa titrediğini fark etti.

-Aylardır aldığımız en net tepki fakat yeterli değil. Acıdığını söyledin, muhtemelen refleks fakat umut verici.

-Şimdi ne yapacağız?

-Belçika'da ki hasta 6 ay sonra vermiş ilk tepkisini, her gün devam edeceğiz. Bugünlük bu kadar yeterli.

Eylül Mert'in uykuya daldığını fark etmişti. Biraz uyuyabilmek için neler vermezdi. Oysa bütün insani ihtiyaçları yok olmuştu. Ona sıkıntı veren bir çok şeyi özlüyordu. Koltuğun ucuna bağdaş kurdu tekrar ve günün ilk ışıklarına kadar uyuyan Mert'i izledi. Uyurken bütün o alaycılığı kayboluyor, olduğundan genç görünüyordu. Arada çatılan kaşlarına dokunmak istese de cesaret edemedi. Omuzları koltuktan dışarı taşmış, ellerini göğsünün üzerinde üşüyormuş gibi birleştirmişti. Saatlerdir onun kıpırtısız halini izliyor olmasaydı sadece gözlerini kapatan bir insan olduğunu düşünebilirdi fakat bu kadar uzun süre numara yapmasına imkan yoktu.

Onu uyandırıp uyandırmamayı düşündüğü sırada odanın kapısı açıldı ve adının Hale olduğunu öğrendiği hemşire içeri girdi.

O da uyandırmak konusunda kararsız kalmıştı anlaşılan.

-Şimdi uyandırsam kızar mı acaba?

Uyandırmamaya karar vermiş olacak ki Mert'i boş verip Eylül'ün bedenine yaklaştı.

-Günaydın güzellik, nasılsın bugün bakalım.

-Ben de iyiyim teşekkür ederim. Biliyor musun çok şanslısın. Keşke beni de bu kadar seven bir erkek olsa!

RUHUNA TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin